Dım Çeviri Portekizce
48,465 parallel translation
"Acaba üzerinde adım yazan bir kekleri var mıdır?" diyorum.
"Oh, será que têm um bolo com o meu nome?"
"Acaba üzerinde adım yazan bir dilim vişneli turtaları var mıdır?" diyorum.
"Hm, será que eles têm uma fatia de tarte de cereja com o meu nome?"
Hemen tanıdım.
Reconheci-a.
Mesai dışı aktivitelere pek zaman ayıramadım.
Ainda não tive tempo para coisas extracurriculares.
Tom ve ben bu geç adamı, Mercer'ı, ne kadar az tanıdığımız hakkında konuşuyorduk çünkü o yardım edebileceğimiz biriydi.
O Tom e eu estivemos a falar sobre o pouco que sabíamos sobre este jovem Mercer. Ele era alguém que devíamos ter podido ajudar.
- Seni zor tanıdım.
Mia, sabes que mal te reconheci?
Dışarıdaydım biri başımın arkasına vurup beni bayılttı.
Eu estava no exterior, alguém me acertou, na cabeça.
Benim adım Yüzbaşı Steven Trevor, Amerika Sınır Dışı Birliği pilotu.
Chamo-me Capitão Steve Trevor, sou piloto, Forças Americanas Expedicionárias.
İşleri batırdım ve Başkent'e uçmam gerekiyor.
Certo, lixei as coisas e preciso de voar para D.C.
Ben ve arkadaşlarım Sun Praire'nin dışındaki evinizi kiralamıştık.
Eu e os meus amigos estamos a alugar a sua casa em Sun Prairie.
- Dışarıda mı yani?
- Aqui de fora?
Bizim apartmanın bakım elemanıdır.
É o nosso zelador.
Beni tanıdın mı?
Reconhece-me?
Gelmemin bir diğer sebebi de, kendileri bir süredir bu konuda ciddi bir endişe taşıdığı için aileme çocukluk odama dilediklerini yapma konusunda müsaade etme kararı aldığımı söylemekti.
Também voltei para informar os meus pais, pois este assunto foi motivo de grande preocupação para eles, que decidi deixá-los fazer o que quiserem com o meu quarto de infância.
O tanıdığım Dale Cooper değil.
Este não é o Dale Cooper que conheci.
Yeniden dışarı çıkmamız lazım ama.
Temos de voltar lá para fora.
Dışarı mı?
Lá fora?
Evet, dışarı çıkmamız lazım.
Sim, temos de voltar lá para fora.
Kelimenin tam anlamıyla altımızda kirli iç çamaşırı gibi kokan sonsuz bir uçurum dışında hiçbir şey yok.
Não há mesmo nada debaixo de nós, exceto um abismo infinito que cheira a roupa interior suja.
Bu, yasalara süper aykırı ve bizim yetki sınırımızın bayağı dışı.
É mesmo ilegal e muito fora da nossa jurisdição.
Dışarı çıktım ama kar çok derindi, çok rüzgâr vardı sürekli düşüyordum ve birden kafamı kaldırdığımda başımda dikilen iki adam gördüm.
Saí lá para fora, mas a neve era tão profunda, o vento, eu estava sempre a cair e de repente, olhei para cima e estavam dois homens em pé, acima de mim.
- New York'ta tanıdığım, beni öldürmek ya da akıl hastanesine tıkmak istemeyen tek insan sensin.
És a única pessoa que conheço em Nova Iorque que não me quer matar ou internar num hospício.
Çünkü tanıdığım Danny Rand öldü.
Porque o Danny Rand que eu conhecia morreu.
Para için dövüşerek Buşido kuralının fazlasıyla dışına çıktım.
Ao lutar por dinheiro, violei o código do Bushido.
Colleen, sen tanıdığım en güçlü insanlardan birisin.
Colleen, és uma das pessoas mais fortes que já conheci.
Tanıdığım diğer Iron Fist'ler acımasızdı, K'un-Lun'ı, El'den koruma görevlerinde son derece katıydı.
Os outros Punhos de Ferro que conheci eram ferozes, incansáveis na missão de proteger K'un-Lun da Mão.
Tanıdığım en zeki ve korkusuz insan sensin.
Não conheço ninguém tão brilhante ou temerário como tu.
Çocuklarımı kapı dışarı edip ailecek yıllardır kurduğumuz her şeyi çalabileceğini sandıysan büyük yanılgıya düşmüşsün.
Se achaste que podias expulsar os meus filhos e roubar tudo o que a nossa família construiu durante anos, estás redondamente enganado.
Dışarıda gözcülük yapıyor olacağım.
Estarei lá fora de guarda.
Danny Rand uçak kazasından fiziksel olarak kurtulmuş olsa da sanırım tanıdığın çocuk o gün öldü.
Apesar de o Danny Rand ter sobrevivido ao acidente aéreo, parece que o rapaz que conhecia morreu naquele dia.
Ben mesai kâğıdını imzalarım, işi çözmek sana kalmış.
Eu só aprovo as horas extras. Isto é a tua área.
Yoksa kâğıdı mı aldı?
Ela levou...
Dış kaynak kullanımı.
Trata-se de delegar.
-... tanıdığım Alexandra bu.
- Essa é a Alexandra que eu conheço.
Bu lisanı tanıdın mı?
Reconheces essa língua?
- Buradan hiç dışarıya çıktın mı, Mae?
- Alguma vez sais daqui, Mae?
Yiyorum, pencereden dışarı bakıyorum, buraya geliyorum, sanırım, hayal de kuruyorum.
Como. Olho pela janela. Venho para aqui e sonho acordada.
Dışarı çıkmak mı istiyorsun?
Queres sair daqui? - Sim.
Sonuçta, Gianna D'antonio'yu benim adamlarım öbür dünyaya yollamadı.
Afinal de contas, nenhum dos meus homens enviou a Gianna D'Antonio desta para melhor.
Sizce içlerinde bir Monarch daha var mıdır?
Acha que tem outro Monarch?
Dışarı mı çıkacaksın?
Vais sair à noite?
Dışarıda adamlarım sokak sokak seni arıyordu.
Pus gente a vasculhar as ruas à tua procura.
Seni tanıdığımıza çok sevindik.
Muito gosto.
Gel hadi dışarı çıkalım.
Vamos lá para fora.
"Walter Price, Kiğılı takımını kuşanıp çöpü dışarı çıkarttı."
Walter Price veste um fato do Brook Brothers para ir despejar o lixo.
Bayan Adler'ın ona bir tane vermesinin dışında, Mary'nin bilgisayarı var mıydı?
Antes de a Sra. Adler lhe ter dado um, a Mary tinha um computador?
Yasalara bağlı olmamın dışında mı?
Além de ser obrigado pela lei?
Dışarıda olacağım.
Estou lá fora.
- Diana, dışarı çıkalım...
- Diana, vamos falar disto lá fora.
Yanıcı mıdır Şef?
Chefe, é inflamável?
Dün gece pencerenden dışarı baktın mı?
Ontem à noite, não olhaste pela tua janela por volta da meia-noite?