English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ D ] / Daıma

Daıma Çeviri Portekizce

12,539 parallel translation
Onları da yanıma aldım.
E levei-as comigo.
Annex, yardıma ihtiyacımız var.
Anexo, precisamos da vossa ajuda.
2012 yılındaki Alamo faciası da yetti artık canıma.
Já tive o suficiente desta espécie de Álamo da treta de 2012.
Garnizondan dışarı çıkarmak için yardıma ihtiyacın olacak.
Precisarás de ajuda para a tirar da guarnição.
Saçıma da!
E cuidado com o cabelo!
İkisinin de yardımıma ihtiyacı vardı.
Ambos precisaram da minha ajuda.
Yardımıma ihtiyacı olabilir.
Ele pode precisar da minha ajuda.
Durumu daha da kötüleştirmeyelim lütfen.
Não piore uma situação já má, vereadora.
Sonra bir gün, sınıfımdaki güzel kızlardan biri karşıma çıktı ve dedi ki " Babanın dükkanının karşısındaki otobüs durağında inmiştim.
Então, um dia, uma das lindas meninas da minha sala veio até mim e disse, "Eu estava parada na paragem do autocarro mesmo na frente da loja do teu pai, e eu vi-te a limpar as latas de lixo."
Karıma da saldırdı!
Ele agrediu a minha esposa!
O kadar da yardıma muhtaç değilim.
Ao menos ajudo nalguma coisa.
Tüm hayatı boyunca toplu taşıma kullanmak zorunda.
Obrigado a andar em transportes públicos para o resto da vida.
Ne zaman bir bebeği kucağıma alsam bana hep, seni ilk kez kucağıma aldığım zamanı hatırlatıyor.
Sabes, segurar naqueles bebés faz-me sempre lembrar da primeira vez que peguei em ti.
Bu annem için mektup... Bu da çocuklarıma.
Uma carta para a minha mãe e para os meus filhos.
Nicole ve benim hayatıma ilişkin yanlış beyanları her ne kadar gözler önüne sermek istesemde jürinin şu anki ruh hâli ve tahammülünün farkındayım.
Apesar de querer falar de algumas deturpações feitas sobre a minha pessoa e a minha Nicole, em relação a nossa vida juntos, estou ciente do estado de espírito e da resistência do júri.
F. Lee Bailey, Florida ve Massachussetts'te görevi suistimalden barodan atıldı.
F. LEE BAILEY FOI EXPULSO DA ORDEM POR MÁ-CONDUTA NA FLÓRIDA E MASSACHUSSETTS.
Üstelik düğün günümde başıma bunu sardınız.
E fazem-me isto mesmo no dia da porra do meu casamento.
Yarın tezgahıma gelin size en iyi Arbor şarabından bir fıçı vereyim.
Venham à minha tenda amanhã e dou-vos um barril da melhor colheita.
"Bana gönderirsen piç, sana ya da yabani sevgililerine ellemeyeceğim."
Envia-ma, bastardo, e eu não te incomodarei ou aos teus amantes selvagens.
Bana bir lordluk, bir kale ve yanıma da güzel ve asil bir karı sözü vermiştin.
Prometeste-me uma senhoria e um castelo. E uma bela nobre para mulher.
Genellikle ateşe verilmişim ya da kürekle ağzıma vurulmuş gibi hissediyorum.
Sinto que estou a arder, que me bateram com uma pá, por isso, não.
Aklıma bir fikir geldi Elftaşları hâlâ sende olduğuna göre çıkar da bize ne numaraların olduğunu göster.
Aqui vai uma ideia. Visto que tens as Pedras Élficas verdadeiras, mostra-nos o que tens.
Kızıma da söyle.
Mostras isso à minha filha?
Çok kötü bir soğuk algınlığına yakalandı. Sonra da öldü.
Oh, teve uma constipação muito muito má... e depois morreu.
Sonra bir cumartesi günü büyükannem, annem adını söyleyerek ağlıyordu ve yanıma geldi.
E então, um sábado... A minha mãe estava a chorar o nome da minha mãe.
Bu el ya da diğer herhangi bir el hoşuma gitmeyecek bir şekilde kızıma dokunursa hayat çizgine görmekten nefret edeceğim bir şey olur.
Se esta mão, ou qualquer outra mão, tocar na minha filha de uma maneira que não goste, não ias gostar que acontecesse algo com a linha da tua vida.
Adım Doktor Olive Crown,... ve yardımıma ihtiyacınız var.
O meu nome é Dra. Olive Crown E você precisa da minha ajuda.
Tommy'nin yardımıma ihtiyacı var.
O Tommy precisa da minha ajuda.
Evet, onu neden yaptığıma dair nişanlımın güvenliği dışında bir mazeretim yok.
