Aynı saatte Çeviri Portekizce
424 parallel translation
Ve karımla ben eve hemen hemen aynı saatte vardık.
Eu e a minha mulher chegámos na mesma altura.
Yarın aynı saatte burada olmanı istiyorum.
Quero que estejas aqui, amanhã à mesma hora.
- Aynı saatte.
- À mesma hora.
Yarın aynı saatte bahçede olacak mısın?
Encontre-me no jardim amanhã no mesmo horário.
- Gelecek Perşembe, aynı saatte.
Por favor! Na próxima 5a. Feira, à mesma hora.
Bir hafta sonra, aynı saatte.
De hoje a uma semana, à mesma hora.
Bu geceden bir hafta sonra, aynı saatte size daha fazla film getirmiş olacağım.
De hoje a uma semana a esta mesma hora terei mais fotografias para si.
Bir hafta sonra, aynı saatte oranın girişinde buluşacağız.
Encontrar-nos-emos à entrada daqui a uma semana á mesma hora.
Dilerseniz, aynı saatte Alman Konsolosluğu'na gelmenizi tercih ederiz.
Preferimos que venha ao Consulado... -... à mesma hora, se quere.
Yarın aynı saatte.
Amanhã, à mesma hora.
Gelecek hafta, aynı saatte evinizi tekrar istila edeceğim televizyonlarınızı önceden hazırlayın.
Invadirei seus lares na próxima semana à mesma hora... se seus televisores resistirem.
Bizim bilinmeyen velinimetlerimiz bizi önümüzdeki hafta, aynı saatte tekrara geri getireceklerdir.
Nossos benfeitores anónimos... permitirão-nos voltar a semana que vem, à mesma hora.
Hepsinde. Bin kilometre uzunluğundaki denizlerde görülür. - Aynı gün, aynı saatte.
Já a viram em mares a 1000 milhas de distância, no mesmo dia e há mesma hora.
Aynı gece aynı saatte, hava almam gerekiyordu.
Mas, todas as noites, à mesma hora, também tinha de apanhar ar.
Haftaya aynı saatte 26 dakikalık dramamızda oyuncularımızla birlikte yeniden karşınızda olacağız.
Na próxima semana voltaremos na mesma hora... Daremos a eles os costumeiros 26 minutos de Trama.
- Hemen hemen aynı saatte.
- À mesma hora.
Her gün aynı saatte aynı yangın musluğu.
O mesmo hidratante todos os dias à mesma hora.
Yarın aynı saatte yine geleceğiz.
Voltamos amanhã à mesma hora.
Benimle yarın çatı katında aynı saatte buluş.
Venha aqui amanhã, na mesma hora, no telhado.
Yarın aynı saatte yine gelmelisin. Paraya mı ihtiyacın var?
Volte amanhã a mesma hora.
Aynı kahvelere uğruyor aynı saatte aynı gara iniyorduk, üstümüze aynı yağmur yağıyordu handiyse aynı işi yapıyorduk.
Sim, eu pensava que me cruzava com eles, mas, na realidade, fazemos o mesmo caminho, vamos aos mesmos cafés, saímos à mesma hora da mesma estação, apanhamos a mesma chuva e temos quase o mesmo trabalho.
Haftaya aynı saatte görüşmek üzere.
Voltaremos á mesma hora, na próxima semana.
Hep aynı saatte çıkar! Komşusunuz, değil mi?
Ele é cantor de ópera, e vive obcecado com a hora.
Bu yoldan, aynı saatte.
Nesta estrada à mesma hora.
- Aynı saatte Yarın?
- Amanha à mesma hora.
Yarın aynı saatte görüşürüz, olur mu?
Até amanhã à mesma hora.
Yarın görüşürüz. Aynı saatte?
Até amanhã à mesma hora.
Yarın aynı saatte mi Bayan Bell?
Amanhã à mesma hora, Sra. Bell?
Her gece aynı saatte geliyorum.
É à mesma hora que venho todas as noites.
Hergün aynı saatte onunla yatmayı nasıl başarıyorsun?
