English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ E ] / Edın

Edın Çeviri Portekizce

939 parallel translation
Ed, dün akşam hasta raporlarını bitirdin mi?
Terminou os relatórios ontem a noite?
- Ed, mesaj yazarken sesi kapatır mısın?
Ed, pode desligar o bip, já que vai mandar mensagem?
Gel, Ed, eşyalarını alalım.
Anda, Ed, levamos as coisas deles.
Evet, ve Bay Ed Creighton'a daha hoşçakalın demedim.
Sim. E nem me despedi do Sr. Creighton.
- Topçu Ed Campbell'ın.
- Do Ed Campbell, o artilheiro.
Ed, Cotton, yan yolda yakalayınca hemen trene atlayın.
Ed e Cotton, mal o comboio entre no ramal, comecem a saltar.
Ama Büyük Ed konusunda dikkatli olmalısın.
Só que deves ter cuidado com o Big Ed.
Sen çıktığın zaman... hayatının delikli kuruş etmeyeceğini biliyor Ed.
Quando saíres daqui, ele sabe que a vida dele não valerá um tostão furado.
Ne Büyük Ed'in planını uyguluyoruz, ne de 50.000'in peşindeyiz.
E não à maneira do Big Ed, nem por $ 50.000.
Ona canını sıkma Ed.
Não te preocupes, Ed.
Charlie eniştem yollamış. Helen'ın durumu kötüleşmiş.
É do tio Charlie, Ed.
" İçeri girenin, Ed Montana'nın bir numaralı tetikçisi Filipinli Ricci olduğunu anlamak için Montana'nın sicil dosyasına ihtiyacım yoktu.
ªªE não precisei do Smlllng Abe Montana, "para saber que o tipo era Ricky the FiIipino."
- Günaydın, hayatım. - Ed.
Bom dia, querida.
Konuşmamızın zamanı geldi, Ed.
Temos que falar.
Ed! Fazla ertelememenin iyi olacağını düşündüm.
Não quero perder tempo.
- Yarın başka şeyler olur. Hoşça kal, Ed.
Amanhã é outro dia.
ve sonra sen geldin. doğru ve iyi bir adamsın... ve şu Ed'in bir daha gelmemesini diledim.
E então apareces tu e tu és bom e idealista... e tudo mais que o Ed nunca seria.
- Ed. - Posta arabasının Twin Falls'a gelmesi iki saat gecikti.
A diligência tem duas horas de atraso em Twin Falls.
Hayır, dolaşmaz. Bunu sen yaymadın, değil mi?
Ed, não terás dito alguma coisa?
"Ed Harrison Şov'un" televizyon provalarını yapacağız.
Vamos ensaiar para o programa do Ed Harrison.
Ed, zor bir girişim ama adamlara ulaşmanın başka yolu yok.
Ed, sei que e uma hipotese remota, mas nao ha outra forma de os contactar.
Şimdi bunu Bob'un Ed Harrison ile ayarladığını duydum.
Ouvi o Bob combinar tudo com o Ed Harrison. Um grande negocio.
Seni aradım. Ed çoktan çıktığını söyledi.
Ainda te liguei, mas o Ed disse que já tinhas saído.
Ed, Becky'i hatırlarsın.
- Você se lembra de Becky?
Diyelim ki, Ed Bailey'nin çizmesinde... ufak bir tabanca sakladığını sana söyledim.
E se lhe dissesse que o Ed Bailey... tem uma pequena arma escondida na bota?
Peki öyleyse, Ed içeri girdi ve sen beni dışarı attın.
Depois, veio o Ed e expulsou-me.
Peki, Ed. Fakat bütün gün olmasın.
- Está bem, não demores o dia todo.
Ed, Marcella'ya bir şey mi yaptın?
Fizeste algo à Marcella?
Ed, bunun doğru olmadığını söyle.
Ed? Diz-me que não é verdade.
Doğru olmadığını söyle, Ed.
Diz-me que não é verdade.
Benny, dinle... Yaptın, değil mi, Ed?
Mataste-a!
Yapacağını söyledin ve yaptın, değil mi, Ed?
Disseste que o fazias.
- Yardımın için teşekkürler, Ed.
- Obrigado pela boleia.
Ed, sen gerçekten iyi bir yalancısın.
Ed, tu és um mentiroso nato.
- Ed bana memnun olacağını söylemişti.
- O Ed disse que iria ficar grato por ouvir.
Sigaranın tadını çıkarıyor musun Ed?
Está a apreciar o seu cigarro, Ed?
Yarın akşam... Ed Sullivan olacağım.
Amanhã à noite, vou ser o Ed Sullivan.
Şimdi de karşınızda gösterinin yıldızı, New York Daily News'un ulusal sendika üyesi ve köşe yazarı, Ed Sullivan.
E, agora, temos o prazer de apresentar a estrela do espectáculo, o colunista do "New York Daily News", Ed Sullivan.
Ed'in arabasını posta kutusunun yanına park etmiş olduğunu gördüm.
O carro de Ed estava estacionado perto da caixa de correio.
Ed Spooner'ın telsizinden doğruca yakaladım onları.
Falei com eles pelo rádio do Ed Spooner.
Ed Foley'nin hayatını nasıl kurtardığını hatırlamıyor.
Não se lembra de como Ed Foley salvou sua vida.
- Otursaydın, Ed.
- Sente-se, Ed.
Bizi tanıdığını iddia ediyorsun.
Barman. Ed. Diz que nos conhece.
- Sen ve Ed içeride kalın.
- Tu e o Ed ficam aqui dentro.
Öyle düşünseydim onların önden gitmesine izin verirdim Ed.
Se pensasse assim tinha-os deixado ir à frente.
Hiçbir şey anlamamışsın Ed.
- Ainda não percebeste nada...
Bu hayatının en önemli kararı olabilir Ed.
Pode ser a decisão mais importante da tua vida.
Başardın Ed.
Conseguiste!
Başardın Ed. Çok iyi.
Conseguiste!
- N'aber Ed? - Selam Hooker.
Que tal, Ed?
Bu konuda sessiz mi kalacaksın Ed? Evet.
- Vai ficar parado a olhar?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]