Babacık Çeviri Portekizce
995 parallel translation
Çünkü babacık bir de kızmayı görsün, canavarlaşır! "
Quando o meu pai se zanga, fica mesmo uma fúria! "
Merhaba, babacık.
Olá, querido!
- Bu tür gazetelerin yeri belli. - Neresiymiş ora, babacık?
- Algumas pessoas gostam disso.
Babacık, beni dünyanın en mutlu kızı yaptın.
Paizinho, aposto que me tornou a rapariga mais feliz do mundo.
Babacık?
Paizinho?
Babacık!
Paizinho!
İçeri gir sevgili babacık.
Entre, paizinho querido.
- Babacık?
- Paizinho?
Babacık, bebek için temiz bir çocuk bezi var mı bakar mısın?
Pai querido, podias ver se há uma fralda seca para o bebé?
Sen kendini iyice saldın babacık.
Porque é que não és assim elegante, Poppy?
Sen hazırlar mısın babacık?
Podes arranjar-lhe uma?
Babacık Manhattans ustasıdır.
O Poppy é famoso pelos seus Manhattans.
Bana birden fazla içirmeyeceğine söz vermeni istiyorum babacık.
Bom, Poppy, tens de me prometer não me deixares beber mais do que um.
Bizim Mezz McGillicuddy geliyor, orgun tuşlarına basıyor,... "babacık geldi," diyor!
E ai vem o velho Mezz McGillicuddy direto da linha de fundo. Tocando o orgão e ele diz, E ai galera!
Babacık buna ne dedi?
E aí, o que o papai disse?
Babacık.
Paizinho.
Seni tekrar gördüğüme sevindim, baba, babacık, peder.
É um prazer voltar a vê-lo, pai, papá, paizinho.
Kim daha güçlü Johhny, Annecik mi Babacık mı?
Quem é maior, filhinho, A Mãe ou o Pai?
Babacık bebeğiyle oynamak istemiyor mu?
O papá não quer brincar com a sua bebé?
Babacık kaç yaşına geldi o zaman?
Que idade terá o paizinho então?
Bak, babacık sana ne aldı.
Penny, olha o que eu te trouxe.
Babacık için bir yudumcuk.
Só um gole pelo Papá.
Babacık geldi, babacık geldi!
- Chegou o pai, chegou o pai.
Babacık Kurbağacığı seviyor.
Papá gosta da Rãzinha.
Şimdi güzelce yazarsan, babacık sana şirin bir at verecek.
Se o fizeres com uma letra bonita, o papá compra-te um cavalinho.
Babacık Earl'ün senin için minik bir hediyesi var.
Papai Earl tem um presentinho pra você, aqui...
Kabul edersen, babacık da konuşmaz.
Se fores compreensiva, o papá não abre a boca.
- Babacık uyurken parasını çalarsınız ha?
Aproveitam-se de um pobre pai quando está a dormir.
Babası, bu haftasonu yok ve küçük Snookums'cığının özellikle uslu durmasını istiyor. Yoksa babacık çok kızacak.
Agora o papai quer que o Snoocãozinho se comporte... enquanto ele viaja no fim de semana... ou ele vai ficar bravinho.
Babacık yokken, cici bici yavrusuna babişkosu, bıcı bıcı yaptıramayacak. Maşallah.
Enquanto papaizinho não estiver... meu fofinho não vai ter ninguém... para dar banhinho.
Babacık için bacaklarınızı ayır.
Abre as pernas para o papá.
Bu yaz için bir iş istiyorum, babacık.
Eu só quero um emprego de verão, papai.
Babacık geliyor.
O Pai está a caminho.
Babacık geliyor!
O Pai está a caminho.
Babacık geldi.
Se ninguém souber, o teu pai não se despede.
Ve babacık tüm sorunları halledecek.
ADEUS, AL Cinco, quatro, três, dois, um!
Eric, yapma, yapma. Ağlama. Babacık burada.
Eric, não, não, não chores, o pai está aqui... olha para a minha cara...
Eski bir ailedirler. - Babacık, içecekler ne oldu?
- Poppy, então as bebidas?
Babacım cebini görse kızardı.
O papá mostrava-lhe como é, com o seu lenço.
- Galiba babacığın boynu kırıldı.
- Acho que o papá tem o pescoço partido.
Sevgili babacığım artık üçüncü sınıfa geçtim.
Querido, papá, Eu já passei do terceiro grau.
Kurbağacık Babacığı seviyor mu?
Rãzinha gosta do Papá?
Ama, babacık!
Mas, papá.
Babacığı bir daha kızdırma. Gelecek sefere mıhlarım!
E tu, tem cuidado com o papá, porque nem sempre falho o alvo!
Evet babacığım, o büyük kazada beni suyun içinden çekip çıkaran kendisidir, kızınızın hayatını bu adama borçlusunuz!
Sim, meu pai, foi ele que me salvou do perigo que corri na água. É a ele que deveis a vida desta mesma filha que... lsso não é nada!
Babacığına söyle, beni yeterince kızdırırsa Phoenix'e gidip onu temizlerim.
Diz ao teu pai que, se ele me irritar, vou a Phoenix e acabo com ele.
Babacığını öbür tarafa postaladık.
O papá está a caminho.
Babacık.
Que é dos miúdos?
" Sevgili babacığım, senden mektup bekleyen bir kızın olduğunu hiç düşünmüyorsun.
"Querido pai." "Você provavelmente não sabe que tem uma filha que está à espera de uma carta."
Ama sevgili, hassas babacığının kalbini de kırmana izin veremem.
Mas não permitirei que faças o mesmo ao teu querido e frágil pai.
Senin babacığın falan olduğumu söyleme çünkü saçmalık duymak istemiyorum.
É a minha mãe, meu.