Bazı zamanlar Çeviri Portekizce
511 parallel translation
Bazı zamanlar bu onu garipleştiriyor.
Isso, às vezes, fá-lo agir de um modo estranho.
Bayım, askerlerin hayatlarında bazı zamanlar vardır ki kişisel düşüncelerinin bir önemi yoktur.
Às vezes para um soldado, seus sentimentos não contam.
Beyler, bilirsiniz pek içmem ama bazı zamanlar vardır ki...
Rapazes, não costumo beber, como sabem, mas há alturas.
Bazı zamanlar o alaycı olduğumu söylerdi.
Às vezes ele dizia-me que eu me ria demais.
Bazı zamanlar katillerin tuhaf gerekçeleri olur.
Mas, porque é que alguém o faria? Os assassinos têm razões estranhas às vezes... ou nenhumas mesmo.
Ama bazı zamanlar Alicia'nın bana ait bir parça olduğunu fark ediyorum.
Mas há vezes que sei que Alicia é simplesmente uma extensão de mim.
Ama bazı zamanlar dayanıklılık...
Mas há momentos em que a prudência...
Hud bile bazı zamanlar kendini yalnız hisseder.
Até o Hud pode sentir-se só uma vez por outra.
Bazı zamanlar inanıyorum hala...
Também eu acredito por instantes.
Hiç şüphen olmasın. Bundan da şüphe duyma, Bazı zamanlar burada oturup şu yargıç koltuğunda, keşke dedim, dua ettim Tanrı ile benim aramda duran biri olsaydı diye...
Não duvide de que muitas vezes, sentado lá em cima no estrado desejei e rezei que houvesse alguém entre mim e Deus!
Bazı zamanlar... o kadar güzeldir ki ; zorlukların üstesinden gelebilmeniz... ve... ortak bir yan bulabilmeniz de dâhil, her şeyi unuttuğunuz anlar yaşanır.
Às vezes... era tão bom que... há momentos em que esquece... tudo... até mesmo que pode resolver as dificuldades, e achar uma solução para...
Bazı zamanlar onunla gitmeyi ben kendim seçiyordum fakat onun zoruyla gittiğimde bu hiç keyifli olmuyordu.
Talvez eu tenha optado ir com ele algumas das vezes... mas nunca era divertido assim.
Bazı zamanlar sahip olduğun arkadaşların faydası oluyor.
Por vezes é útil ter amigos na imprensa.
bazı zamanlar ağrı...
Às vezes a dor...
Bazı zamanlar bana çok kızardı. Altı yaşımı gördüğüm için şanslıyım.
Ele ficava tão bravo comigo às vezes, que tenho sorte de ter chegado aos 6 anos.
Ve hatta bazı zamanlar başarıya da ulaştılar.
E muitas vezes essas tentativas tiveram sucesso temporário.
Bilirsin, bazı zamanlar çok kolaydır.
Por vezes é tão fácil.
Bazı zamanlar, bir hortlağın yaptığını söylerlerdi.
A maior parte das vezes achavam que tinha sido algum fantasma que o tinha feito.
Bazı zamanlar soğuk ve düzdür, bazı zamanlar sıcak ve yapış yapış.
Umas vezes é frio e fino, e outras é quente e volumoso.
Fakat, ayrıca onun dediğine göre bazı zamanlar kişi disipline girmeli ve kendini kontrol etmeli.
Mas ele disse também que tem hora para a disciplina... e o autocontrole.
Bazı zamanlar kablomuzu komşularımızla paylaşırız.
Ás vezes é normal emprestarmos a TV Cabo aos vizinhos.
Bazı zamanlar uykuda yürüyormuşuz gibi.
Às vezes parece que nos movemos num sonho.
Bazı zamanlar neden devam ettiğimizi merak ediyorum. Cevap veremiyorum.
Às vezes pergunto-me por que continuamos, mas não tenho resposta.
- Mick'in ne dediğini hatırlıyor musun? Dövüştüğü bazı zamanlar, kendini öyle kaptırırmış ki, içinde bir şeyleri kırıp kırmadığını düşünmeye başlarmış.
- Lembras-te quando o Mick disse quando ele às vezes estava no ringue, lutava com tanta genica que pensava que partia qualquer coisa cá dentro?
Bazı zamanlar sadece babamın hatırı için açıyorum burayı.
Só a tenho aberta em part-time, apenas pelo meu pai.
Bazı zamanlar dışında tabii.
Bem, às vezes sim...
