English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ D ] / Diyeceğim ki

Diyeceğim ki Çeviri Portekizce

473 parallel translation
Her baş düşerken yere, diyeceğim ki...
"Todos" E quando as cabeças rolarem direi : "Viva!"
Ona yaklaşıp diyeceğim ki...
Dirijo-me à patroa e digo-lhe...
Sonra ağlayıp diyeceğim ki, "Benim için gerçekten üzgün müsün?"
Então, vou chorar e dizer : "Sente mesmo pena de mim?"
- Ne diyeceğim ki?
Tenho que dizer o que?
Öyleyse, kendi kendime diyeceğim ki, "Motosiklet kiralayarak buraları gezmeleri güzel olamaz mıydı?"
Então me disse "Não séria maravilhoso que alugassem umas motos e dessem um passeio pelo campo?".
Gözünün içine bakıp, diyeceğim ki :
Vou olhá-Io nos olhos :
Ve diyeceğim ki Seni ölene kadar seveceğim!
E dir-lhe-ei que a amo E que a amarei até morrer
Eğer istersen, ona gerçeği de anlatacağım. Diyeceğim ki :
E depois eu vou dizer-lhe a verdade.
Ayağa kalkıp diyeceğim ki...
Irei levantar-me e dizer que...
Onlara diyeceğim ki...
Direi para eles...
# Etrafımda parladığını görüp diyeceğim ki
Vejo-a a brilhar À minha volta e digo
Eğer bir gün baba olursam, ufaklığa diyeceğim ki...
Se chegar a ser pai, direi ao meu pequenote...
Onu gördüğüm zaman diyeceğim ki...
Quando o vir, dir-lhe-ei :
Ve diyeceğim ki...
E direi...
- Ne? Diyeceğim ki :
- O que decidiu?
Sana benimle ilgili öyle tuhaf bir şey diyeceğim ki, inanmayacaksın.
Vou dizer-te uma coisa... sobre mim, tão estranha que nem vais acreditar.
Ona diyeceğim ki...
Vou explicar-lhe...
Diyeceğim ki :
Vou dizer-lhe :
Diyeceğim ki :
Direi :
Diyeceğim ki : Bir bayan olmadığında incitmeden bir böceği yakalayabilirim.
Direi : "Quando não há nenhuma senhora, apanho um insecto sem lhe fazer mal."
Sonra ben diyeceğim ki :
Então eu direi,
Sonra diyeceğim ki, daha önce olanlar onunla, polis arasında.
Depois digo-Ihe que o que aconteceu antes... é entre ele e a Polícia.
Gülümsemeye çalışıp diyeceğim ki Bu kadar erken bir veda
Tenta sorrir Enquanto me despeço
Ben karınım ve sana diyeceğim ki...
É a tua mulher. E deixa-me dizer-te...
Kendime diyeceğim ki ;
Toda a minha familia estava lá.
Size şunu diyeceğim ki eğer Steve'in suratının olduğu yerde o fare olsaydı ölü bir fare olurdu.
Isto vos digo, se o rato estivesse na cara do Steve, seria um rato morto.
O da "Ne diyeceğim ki, karımın beni aldattığını mı?" diye cevap vermişti.
Ele dizia : "Que querem que diga, que a minha mulher me engana?"
Beni mi... ne diyeceğim ki?
- Ouve-me a dizer o quê?
- Yani, ona ne diyeceğim ki?
- Que queres que lhe diga?
- Ne diyeceğim ki?
- Que queres que eu lhe diga?
Diyeceğim o ki, ellerimi bununla kirletmeyeceğim ki bunlar bir hırsızın ve bir korsanın elleri dahi olsa.
Só digo que não sujaria as mãos com ela, apesar de serem as mãos de um ladrão e pirata.
Yeni bir oyun başladığında kendi kendime şöyle diyeceğim "İyi ki o buralarda değil."
Pensarei em ti sempre que estrear uma peça e direi para comigo : "Ela está muito melhor agora."
- Diyeceğim o ki biz...
E agora passemos a...
Diyeceğim şu ki, ihtiyacımız olan şey artık elimizde :
O que estou a dizer é que temos agora o que sempre precisámos :
Sadece diyeceğim şu ki, kocası asla karısını geri alamadı.
Só ia dizer que o marido nunca teve a mulher de volta.
O benim kız kardeşim değil, efendim. Diyeceğim o ki, ikimizde aynı gemideyiz.
Não somos irmãos, apenas partilho algo com o senhor.
Bak ne diyeceğim. Ascot elbiselerini alıp yarın ki yarış için burada kal
Recomendo que traga sua roupa de Ascot e fique para a corrida de amanhã.
Diyeceğim, mecbur olana dek neden bırakasınız ki?
Eu costumo dizer, porquê desistir dele até sermos obrigados?
Ona diyeceğim ki : "Bu evliliğin evlatlarımıza yararı olacak".
Deus!
Diyeceğim su ki, ihtiyacımız olan şey artık elimizde :
O que estou a dizer é que temos agora o que sempre precisámos :
Bak ne diyeceğim Jim, iyi ki patates işinde değilim.
Ainda bem que não estou no negócio das batatas.
Diyeceğim şudur ki : git, kendini becer.
Vá tomar no cu, é tudo o que te digo!
Diyeceğim o ki, şikayet etmeyi bırakın da evlenin!
A isso digo, parai de vos queixar e casai-vos!
Nasıl görebilirim ki? Ona ne diyeceğim?
Como posso ver o menino?
Diyeceğim şu ki... bana bir şey olursa, patronunun kızı için hiç de iyi olmaz.
Fará o que eu disser e meu chefe será bom para ela.
Diyeceğim şu ki, DuBois, General yaveri olmanın iyi ve kötü yanları var.
A sério, DuBois. Há aspectos positivos e negativos em ser assistente de general.
Diyeceğim şu ki, düşüncelerinize katılıyorum ve normalde asla yanılamayacağınıza inanıyorum.
No fundo, concordo convosco e acho que tendes razão.
Bu onun tarzi degil. Ama bak sana ne diyecegim. Eger onun yaninda olursan kesinlikle eminim ki ögrenecektir.
Bem, ele nao é assim, mas digo-te uma coisa, aposto que se ficares com ele, ele aprenderá.
Sana diyeceğim o ki buraya yakına bir yere düştü.
- Acalma-te, está bem? Estou a dizer-te que caiu bem ali.
Crosby, sana diyeceğim şu ki... bu küçük robot bozuntusu tepemi iyiden iyiye attırdı.
Crosby, estou avisando agora mesmo... este maldito robot está me dando dor de cabeça.
Ama açıkçası, öyle iyi birisin ki, sana o tür şeyler yapmama hiç gerek yok, bu yüzden sadece'esen kal'diyeceğim.
Não há necessidade dessas balelas, por isso, vou dizendo adeus.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]