Diyecektin Çeviri Portekizce
476 parallel translation
Ne diyecektin?
O que ia dizer?
Bir şey mi diyecektin David?
Vai ficar na História. Querias dizer algo, David? Sim.
"Babası, al sana bir bebek." diyecektin.
"Aqui está o teu filho"?
- Bir şey mi diyecektin?
- Você ia dizer alguma coisa?
Kapıyı çalıp, "pardon duvarı delecektim" mi diyecektin?
Forçando? Com licença, que vou fazer um'buraco'!
Ne olmuş? Hiç, hiçbir şey. Bir şey diyecektin.
Nada... las dizer qualquer coisa.
- Ne diyecektin ki?
- Que ia dizer?
Ne diyecektin?
Que ia dizer, mãe?
"Ups" diyecektin, değil mi? "Ups" deyip çık odadan.
Porque não dizes apenas "Ups" e sais daqui?
Babanı tekrar görmeyecektim bu yüzden mi bana hoşça kal diyecektin.
Se eu não voltar a ver o teu pai, despedes-te dele por mim?
Ne? Ne diyecektin?
O que você vai dizer?
Tamam, şimdi tekrar ediyoruz... Margaret'a ne diyecektin?
Vamos ensaiar outra vez Que vais dizer á Margaret?
Diyecektin ki "Margaret, bizimle yaşamanı istiyorum, Fred gitti"
Vais dizer "Margaret, quero que venhas viver conosco já que Fred partiu"
Harry'ye birşey diyecektin.
Disseste que querias dizer uma coisa ao Harry.
- "Kimle" diyecektin.
- Quero dizer "com quem".
- Ne diyecektin?
- Que ias dizer?
Ne diyecektin?
O que ias dizer?
O erkek arkadaşım. - Erkek arkadaşımdı diyecektin herhalde.
Queres dizer, "foi" teu namorado.
- Evet ama diyecektin, değil mi?
- Pois, mas ias para dizer.
Bana pislik mi diyecektin?
O quê? las chamar-me besta?
- Ya da 17 mi diyecektin?
. - Ou foram 17?
Bir şey mi diyecektin?
Vais dizer alguma coisa?
Söyleseydim "Kürtaj yaptır canım, kendini üzme" diyecektin.
Tinha medo que disseses, Ah bem, faz como quiseres, rapariga Está tudo bem
Bildiklerimi size öğreteyim " diyecektin.
Deixa-me dar-te o que eu tive. "
Bir şey mi diyecektin? - Evet!
Tens alguma coisa para dizer!
- Diyecektin.
- Ias pedir-me.
Oh, sen diyecektin.
Oh, tu é que dizes isso.
- Bir şey mi diyecektin Jamaika.
Quer dizer alguma coisa, Jamaica?
"Büyük hata." Bunu diyecektin değil mi?
E isso é um... "Grande erro". Não é o que ias dizer?
Ne neşeli diyecektin!
Como vai ser alegre.
- Ne diyecektin?
- Que se diz, Phillip?
Ne diyecektin, Barton?
O que ias dizer, Barton?
Bir Numara, "kalası kaldır" değil, "kalası geri çek" diyecektin.
Comandante, diz-se recolhera prancha e não removera prancha.
- Birşey mi diyecektin? - Bilmiyorum.
- Vais dizer alguma coisa?
- Evet, diyecektin!
- Que ias dizer?
Birşey mi diyecektin?
Tens alguma coisa a dizer?
Belki de "hurda mı" diyecektin?
Talvez você fosse dizer "sucata"?
- En büyük göletini diyecektin, "angel fangs" :
É a maior poça delas todas, pernas de anjo.
Bunu isteyeceğiz değil, ihtiyacımız olacak diyecektin.
Não precisarão disto. Precisarão disto.
Benim kadar "bilgili" değil diyecektin değil mi?
Tu queres dizer : "o dedo no pulso"...
Ne diyecektin?
Que querias dizer-me?
- Eski eşi diyecektin galiba? - Henüz değil.
- Ex-esposa, queres tu dizer.
Sen ne diyecektin?
Que querias tu dizer?
Ne diyecektin doktor?
Que se passa, doutor?
Eğer ben seni o derse zorla götürmeseydim... Sen hala orada dikilip "TV yok." diyecektin.
Se eu não te obrigasse a ires à parvoíce das aulas ainda estavas para aí especado a dizer, "Não há televisão."
- Cevap verseydim ne diyecektin? - Kim olduğumu söyleyecektim.
E se tivesse respondido, o que dizias?
Çavuş diyecektin!
Na verdade, sargento!
Ne diyecektin?
Que é que ias dizer?
Bunu mu diyecektin?
Era isso que ias dizer?
- Ne diyecektin Arnie?
- Como se diz?
Bana zenci diyecektin, değil mi?
- Las dizer preto!
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40
diyecektim 49
diyecek 78
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40