Diğer bir deyişle Çeviri Portekizce
400 parallel translation
Diğer bir deyişle, midem... Mide kanseriyim.
Noutras palavras, o meu estômago..., Eu tenho cancro no estômago.
Diğer bir deyişle, kendimi ölüme götüremem.
Noutras palavras, não posso aguentar com a minha própria morte.
Diğer bir deyişle kadının vücudu... ıslak bir biftek, bir bardak likör, bir şişe comphor,... uranyum, streptomysin gibi... dalgalanıyor...
Por outras palavras, aquele corpo feminino... dançando no palco é um suculento pedaço de carne... um copo de licor, uma garrafa de cânfora... estreptomicina, urânio...
Diğer bir deyişle, Bay Fogg kaçtı.
Por outras palavras, Mr. Fogg escapou.
Diğer bir deyişle, çiftliği kapatırken sana destek olmamı istiyorsun.
Noutras palavras, quer-me a seu lado... enquanto fecha a propriedade.
Diğer bir deyişle İncil'e inanmıyorsun.
Ou seja, você não acredita na Bíblia.
Diğer bir deyişle bu insanların hepsi akıl edip, seks adıyla da bilinen normal biyolojik fonksiyonlarını yerine getirdiler.
Por outras palavras, essas pessoas foram concebidas e trazidas para o mundo através da mesma função biológica que existe nos dias de hoje, conhecida como sexo.
Bu yüzden sizi, demokratik görüşünüzü ortaya koymaya davet ediyorum. Diğer bir deyişle... Bayan Cefalu'nun hakkettiği objektif yargı nedir?
Portanto, os convido a dar sua opinião democrática sobre o fato uma opinião serena e objetiva...
Diğer bir deyişle, Çocuk Odasını Toplayalım.
Outro nome seria, "Vamos Arrumar o Quarto".
Mürekkep ve müsvedde kâğıtlarını da. Diğer bir deyişle Meclis toplantıları için genel hazırlıklar.
E tinta e blocos de rascunho. os preparativos comuns para os encontros do Conselho.
Ya da diğer bir deyişle güneşteki Almanlarda sakınma saldırıları kanal konvoylarımızla sınırlamıştır.
Ou, por outras palavras, cuidado com o Huno no sol... que, por razões que só ele sabe... limitou os seus ataques mais recentes aos nossos navios escoltados.
Diğer bir deyişle, posta, nakliye ve diğer ücretler artı tahsildar masrafı.
o custo do correio... as despesas e a contabilidade...
Diğer bir deyişle, ödemeyi gönderene kadar yaklaşık bir sekiz hafta geçecek. - Anlıyorum.
Em outras palavras, daqui a oito semanas... estará enviando o pagamento pelo correio.
Cunningham, o yıl kasım ayında çoğu mekanik arızadan olmak üzere, 5 günde 300 tank kaybetti. Diğer bir deyişle, elindekilerin yüzde 66'sını.
Em apenas cinco dias, Cunningham perdeu 300 tanques, dois terços da sua força, muitos devido a problemas mecânicos.
Diğer bir deyişle, bir manken görünüşünde yeni bir insan yaratıldı.
Em outras palavras, um novo homem foi criado, à imagem de um manequim.
İmparator özünde barış yanlısıydı. Yani diğer bir deyişle Amerika'yla savaşa karşıydı.
O Imperador desejava profundamente a paz, por isso ele opunha-se ao início das hostilidades com a América.
Diğer bir deyişle, Amerikan komutanları gibi hareket etmedi.
Por outras palavras, ele nunca liderou como os comandantes americanos.
Diğer bir deyişle, 3. Reich'ın ümüğünü sıkacak bir kıskaç hareketi.
O aperto da tenaz que esmagaria o Terceiro Reich.
1942'nin ilk yarısında, dört milyon tondan fazla gemi sulara gömüldü. Diğer bir deyişle, 1.000 gemi.
Na primeira metade de 1942, o número subiu para mais de 4 milhões, num total de mil navios.
Diğer bir deyişle, "Cehenneme git."
O que quer dizer, vão para o inferno. "
Diğer bir deyişle toplar damarları, elleri, ayakları, organları büyük olmak zorunda.
Por outras palavras, as veias, os pés, as mãos e os órgãos dele foram todos aumentados em tamanho.
Diğer bir deyişle, bu insan ve onun gibiler fiziksel kapasitelerini standartın ötesinde arttıran güçlü dozda atomik radyasyona maruz bırakılmış. Ne kadar ötesinde?
Em outras palavras, isto... individual e outros como... ele, foram submetidos... a forte dose de radiação... atómica que aumenta... as suas capacidades físicas além do normal.
