Birdenbire Çeviri Portekizce
2,030 parallel translation
İnanamıyorum. Kendimi birdenbire ona dokunmaya mecbur hissettim.
Não posso acreditar que fui levada de repente pela compulsão de querer tocar nisto.
Ve birdenbire, tuhaf bir mesaj alıyorum.
E, de repente, recebo esta mensagem estranha.
Ve bir gün, olayın bitti, birdenbire?
- E um dia, acaba, só assim?
Derken bir sabah birdenbire farkına vardım ki hiçbir şeyin tadı kalmamıştı bu da bardağı taşıran son damla oldu ve işi bıraktım.
E certa manhã, quando por fim compreendí... que tinha perdido tudo aquilo que era bonito, sabia que estava no meu limite, e despedi-me da empresa.
# Birdenbire kaybolan o çarpıntı #
A vibração que desapareceu de repente.
Birdenbire Joosep'le bu alakan neden?
o que se passa entre ti e o Joosep?
Tamamen yabancı birinden gelen ani bir acımasızlık, tetikleyici olabilir. Sonra birdenbire işte : Banyo zemininde kanamadan ölürsün.
Às vezes basta com que um estranho nos magoe gratuitamente para acabar a morrer sangrando no piso da casa de banho.
Birdenbire gizeme büründü. Bizden detayları saklıyor.
Misterioso.
Birinin senin oyuncak kutundan bir oyuncak aldığını görüyorsun ve birdenbire o oyuncağı istiyorsun.
Achas que alguém pegou num brinquedo no recreio e, de repente, tu é que o queres.
Bana birdenbire aşık olmadın ki.
Não te apaixonaste por mim de repente.
Birdenbire, söylediklerimi kontrol edemez oldum.
De repente, deixei de controlar o que digo.
Birdenbire, Randy'nin, Brett ve Tiffany'yi listemden silme şansı ellerinin ucundan kayar gibi olmuş.
De repente, parecia que a oportunidade do Randy riscar o Brett e a Tiffany da minha lista estava praticamente a ficar fora do seu alcance.
Birdenbire şarkıları söylüyor ve mırıldanıyoruz.
De repente, cantamos e trauteamos as músicas.
Sadece... birdenbire, yaptığımız her şey Peyton'u da kapsar hale geldi.
É que de repente, tudo que fazemos envolve a Peyton de alguma maneira.
Ve birdenbire, bu maskeli kadın mı ortaya çıktı?
E esta mulher mascarada apareceu de repente?
Lex'i izlediğimi öğrendikten sonra birdenbire herkesin beni Leydi Macbeth yerine koyması çok ilginç.
É interessante que toda a gente me tenha transformado na Lady Macbeth... quando descobriram que estava a vigiar o Lex.
Sonra birdenbire kurallar değişti. Onun bilgisi olmadan hiç biryere gidemiyordum.
Depois, de repente, começaram as regras e eu não podia ir a lado nenhum sem que ele soubesse.
Birdenbire bağırmaya başladı :
Tudo de uma vez, e gritou :
Güvenlik cihazının başındaki muhafızın boynu birdenbire kırılıverdi.
O guarda que estava a trabalhar com o raio-X teve um caso súbdito de pescoço partido.
Cüce derisinden yapılma kanonuzla nehri geçerken, karşınıza birdenbire korkunç bir kızıl ejdarha çıkar.
Quando a vossa canoa de pele de anão faz a curva, vêem um terrível dragão vermelho!
Bataklıkta amaçsızca dolaşırken, birdenbire bataklıkta amaçsızca dolaşıyorsunuz.
Depois de entrarem sem rumo no pântano, de repente entram sem rumo no pântano.
Rosie, Alice'le bu şey... Bu.. .. birdenbire oluverdi..
Rosie, isto com a Alice... aconteceu.
Sonra birdenbire, kimbilir nereden yasadışı mallarla dolu bir odanın ipucunu buluyorsunuz, nasıl?
E de repente do nada, chega-te uma pista sobre um armazém cheio de mercadoria falsificada?
- Birdenbire.
- Agora de repente, olha.
Yani, Dünya Şampiyonası'nda hepimiz gördük. Nasıl da her yer birdenbire Almanya bayrakları ile dolup taştı.
