Cüzdanım Çeviri Portekizce
1,889 parallel translation
Ama cüzdanımı verebilirseniz, size hemen bunu kanıtlayabilirim.
Mas posso prová-lo, se me derem minha carteira.
- Cüzdanım!
- Oh a minha bolsa!
Tüm cüzdanımı alıp öylece alışverişe gidemezsin.
Não vais levar a minha carteira para que possas ir às compras.
Hayır, cüzdanımı ve pasaportumu kaybettim.
Não, a minha carteira e o meu passaporte desapareceram.
Cüzdanım nerede?
Onde está a minha carteira?
- Cüzdanım.
- Minha carteira.
Cüzdanımı gördün mü?
Viste a minha carteira?
Evden çıkarken cüzdanımı yanıma almayı unutmuşum!
Eu saí de casa sem a carteira!
Kim, Cüzdanımı buldum!
Kim, eu encontrei-a!
Cüzdanımı.
Minha carteira.
Cüzdanımı alıp araba anahtarımla gitmiş.
Ela pegou na minha carteira e levou as chaves do meu carro.
Bekleyin, bekleyin. Cüzdanımı unuttum. Boş ver.
Espera, esqueci-me da carteira.
Buraya geldiğimde ben de aynı hatayı yaptım, cüzdanımı vermedim.
Eu cometi o mesmo erro quando cheguei, tentei ficar com a minha carteira.
- Yine, cüzdanımı unutmuşum.
- Esqueci-me da carteira.
Cüzdanım için.
Queres cegar-me? É para a minha parede.
Cüzdanım için.
É nojento. Não, é para por na carteira.
- Cüzdanımı alabilirsin.
Podes ficar com a minha carteira.
Cüzdanımı mı çaldın?
Você roubou minha carteira.
Cüzdanım nerede?
- Onde está a minha carteira?
- Ne? - Cüzdanım!
- A minha carteira?
Cüzdanımı unuttum.
Esqueci-me da carteira.
Cüzdanım yanımda değil.
Não tenho a carteira!
Cüzdanımı çaldı.
Ele levou a minha carteira.
" cüzdanımı kaybettim ve çek defterim çalındı.
" mas perdi a minha carteira, e roubaram-me os cheques!
Depoya biraz doldurmalıydım çünkü cüzdanımı kaybettim, çünkü çok heyecanlıydım fakat yo, yo, korkaklık falan ettiğim yok.
Tive que pôr alguma coisa no tanque porque perdi a minha carteira, porque estava terrivelmente nervoso. mas não, eu não estou a bater o é.
Ben de ayağımı kafana geçirmeden önce cüzdanımı versen iyi olur diye düşünüyorum.
E eu sinto que é melhor devolver-me a carteira antes que eu faça o meu pé desaparecer no seu... Os rapazes disseram que veio para apupar.
Tarih gösteriyor ki, tüm programım dolu. Aynı cüzdanım gibi.
A história mostra que tenho muito trabalho, tal como a carteira.
Cüzdanımı bulursan, bir tane alırım.
- Sim. Encontre a minha carteira, eu compro um.
Bekle, cüzdanımı getireyim.
Espera. Vou buscar a minha bolsa.
Bu benim cüzdanım mı?
- É a minha carteira?
- cüzdanıma ve anahtarlarıma ihtiyacım var.
- Pode ir buscá-lo mais tarde.
Gıcır gıcır banknotlarla dolu cüzdanım var. Kesinlikle kararlıyım.
Tenho uma carteira cheia de notas frescas de $ 5 e estou determinado a...
Cüzdanımı arabasında unutmuşum.
Deixei a minha carteira no carro dele.
Cüzdanım yok!
Onde está a minha carteira?
Kaptan belgem için, cüzdan boyu bir fotoğrafa ihtiyacım var.
Preciso de uma fotografia 3x4, para a minha licença de capitão.
Çift taraflı telsiz. Şimdi, anlat bakalım bana... cüzdanında bulduğumuz şeyi.
Agora, vais-me dizer... o que é que encontramos na tua carteira.
Şimdi, anlat bakalım bana cüzdanında bulduğumuz şeyi!
Vais-me dizer o que encontrámos na tua carteira.
Sanırım bir sorunumuz var Frank Astsubay Davidson'ın cüzdanı cesedinin yanındaydı.
Temos um problema aqui, Frank, porque... a carteira do Oficial Davidson foi achada ao lado do corpo dele.
Ondan çaldığımız cüzdan olayını düzeltmek için Liberty'ye gittiğimde, ailesinde beyaz birisi olduğunu daha önceden bildiğini öğrendim.
Quando fomos ter com a Liberty para compensar por termos roubado a sua identidade, Eu descobri que ela sempre soube que havia uma ovelha branca na sua familia.
Amerika konusunda onu ikna ettiğimden dolayı değil geçici olarak cüzdanını ve pasaportunu arakladığım için.
Não porque o que disse o convenceu a dar outra oportunidade à América, mas porque eu temporariamente roubei a sua carteira e o seu passaporte.
"Simon diyor ki, bana cüzdanını ver" onlar da veriyorlardı mı diyorsun?
Dizes "Dá-me a carteira" e eles dão?
Cüzdan mı o?
A tua carteira?
- Cüzdanımı tost makinesinden çıkarmalıyım. - Tamam.
Se decidir processá-los, conheço um bom advogado.
Ne yapacaksın, cüzdanınla mı bıçaklayacaksın?
O que vais fazer, esfaquear-me com a tua carteira?
Cüzdanını alayım?
Tu também amigo.
Cüzdanını mı kaybettin?
Ele roubou a sua carteira, não?
Bir keresinde elleri ve ayakları felçli birinin cüzdanını çalmıştım.
Eu já roubei uma carteira a um tetraplégico...
Derilerinden senin için cüzdan yaptım.
- Mãe! Bem, não estou satisfeita com a tua aparência.
Bir İskoç cüzdanı gibi gıkın çıkmıyor hayatım!
Foi apanhada em flagrante, não foi?
Görevlinin cüzdanına takviye yaparak gönlünü aldım.
Fiz amizade com o coveiro dando-lhe alguns dólares.
Kendime dikkate değer güzellikte kunduz derisinden bir cüzdan aldım.
Deu-me agora uma febre de tesão, isso é certo.