Diğer bir deyişle, binbaşım bu yaratıkların kurbanları sadece sadece önemsiz yaralar alsa bile hastalık bulaştırılmıştır.
Em outras palavras, Major, as vítimas destas... criaturas são contaminados, mesmo que apenas sofram... ferimentos leves.
Yani, diğer bir deyişle, o durumda bulunduğun konum önemlidir.
Então, em outras palavras, o local é muito importante.
Diğer bir deyişle, yaşamanıza izin verilecek.
Por outras palavras, poderão viver.
Tamam. Yani diğer bir deyişle, size tecavüz eden gerçek değildi.
Então, em outras palavras, não foi um homem á sério que a violou?
Diğer bir deyişle, ne yağmur ne de kar, ne de gecenin kör karanlığı, seni yolundan alıkoyamaz.
Por outras palavras, "nem chuva, nem neve, nem noite escura te afastam dos teus compromissos".
Diğer bir deyişle, her bakımdan üstün bir silah.
Por outras palavras, uma arma superior, em todos os aspectos.
- Diğer bir deyişle, argoca.
Por outras palavras, gíria.
- Diğer bir deyişle, kaburga kemiğinden!
- Por outras palavras, a costela!
Diğer bir deyişle, burada hazine filan yok.
Por outras palavras, nada de tesouros.
Diğer bir deyişle...
- Por outras palavras...
- Diğer bir deyişle...
- Pensando melhor...
Diğer bir deyişle, sadece benim dediklerim tutarsa ödeme alırım.
Por outras palavras, só sou pago se lucrar com o meu conselho.
Diğer bir deyişle, Perceptor, biz sayıca üstünüz!
- Em outras palavras, Perceptor? - Estamos em desvantagem.
Diğer bir deyişle, vergi probleminiz var.
Por outras palavras, tens um problema de impostos.
Diğer bir deyişle, git diyorsun yani. Pekala- -
Quer que eu vá embora?
O cumartesi gecesi, Henry Gascoigne yemeğini karatavukla bitirmişti, diğer bir deyişle "böğürtlen parçalarıyla".
Nesse Sábado à noite, Henry Gascoigne acabou de comer, com os melros, ou melhor o bolo de amoras silvestres.
Diğer bir deyişle : Rüşvet.
Numa palavra : suborno.
Diğer bir deyişle eğer şu taraftan geldiysek ve sabahsa, güneş şu tarafta olur ama aslında, oradaysa ve hâlâ sabahsa biz yine o taraftan gelmiş olmalıyız ve eğer orası güneyse ve güneş gerçekten oradaysa o zaman öğleden sonradayız.
Ou seja... se viéssemos dessa direção e fosse de manhã... o sol ficaria ali. Mas se ele estiver ali e ainda for de manhã... nós viemos dessa direção. E se isso for o sul e o sol estiver ali... então é de tarde.
Diğer bir deyişle, bağlantılarım iyidir.
Por outras palavras, não sou apenas cotado.
Diğer bir deyişle, bisikletinden dolayı paha biçilemez. Efendim.
Mas o outro é precioso, tal como a sua bicicleta.
Diğer bir deyişle, burada hiç sorumluluğum yok yani.
Ou seja, não serei responsável por nada.
Diğer bir deyişle, "Ya her şeyi kazanırsın ya da her şeyi kaybedersin."
Por outras palavras, ganhas tudo ou perdes tudo.
Diğer bir deyişle, gerçek politikanın.
Se preferirem ou "verdadeira política".
Diğer bir deyişle şu ana kadar annemin olan pozisyonu sen dolduracaksın!
Quero dizer por outras palavras, a partir de hoje ocuparás o lugar da minha mãe.
Bir diğer deyişle, uygun şekilde olmazsa herkesin evine giremeyiz.
Na verdade, não dá pra adivinhar a hora de parecer mais conveniente.
Diğer bir deyişle, Lebensraum.
Lebensraum.
Diğer bir deyişle, onları ne ile beslediğinizi bilmiyorsunuz.
Vende-a às pessoas, e você não a come?
Diğer bir deyişle, her gün
Por outras palavras.
Bir diğer deyişle, daha az para için ısrar ettin.
Por outras palavras, negociaste por menos.
diğer 21
diğeri 113
diğerleri 136
diğer yandan 98
diğerleri gibi 54
diğerleri nerede 149
diğer taraf 30
diğer tarafa 33
diğeri ise 20
diğer taraftan 148
diğeri 113
diğerleri 136
diğer yandan 98
diğerleri gibi 54
diğerleri nerede 149
diğer taraf 30
diğer tarafa 33
diğeri ise 20
diğer taraftan 148