Quer dizer, todos nós já a vimos no Campeonato do Mundo como de repente bandeiras da Alemanha são penduradas por aí.
Kevin başından beri katılmak istememişti, neden birdenbire şimdi katılmak istiyor?
O Kevin no início não queria participar, por que razão quer agora?
Birdenbire karşıma çıktı.
Ele estava parado lá fora, do nada.
Sinan, birdenbire sana ne oldu böyle?
Sinan, o que vos deu?
Sonra sürpriz, bir gün birdenbire sebepsiz yere bitirdi.
E depois, surpresa, acabou, repentinamente, sem motivo.
- Fakat benden özür dilemenin yanından bile geçmemişken, düğün yemeğimin ortasında, herkesin önünde birdenbire nasıl gelişme gösterdiğini bizimle paylaşma gereği duyuverdin.
Sim. Mas nunca me disseste nada que se pareça com uma desculpa, E mesmo assim, no meu casamento, diante de toda a gente decides partilhar com todos os teus progressos.
Ama birdenbire...
E então ;
Birdenbire neden bu kadar özel olduklarını bilmiyorlar.
Não sabem por que se tornaram tão especiais, de repente.
Birdenbire gelen zenginliğin seni aniden cömertleştireceğine mi inanayım?
Então devo acreditar que essa opulência irá resultar numa explosão de generosidade.
" Birdenbire meleklerin görüş alanına girince durumu kasvetli ve yabanî olarak gördü.
"Eis quando de improviso vê, contempla, Tão longe como os anjos ver costumam, " A terrível mansão, turva, espantosa,
Neden herkes birdenbire benimle yalnız bir konuşma istiyor.
Porque é que de repente toda a gente quer falar a sós comigo?
Peki Dwight'ı kazara, kötü niyetin olmadan, birdenbire, şans eseri ortadan kaldırdığında bunu kalıcı olarak mı yaptın?
E quando tu, sem dares-te conta, sem querer, e sem maldade ou premeditação fizeste desaparecer o Dwight, fizeste-o desaparecer de forma permanente?
Affedersin ama sen kim oluyorsun da, birdenbire ortaya çıkıp babaannene nasıl bakacağımı söylüyorsun?
E perdoa-me, mas quem és tu para entrares aqui assim e dizeres-me como tratar da avó?
Kim oluyorsun da, birdenbire ortaya çıkıp...
Quem pensas que és para entrares aqui desta maneira?
Alnındaki işaret birdenbire İngilizce oldu!
A letra da sua testa está em inglês!
Shirley birdenbire ortaya çıktı ve sonra sürekli oradaydı, her zaman.
Ela só tipo de apareceu, e, em seguida, ela estava lá o tempo todo, de repente.
Öyle olmayan, yani tamamen normal görünen bir kişi sonra bir gün birdenbire bir psikopat hâline geliyor.
Uma pessoa como essa não é apenas, como, completamente normal e depois, um dia, tornam-se um psicopata, você sabe?
- Bu birdenbire mi oldu?
- Isso aconteceu sem mais nada?
Görgü tanıkları, birdenbire beliriverdiğini söylüyordu.
As testemunhas disseram que a vítima não veio de nenhum lado.
Bir bağlantı olsa bile, birdenbire tüyler ürpertici bir veba salgınına dönüşmemesi lazım.
Mesmo que haja uma ligação, isso não implica um surto espontâneo duma praga assustadora.
Hayır, bir tırtıl dövmesi yaptırmanın hoş olacağını düşünmüştüm. Ve sonra birkaç hafta geçince birdenbire...
Pensei que seria fixe tatuar uma lagarta, mas depois passaram umas semanas e de repente...
Hepsi birdenbire bana aşık oldu.
Todos que ficaram encantados por mim de repente.
Birdenbire oldu.
Não foi... Aconteceu.
e birdenbire Uzakta bir gemi belirdi.
Nadei em direcção a ela.
O yaşta bir erkek birdenbire bu işe girişmez.
- Porque não sabe montar. Um homem daquela idade não decide isto de repente.
Birdenbire grip olmuş öyle mi?
Ainda deve estar a acordar
Sonra birdenbire.
E depois, de repente...