Bill Çeviri Portekizce
11,560 parallel translation
Bana kızgın olduğunu biliyorum Bill ama Helen harika bir anne olacaktır.
Eu sei que estás furioso comigo, Bill, mas... A Helen dará uma grande mãe.
Bill... Bütün gün nerede olduğunu sorduğunda?
Ao Bill... quando te pergunta onde estiveste o dia todo?
Çünkü Bill'e karşı suçlu hissediyorsun.
É por que te sentes culpada...
Bill.
Pelo Bill. Bill.
Ya da belki gözlerini kapatınca benim yerime Bill'i düşünüyorsundur?
Ou... ou talvez feches os olhos para imaginares que estás com o Bill em vez de mim.
Bill'le hiçbir alakası yok!
Não tem nada a ver com o Bill!
- Bill.
Bill.
Başka nasıl hissedeyim, Bill?
Como querias que estivesse, Bill?
Bill, tabii ki.
Bill, é claro que estamos.
- Bill.
- Bill...
Onları kendin eğit, Bill.
Treina-as tu, Bill.
Yani Bill seni benim ağzımı araman için mi yolladı?
Então, o Bill enviou-te... para me extraires alguma coisa?
Bill'e konuştuğumuzu ve her şeyin yolunda olduğuna dair sana güvence verdiğimi söyle.
Diz ao Bill que conversamos e que te assegurei que está tudo bem.
Limon olmadan limonata yapıyorum, Bill.
Só faço com o que tenho, Bill?
Bill, ben senin ilgi duyduğun bir şeye ayak diremiyorum o yüzden aynı düşünceyi senden de bekliyorum.
Bill, eu nunca te impedi de fazeres algo em que "tu" estavas interessado, e espero a mesma consideração da tua parte.
Gidebilirsin, Bill.
Podes ir, Bill.
Evet, görünüşe göre Bill eve yine geç gelmek zorunda kalacak.
Sim, afinal, o Bill vai ter que trabalhar até tarde, outra vez.
Onları kendin eğit.
Treina-as tu, Bill.
Bill Masters etrafımızdayken neden ikide bir parmak ucunda yürümek zorunda olduğumuzu, sahte koku deneyleri yaptığımızı arabayı birkaç sokak öteye park ettiğimizi anlayamıyorum.
Eu apenas não compreendo por que é que temos, constantemente, de ter cuidado perto do Bill Masters, criando falsos testes, estacionar longe do escritório...
İki hafta içerisinde Bill'le ikinci kitabımızın ön araştırmasını sunmak için Little Brown'a gideceğiz.
Daqui a duas semanas, eu e o Bill vamos à Little Brown apresentar novo conteúdo da pesquisa para um novo livro.
Çok düşüncelisin, Bill.
É muita consideração tua, Bill.
- Bill'i biliyor.
Ela sabe sobre o Bill.
Dan, sana milyon kere Bill'le benim...
Dan, eu disse-te, um milhão de vezes que eu e o Bill...
Kahretsin Bill, başından beri sana söylediğim işte buydu!
Raios, Bill, foi disto que eu sempre falei.
Adım Dr. Bill Masters.
É o doutor Bill Masters.
Afedersin, Bill.
Desculpe. Bill?
Aralarında Langston Hughes, James Baldwin, Sidney Poitier Bill Cosby, Leonard Bernstein, Harry Belafonte vardı ve biz "Mississippi Goddam" çaldık.
Estavam lá o Langston Hughes, o James Baldwin, o Sidney Poitier, o Bill Cosby, o Leonard Bernstein, o Harry Belafonte e nós tocámos "Mississípi Goddam".
Bill Cosby'yle bir turneye çıkmıştık son gece kafası iyice dağıldı.
Fizemos uma digressão com o Bill Cosby e, na última noite, ela ficou instável.
Olabilir, Bill.
- Talvez, Bill.
Olaya atanan müfettiş Bill Jensen'den dosyayı istedim.
Então, o investigador encarregado do caso, Bill Jensen, apedrejou-me
- Siz, beyefendi, Bill Clinton değilsiniz.
- Tu não és nenhum Bill Clinton. - Eu sei, sou a Hillary.
Bill O'Brien adında birini tanıyor musun?
Olha, conheces um tipo chamado Bill O'Brien?
Bill O'Brien adında birini arıyorum.
Ando à procura de um tipo chamado Bill O'Brien.
Bill Clinton'ın işleri halledişi düşün.
Pense na forma como o Bill Clinton o faz.
Bill Clinton da burada.
- O Bill Clinton está ali.
Hayır, çünkü burası Amsterdam değil ya da Bill Maher'ın evi.
Não, aqui não é Amsterdão nem a casa do Bill Maher.
Belki de genç olmayı unutmuşsundur Bill?
Já se esqueceu de como é ser jovem, Bill?
Yayılın!
Circulem a bola! Bill!
Bill!
Bill!
Tonla para kazandığı için Vadi'nin kahramanıydı.
Ele era um herói em Valley porque ganhava rios de dinheiro, mas, ao contrário de Bill Gates,
Ama Bill Gates'in aksine Jobs para bağışı yapmanın vakit kaybı olduğunu söylüyordu.
Jobs dizia que doar dinheiro era uma perda de tempo.
Bill.
Bill.
- Sen de Bill diyebilirsin.
- Chame-me "Bill".
- Merhaba, Bill.
- Olá, Bill.
Bill, korkuttun beni.
Bill, assustas-me.
Bu bir kaos, Bill.
É o caos, Bill.
- Bill ve Hillary durumu gibi olabilir.
Pode ser uma situação à Bill e Hillary.
- Diyeceğim, Bill.
Claro que irei, Bill.
- Merhaba. - Merhaba, Bill.
- Olá.
İçeri gelsene.
- Olá, Bill.
- Her zamankinden mi, Bill? - Teşekkürler, balım.
- O de sempre, Bill?