English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ E ] / Eben

Eben Çeviri Portekizce

224 parallel translation
Vermont'daki kuzenim Eben böyleydi.
O meu primo Eben, lá em Vermont, era assim.
Adım Eben Adams.
- Chamo-me Eben Adams.
"Ben Eben Adams, bilseniz iyi edersiniz" der gibi.
- Eben Adams. Seria melhor... que não estivesse.
Yaşasın Eben Adams, yaşasın.
Hurra para Eben Adams. Hurra.
- Eben!
Eben!
Eben, hep seni düşündüm.
Eben, pensei muito em si.
Beni sevmiyor musun, Eben?
Não se ria de mim, Eben.
Eben, eğer sen de istiyorsan.
Eben, vai fazê-lo!
Eben, söz ver beni hiç unutmayacağına.
Eben, prometa-me que não me esquecerá.
Merhaba, Eben!
Olá, Eben.
- Merhaba, Eben.
- Olá, Eben.
Beni beklediğin için çok mutluyum, Eben.
Fico tão contente por esperar por mim, Eben.
Dünya ne kadar da güzel, Eben.
Que maravilhoso que é o mundo, Eben.
Bence de biliyor, Eben.
Creio que Ele sabe, Eben.
Yıllardır resim satıyorum, Eben.
- Levei muitos anos a vender quadros.
Eben!
Eben!
Hayır, söyleme böyle.
Não digas isso, Eben.
Canın sıkkın gibi söyledin.
- Dizes isso com tristeza, Eben.
Eben, umarım portremi bitirebilirsin.
Eben, gostava que acabasses o meu retrato.
- Merhaba, Eben.
- Olá, Eben. - Olá.
Eğer gelirlerse görmeye gelecekleri şey benim tablom olmayacak. - Sen olacaksın. - Teşekkür ederim, Eben.
Se é assim, não virão ver a minha obra, virão ver-te a ti.
Eben Adams.
Eben Adams.
Eben, senin şu deniz ve Land's End Feneri resimlerini ne zaman görsem kalbim duracak gibi oluyor.
Mas Eben, estes teus quadros... do mar e do farol de Land's End... Cada vez que os vejo... pára-me o coração.
Keşke orada olsak Eben.
- Oxalá pudéssemos estar lá.
Evet, Eben.
Sim, Eben. Sim.
Oraya zaten gitmişiz gibi hissettim kendimi. Sanki tüm hayatımızı birlikte geçirmişiz.
Eben, sinto-me como se já lá estivéssemos, como se tivéssemos estado juntos toda a vida.
Benim aşkım da sensin, Eben.
És tu, Eben. Tu, meu querido.
- Gitmeliyim.
- Tenho que ir, Eben.
Emin olmak istiyorum, Eben.
Oh, Eben, quero ter a certeza.
- Ne güzel bir eşarp.
- Eben, que lenço tão bonito.
"Bence o biliyor, Eben" dediğinde oradaydım.
Foi ali onde me disse, "Creio que Ele sabe, Eben".
- Tüm ömrümüzü beraber...
- Podemos ter uma vida juntos, Eben.
- Sonsuza kadar beraberiz Eben.
- Temos a eternidade juntos.
- Fenere ulaşmalıyız hemen.
- Devemos chegar depressa a farol. - Lutas contra nada, Eben.
- Boşuna uğraşıyorsun Eben.
Nada!
Lütfen Eben, bırak beni.
- Por favor, vai sem mim. Não!
Sen yaşamalısın Eben. İnancını koru.
Deves continuar a viver, Eben, mas com fé.
Eben bu gerçekten ben miyim?
Oh! Eben, sou realmente eu?
Eben.
É o Eben.
- Eben.
- Eben.
Unutmayacağına söz verir misin, Eben?
Prometes que te lembrarás, Eben?
Eben.
Eben.
Eben mi?
O Eben?
Eben?
Eben?
Tekrar evlendiyse, Eben'e zaten sahip olamayacağımız bir şey satmış oluruz.
Se ele tivesse voltado a casar, estaríamos a vender ao Eben algo que nunca seria nosso.
Eben'in yalan söylemediğinden emin olmak için kalıp gelini görmeliyiz.
Devíamos ficar para ver a noiva, para ver se o Eben não está a mentir.
Eben içerde.
O Eben está lá dentro.
Eben'e söylenmesi gerekenleri söylerim.
Direi ao Eben o que tem de ser dito.
Yaşasın Eben Adams!
Hurra pela liberdade, diz Shan Van Vocht! " Hurra para Eben Adams!
Ne bugünle ne de geçmişle ilgili bir şeyler. Bunu çok iyi yakalamışsın, Eben.
Pois aqui captou-o.
EBEN ADAMS RESİMLERİ
AS PINTURAS DE EBEN ADAMS

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]