Bu otelin sahili mahvedeceğini düşünüyordum ama bazı zamanlar, sisli günlerde veya gün batımlarında sanki...
Pensei que este hotel viria estragar a paisagem. Mas há alturas, visto na neblina ou ao pôr-do-sol... Mlle.
Bazı zamanlar yenilgiyi kabul etmek daha cesurcadır. Üstün kuvvetlere karşı zafer kazanmak için umudun olmayınca böyle oluyor.
Por vezes, é preciso mais coragem para admitir a derrota do que continuar a batalhar contra forças superiores sem vislumbrar a vitória.
İyi vicdana sahip kişilerin emirlere körü körüne uyamadığı... bazı zamanlar vardır efendim.
Às vezes, Senhor, homens de consciência não podem cumprir ordens cegamente.
Hayatıma ait bazı zamanları özel kalmalı, Kasha.
Algumas coisas da minha vida deveriam ser privados, Kasha.
Bazı zamanlar, tilki kadar kurnaz bazı zamanlar, biraz serseri bazı zamanlar, gangster ama zamanı geldiğinde, cömert.
às vezes astuto, como raposa,... às vezes, um pequeno patife, as vezes, gangster, mas sempre generoso.
~ # Ivan Rebrov, Noel çocuğu... # ~ ~ #... bazı zamanlar... # ~
Ivan Rebroff, Yuletide filho, as vezes
Bazı zamanlar yolculuğunun tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
Sunponho que suas viajens devem ser muito perigosas.
Yani bazı zamanlar var ki... yapmış olduğum şeyi hatırlayamıyorum.
Há alturas em que eu não... Não me consigo lembrar do que fiz.
Ama bazı zamanlar ben bundan pek emin değilim.
Por vezes, não tenho tanta certeza.
Bazı zamanlar, burada dolaştığımda, sektörün bitpazarı olduğumuzu hissediyorum.
Às vezes, quando ando por aqui, sinto que somos a feira da ladra do setor.
A.q. bazı zamanlar kendinizi önemsiz hissedersiniz...
Por vezes sentes-te tão pequeno...
Bazı zamanlarımız oldu, kabul ediyorum.
Um ou dois, isso admito.
Bana karşı çok nazik olduğunu düşündüğüm bazı zamanları saymazsak tabii.
Mas, por vezes, creio que é demasiado bondoso para comigo.
Bazılarınız hiç öğrenemeyecek çünkü savaş ve barış zamanlarında bir centilmen ve sportmen olmak için eğitildiniz.
Outros jamais aprenderão. Você foi educado para ser um cavalheiro... na guerra e na paz.
Bazı zamanlar Pandora'ya o kadar sinirleniyorum ki içimden- -
Há alturas em que que me irrito tanto com Pandora, que... v
Hatırlayacak gibi değilim. Bazı yatırımlarıyla ilgileniyordum o zamanlar.
- Administrei alguns dos seus investimentos, daquela altura.
- Bazı zamanlar cidden adi biri oluyorsun.
Às vezes és tão parvo.
O zamanlar, hâliyle, takılmak için kadın arayan bazı subaylar vardı.
Naquela altura, havia oficiais que procuravam raparigas simpáticas.
Bir zamanlar kardeşi Albert'la, bazı ilişkilerim oldu.
- Não conheço. Tive outrora uns assuntos com o seu irmão, Albert.
Bazı şakaların kurbanı olduğum zamanları hatırlıyorum da.
Em particular, o fenômeno dos trotes. Fui vítima de alguns deles.
Evlat, geçirdiğim en iyi zamanların bazıları arabanın arka koltuğundaydı.
Filho, alguns dos melhores momentos que tive... foram no banco de trás de um carro.
Burada oturmuş düşünüyordum. Geçen yıl bu zamanlar, Bazı isimsiz bataklıklarda Kardasyalılarla savaşıyordum.
Estava aqui sentada a pensar, no ano passado, por esta altura, estava a lutar contra os cardassianos num pântano sem nome.
Bir zamanlar, orayla ilgili bazı şeyleri oldukça çekici buluyordunuz.
Tempo atrás seu estilo de vida pareceu-Ihe muito atrativo.
O kitap bazı zor zamanları atlatmamda çok yardımcı oldu.
Esse livro tocou-me em alturas bem difíceis.
Önceleri benim emirlerime uyardın. O zamanlar krallıkta bazı şeyler daha değişikti. - Keşke o günlere geri dönebilsek.
Podemos derrubar este palácio, e voltar a cultivar os campos, e criar algo do que possamos orgulhar-nos.