Sim. Para isso, não tenho desculpa para além de dizer... Que estava preocupado com a segurança da minha noiva.
Annem öldükten sonra aylarca bu evde bir başıma oturdum. Yataktan nadiren çıkıyordum.
Depois que a minha mãe morreu, fiquei sozinho nesta casa durante meses, raramente saía da cama.
Siktirtme kendine acıma ayaklarını da yürü!
Que se lixe a tua auto compaixão e vamos lá!
Soyadıma ve mirasıma sırtımı döndüm.
Virar as costas ao nome da família e à herança.
Kalıbıma tüküreyim, çalışmadım da.
E para minha vergonha, não tentei.
Çünkü komadan çıkınca aklıma gelen ilk şey kilise penceresinden düşmeyeyim diye beni tutarkenki yüz ifadendi.
Porque quando acordei do coma, a primeira imagem que vi foi a tua cara enquanto me seguravas na janela da igreja.
Ölümün soğuk avuçlarından geri getirilip, başka bir hayata sahip olan kişi tekrar yükselecek ve tarikatıma hizmet edecek.
E ele que teve outro nascimento, tirado das garras frias da morte erguer-se-á de novo e servirá, a minha Ordem.
Senin için çok tehlikeliyse tek başıma da gidebilirim.
Se é demasiado perigoso para ti, eu vou sozinho.
Şimdi git ve Strange'e Gordon'ı ve GCPD'yi durdurmak istiyorsa yardımıma ihtiyacı olacağını söyle.
Porque não vai dizer ao Strange que para parar o Gordon e a Polícia vai precisar da minha ajuda.
Tanıştığıma memnun oldum orospu çocuğu.
- Filho da mãe! Muito gosto. Sou o Jim Gordon.
Ben onun kendini tehlikeye atmayacağına güveniyorum o da benim karışmayacağıma güveniyor. - Aman tanrım.
Confio que ela ficará longe de perigo, e ela confia que não vou interferir.
Şimdi ben de kendimi şöyle rahatlatıyorum : Benimle geçirdiğin 2 yılda, karının o kadar da kötü olmadığını fark etmiş oldun en azından.
E agora só me posso consolar com a ideia de que dois anos comigo te fizeram perceber que ela afinal não é assim tão má.
Masamda oturuyordum, başıma bir ağrı saplandı. Yemek de yiyememiştim her zamanki gibi. Sonra da bayılmışım sanırım.
Estava à secretária, com dores de cabeça, sem comer como sempre e acho que sim, acho que desmaiei.
Bana diyorsun ki... Bu ekibin üçüncü bir üyesi var. Bu, bayan Gates'in ve bayan Barlow'un ölümlerinin talihsizlik olarak nitelenmesini çok daha güçleştiriyor.
- E agora estás a dizer-me que existe uma terceira pessoa, o que torna ainda menos credível de distinguir se a morte do senhor Gates e da senhora Barlow foram mesmo má sorte.
- Kayınlarıma Boca'da daire aldım.
Comprei um apartamento para os meus sogros em Boca.
Bir miktar dağıtıma, bir miktar da reklama gider.
Um dólar para o fabricante, um e meio para a distribuição, outro para o marketing.
- Ama durumların kötüleştiğini duydum.
- Por aqui. Ouvi dizer que a situação no centro da cidade está má.
- Yardıma ihtiyacım var.
Preciso da sua ajuda.
Bence kulağa iyi geliyor. Ayrıca çıktığında da harika görüneceğine ve filmin bir hit olacağına eminim, ben de bütün arkadaşlarıma bir film yıldızını tanıdığımı söyleyebilirim.
Soa-me bem e estou certo de que vais sair-te muito bem e quando ele sair vai ser um sucesso e poderei dizer aos meus amigos que conheço uma estrela.
Yardımıma ihtiyacın var mı?
Precisas da minha ajuda?
Yüzünde tuhaf, küçük bir gülümseme vardı sanki "Ölüm o kadar da kötü değil." der gibiydi.
Ele sorriu de maneira estranha... Como se fosse dizer : "A morte não é assim tão má, afinal".
O kadar da kötü bir durum değil aslında.
Não é uma má situação, sabe?
Çünkü güzel bir daire için bir yıllığına kontrat imzalamıştım. Liam Neeson'ın filmindeki rolü geri çevirmiştim. Çünkü Witchita programı ile çakışıyordu.
Só vem em má altura porque arrendei um apartamento mesmo bom por um ano e recusei um papel num filme do Liam Neeson por entrar em conflito com os horários da Witchita.
daima 219

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]