Daydın Çeviri Portekizce
459 parallel translation
Sen bu üç, dört ay Tortuga'daydın.
Esteve em Tortuga estes três, quatro meses.
Sen Long Island'daydın.
Esteve em Island.
Demek dün Amsterdam'daydınız Bay Haverstock.
Então esteve ontem em Amesterdão, Sr. Haverstock?
Beaky öldürüldüğünde sen Liverpool'daydın...
Tu estavas em Liverpool quando Beaky...
Haklısın, sen dışarıdaydın.
Tinhas saído quando ele chegou.
Hiroshima'daydın, değil mi?
- Esteve em Hiroshima, não esteve?
- Devam edin, Ulm'daydınız.
- Continua. Estão em Ulm.
Ben saat 11'de burada yoktum. Evet, siz Twilight Room Bar'daydınız.
Pois não, estava no Twilight Room.
Haziran'da yanında bir jigoloyla Riviera'daydın
Em Junho, passeavas em Cannes, com um gigolô.
- Bütün gece dışarıdaydın.
- Estiveste a noite toda fora.
Sen de aşağıdaydın.
Não ouvimos um único som.
- Dr. Eckner, Cinayetlerin olduğu gece Fort Linton'daydınız,
Dr. Eckner, estava no fort Linton na noite dos assassinatos,
Teğmen, sen San Carlos'daydın, değil mi?
Tenente, esteve em San Carlos, não esteve?
14 Kasım cumartesi gecesi Kansas, Holcomb'daydınız.
Na noite de sábado, 14 de novembro, estavam em Holcomb, Kansas.
Beyefendi ve siz Mantua'daydınız.
Vós e o senhor estáveis em Mântua.
- Kanada'daydın.
- Estavas no Canadá. - É verdade.
Enterprise'daydın.
Veio matar.
Meksika'daydınız.
Foram ao México.
Swenson'daydın. Bobby'nin bir arkadaşı mıydın?
Estava no Swenson's. Era amigo do Bobby?
Peki Bay Santore, ülkemize gelmeden önce Brezilya'daydınız.
Então o Sr. Santore, antes de vir ao nosso país, esteve também no Brasil.
Brezilya'daydınız çünkü... bir iş toplantınız vardı.
Esteve no Brasil como conselheiro.
Son duyduğumda Vulkan'daydın. Ve orada kalacaktın.
Pensei que tivesse ido para Vulcano para ficar...
Sen dışarıdaydın.
Tu estavas cá fora.
Rio'daydın, öyle değil mi?
Foi no Rio, não foi?
Dün gece, sen ve o Chinatown'daydınız.
Ontem à noite, estiveram os dois em Chinatown.
Bu gece kaçınız dışarıdaydınız?
Esta noite quantos estiveram fora?
O gece sadece sen dışarıdaydın.
Era o único que esteve fora naquela noite.
Seni işten aradım ama bir toplantıdaydın ve ulaşamadım.
Liguei para o seu trabalho, mas você estava numa reunião... e não podia ser incomodado.
Arizona'daydın.
Tu está no Arizona!
O ufo'daydın, değil mi?
Estavas naquele OVNI, não estavas?
Sen Danimarka'daydın.
Tu estavas na Dinamarca.
Anne, aşağıdaydın, değil mi?
Estiveste lá em baixo, mãe.
Dışarıdaydık, sana yüzüğü vermiştim, sen ise ağlamaya başlamıştın.
Estávamos lá fora, te devolvi o anel. - Você começou a chorar
Bir keresinde kışın Londra'daydım.
Passei um Inverno em Londres.
Siz Gettysburg'daydınız değil mi?
Estiveram em Gettysburg, não foi?
A, niçin gömleği dışarıdaydı? B, niçin emirlerime uymadınız?
Por que ele tinha a camisa para fora e por que não me obedeceram.
Dün gece "Altın Çağ" daydım.
Jo... Ontem fui até ao L'Age d'Or.
Ama o burada, kıyıdaydı... sizse dağların öte tarafında, Salinas'taydınız.
Mas, também, ela estava aqui na baía... e tu estavas lá do outro lado dos montes, em Salinas.
Siz 1922'de burada mıydınız? Hayır, Torino'daydım.
- Não, estava em Turim.
Dostlarla dışarıdaydık anlarsın ya yaşıyoruz.
Saí com os rapazes. Sabes como é. Vivendo...
Doğru ya. Kolombiya'daydı. Kusura bakmayın karıştırdım.
Tem razão, é na Colômbia.
- Ne zaman Boston'daydın, Nora?
- Quando estiveste em Boston?
Ve 1942'de Tobruk düştüğünde, Churchill Washington'daydı. Amerikan basını, hükümetin durumu ve, güvensizlik oyu gibi konularda, telaş yaratan haberler yayınladılar.
Quando Tobruq foi tomada, em 1942, Churchill estava em Washington e a imprensa americana fazia relatos alarmistas do estado do governo e das possíveis moções de censura, de tal modo que o Winston me telefonou às cinco da manhã,
Bu sabah Negro Quarter'daydım pazarda Avrupalı bir kadın gördüm, rezalete yol açıyordu.
Estive esta manhã no bairro Negro, e vi no mercado uma mulher europeia que armou uma grande cena.
"... ve paranın bir kısmı Gordon'daydı. "
"O Gordon recebeu parte."
İtalya'daydım ve bir uğrayıp, senin esrarını çözebilecek miyim görmek istedim.
Estava em Itália e pensei passar por cá para ver se conseguia perceber-te.
Sen de Viyena'daydın.
Estavas lá, em Viena.
Japonlar 1931 de Mancurya'daydı "Makarnacılar" 1935 de Etiyopya'daydı Aşağılık Almanlar ise son üç yıldır Avrupa'nın en güzel turistik bölgelerine saldırıyor.
Os japoneses na Manchúria em 1931, os Italianos na Etiópia em 1935 e os alemães a cirandar pelas atrações turísticas europeias há três anos.
İleri doğru eğiliyordun. Kıçın da biraz dışarıdaydı.
Estavas inclinada para a frente O teu rabo um pouco para fora.
Ve dördüncü anahtar ise Huddleston ve Bradford Bankası'nın müdürü olan Henry Fowler'daydı.
Henry Fowler gerente do Huddleston e Bradford Bank.
Afrika'daydınız değil mi?
- Saiu com a mamã. - Estiveram em África?