Edebilirsin Çeviri Portekizce
4,929 parallel translation
- Evet ya yardım edebilirsin.
Certeza dum raio que podes.
Diğerlerini bulmamıza yardım edebilirsin.
Poderias ajudar-nos a encontrar outros.
Ultra'da çalışmaya da devam edebilirsin.
E podes continuar a trabalhar na Ultra.
Korkunç kehanetler vermek yerine işleri yoluna koymak hususunda bana yardım edebilirsin.
Em vez de fazeres previsões sombrias, poderias ajudar-me a voltar ao bom caminho.
Diğer insanlar hâlâ tehlikede. Onları kurtarmak için yardım edebilirsin.
Outras pessoas ainda estão em perigo.
Belki onu yardım etmeye ikna edebilirsin.
Talvez o consigas persuadir a ajudar.
- Tam olarak içime sinmedi ama bence beni ikna edebilirsin.
E tu? Não estou a sentir muito, mas acho que... tu podes convencer-me.
Kabadayılarla ancak onlara karşı durarak baş edebilirsin demiştin. Tamam, peki.
Tu disseste-me que a única forma de lidar com valentões, é enfrentá-los.
Ama sen bunu göz ardı edebilirsin.
Mas dou-lhe o meu desprezo.
Mektup gizli kaldığı sürece inanmaya devam edebilirsin.
- Podes continuar a acreditar. Enquanto continuar escondida.
- Edebilirsin.
- Você pode.
Ayrıca bağımsız bir avukattan hukuki tavsiye alabilirsin ve bir avukata telefon edebilirsin.
Também devia lembrá-lo que tem direito a aconselhamento legal gratuito e independente... e que pode falar com um advogado pelo telefone se assim desejar.
Böylece devam edebilirsin.
Para que possas seguir em frente.
Belki o zaman hayatına devam edebilirsin.
- E então talvez possas seguir em frente.
Her zaman bu türün hayranı oldum yani bu sömestr "Aramızdaki Canavarlar" adlı bir ders açtıklarını gördüğümde yaşadığım heyecanı tahmin edebilirsin.
Sempre fui fã do género, por isso, pode imaginar como fiquei contente por terem um curso este semestre, Monstros do Nosso Meio.
Hakkın olan her şeyi elde edebilirsin, Sookie.
Tudo o que quiseres, Sookie, tens direito a tê-lo.
Belki beni kontrol edebilirsin. Ama her şey bitti, Zelena.
Podes controlar-me... mas acabou, Zelena.
Onu istediğin zaman ziyaret edebilirsin.
Podes visitar sempre que quiseres.
"Telefon gerekli." "Dinle. Bir gün idare edebilirsin."
"Preciso do meu telemóvel." Eu digo : "Ouve, Frankie, tu consegues passar um dia sem ele."
Veda edebilirsin.
- Elena. Você pode se despedir.
Hollanda'ya kadar onlara eşlik edebilirsin. Ve sonra devam edersin.
Podeis acompanhá-los até à Holanda e depois continuar.
Arabanda bir çizik gördüğümde ne kadar hayal kırıklığına uğradığımı hayal edebilirsin.
Agora imagina como fiquei desapontada ao descobrir uma mossa no teu carro.
Problem şu atık maddeyi diğer kimyasallarla karıştırırsan çeşit çeşit tepkimeler elde edebilirsin.
- Aqui está o problema. Ao combinar com outros agentes, temos várias reacções diferentes.
Sonmanto'nun atık kimyasalını diyelim ki metalimle ya da fosforil klorürle karıştırdığın takdirde bir sinir gazı elde edebilirsin.
O composto da Sonmanto pode ter sido misturado com metilamina e cloreto de fósforo e criou um novo gás tóxico.
Kendi mekan ayarlamalarını yaparak binlerce dolar tasarruf edebilirsin.
Podes economizar muito organizando o serviço de mesa.
Sen de ona yüz vermeyerek yardım edebilirsin.
Podes me ajudar não o perseguindo a ele.
Konsantre olabilirsen belki de kontrol edebilirsin.
Se te concentrares, talvez o possas controlar.
Konsantre olabilirsen kontrol edebilirsin.
Se te concentrares, podes controlá-lo.
- Kız arkadaşını ziyaret edebilirsin.
- Ela não é minha namorada!
Sen de bunlar evdeyken gelip bana yardım edebilirsin.
Agora, é melhor que venhas para casa e me ajudes com esta porcaria.
Bir süreliğine edebilirsin.
Podes, por uns tempos.
Bana katil olduğunu söylediğindeki... şaşkınlığımı tahmin edebilirsin.
imagine minha surpresa... ser dito que voce e um assassino.
İtiraf edebilirsin. - Neyi?
- Sabes, não faz mal admiti-lo.
- Düşünüyorum da belki babama sen yardım edebilirsin.
Na verdade estava a pensar que vocês é que podiam ir ajudar o Paizinho.
Onlara karşı tanıklık edebilirsin. Neleri bulduğunu bütün dünyaya gösterebilirsin.
Podes testemunhar contra eles, e mostrar ao mundo, o que descobriste.
Buna daha ne kadar devam edebilirsin?
Durante quanto tempo vais fazer isso?
Karşı koymak yerine, başını eğip işi bitirip gününe devam edebilirsin.
Em vez de resistires, é melhor colocares apenas a cabeça para baixo, fazer o trabalho. E então podes continuar com o teu dia.
Tanrı'na, oğluna kurtarması için dua edebilirsin ya da eğilip, bana dua edebilirsin.
Pode rezar ao seu Deus para salvar o seu filho, ou pode-me reverenciar e rezar para mim.
Öyle farz edebilirsin ama sen sigara içmiyorsun.
Bem, acho que sim, mas tu não fumas.
Ama ona başka bir şey teklif edebilirsin Sevdiği adam konusundaki cevapları verebilirsin.
Mas podes oferecer-lhe algo diferente. Algumas respostas sobre o homem que amou.
Olanların sorumlusu sen değilsin ama sorumluları içeri tıkmamızda yardım edebilirsin.
Você não é responsável por aquilo que aconteceu, mas, pode ajudar-nos a prender as pessoas que são.
5 blok doğuya kadar sinyali kontrol edebilirsin.
Mas podes verificar o sinal até cinco quarteirões a leste. Fica aqui.
En azından çıkmalarına yardım edebilirsin.
O mínimo que pode fazer é tirá-los disso.
Gözetleme görevimde bana yardım edebilirsin.
Pode ajudar-me na minha vigilância.
Belki bana yardım edebilirsin.
Talvez consiga ajudar-me.
Ne kadar çabuk patlama izlerini analiz edebilirsin?
Quão depressa podes analisar a assinatura da explosão?
Senin davetli olmadığına dikkat edebilirsin. Joan?
Deves ter notado que não estavas incluído no convite.
Bence halen onu eve dönmesi için ikna edebilirsin.
Acho que ainda a pode convencer a regressar a casa.
Eğer tekini bulabilirsen nerelere girdiğini takip edebilirsin. Aynı ayak izi gibi.
É como uma pegada.
Henry'e benim mezarıma giden yolda eşlik edebilirsin ilk hangimiz diğerini ezip geçecek?
Pergunto-me.
Fincanları temizlememde yardım edebilirsin.
Podes ajudar a levantar as chávenas.