Como é que podes fazer amor com ela à mesma hora todos os dias?
- O zaman aynı saatte.
- À mesma hora, então.
Ve dün aynı saatte kaçtı?
E em relação à mesma hora de ontem?
- Aynı saatte, aynı yerde.
- Como sempre.
Fenton'da aynı gün aynı saatte bombayı patlatacağını söylüyor.
O mesmo dia e a mesma hora em que o Fenton ameaçou fazer explodir a Minotaur.
- Aynı saatte?
- A mesma hora?
Yine aynı saatte.
Na mesma "Bat-hora" ou parecido.
Bu istisna da, her akşam aynı saatte yürüyüşe çıkmasıydı. Her akşam, aynı saatte, yarım saatliğine, hava nasıl olursa olsun.
Todas as noites, â mesma hora, ia dar uma passeio, de meia hora exactamente, fosse qual fosse o tempo.
Yine, her akşam aynı saatte muayene odasına gelir kayıt defterini gözden geçirir kazandığım her altın için bana bir çeyrek altın verir ve kalanı da odasındaki sandığa koymak üzere götürürdü.
E todas as noites, â mesma hora, entrava-me no consultório, examinava os livros, punha de lado 5 xelins e 3 dinheiros por cada guinéu que eu ganhara, e depois levava o resto para o cofre do quarto dele.
Salı günü aynı saatte, unutma.
Terça, à mesma hora.
Bazen kendi kendime şöyle derim :..... eğer biz de her gün..... tam aynı saatte..... bir ayin yapar gibi..... belirli bir davranışı..... hiç değiştirmeden sistemli olarak yinelersek..... dünya çok farklı olur.
Sabes, por vezes, digo para mim mesmo que se em cada dia cada um de nós fizesse um mesmo acto simples, como um ritual, inalterado, sistemático, todos os dias exactamente à mesma hora, o mundo mudaria.
Bir kişinin her sabah aynı saatte..... kalktığını düşünelim. Mesela saat tam 7 : 00'da. Banyoya giriyor..... musluktan bir bardak su dolduruyor...
Podíamos acordar de manhã, digamos às sete horas em ponto, entrávamos na casa de banho, enchíamos um copo de água da torneira
Yarın yine aynı saatte,
"Sintonizem amanhã"...
Yarın aynı saatte yine gelirim.
Voltarei amanhã, à mesma hora, madame.
Hergün aynı saatte gelir.
Passa por aqui todos os dias à mesma hora.
Yarın aynı saatte, Raymond.
- Amanhã, à mesma hora.
Ayrıca arkada iz, leke falan kalmamalı. Yanında bulunan ve varlığı benim için babasınınki kadar gereksiz olan Fleance da o karanlık saatte aynı kaderi paylaşmalı.
E, com ele, para não deixardes o serviço mal atamancado Fleance, o filho, que o acompanha e cujo desaparecimento é tão fulcral para mim como o do pai deve partilhar a mesma sorte dessa hora negra.
Salı aynı saatte.
Quinta-feira à mesma hora!
Phil ve Oprah aynı saatte başladığı için ve bu da seni delirttiği için bir tane istiyorsun.
- Mais uma vez, os boatos...
Son birkaç saatte, arkadaşlarımın yaşlanıp ölmesini izledim, ve şimdi de bana aynısı oluyor.
Durante as últimas horas, vi envelhecer e morrer os meus amigos. E agora acontece-me o mesmo.
" Aynı anda, bir diğer tren saatte 30 mille seyrediyor..... ve Phoenix'ten Santa Fe'ye doğru yolculuk yapan 40 yolcu taşıyor.
" Ao mesmo tempo outro comboio que viaja a 30 milhas por hora... carregando 40 passageiros deixa Phoenix em direcção a Santa Fé.
Son bir saatte bu üniteyle 14 ayrı iş tamamladım. Hesaplarıma göre aynı işi iki kişi ancak 9 saatte yapabilirdi.
Diário do segundo oficial, data estelar 46315.5.