Eskisi Çeviri Portekizce
3,754 parallel translation
Ama hiçbir şey eskisi gibi değil.
Mas não como nos velhos tempos.
Bak, keşke gitmek zorunda olmasaydık ama biliyorsun yaşadığımız Dünya artık eskisi gibi değil, kardeşim.
Olhe, quem nos dera não termos de lá ir, Mas como sabe, é este o mundo em que vivemos, irmão.
Eskisi gibi olamayız.
Não podemos voltar a ser o que éramos.
Ama eskisi gibi değil.
Mas não como antes.
Artık eskisi gibi sağlam görünmüyor.
Ela não está assim tão bem.
Bunun üstesinden gelip, eskisi gibi hayatını sürdürebilecek misin?
Ou vais conseguir ultrapassar isto e continuar?
Eskisi öldü mü?
O velho morreu?
Mahkeme, onların tekrar eskisi kadar sıhhatli olmalarını sağlayacaktır.
O tribunal confirmará se estão no seu estado original.
Hayatlarımız eskisi gibi değil, canının sıkılması normal.
Ainsley, nós estamos habituados à vida que temos. - Oh! - Tens o direito de ficar chateado.
Ben sadece eskisi gibi konuşmak istiyorum.
Só quero falar como antes.
Büyük ihtimalle incecik kalmıştır ve bir daha eskisi gibi olmayacaktır.
Deve estar atrofiado e nunca será tão musculoso como o outro.
Eskisi kadar zevkli değil.
Sabes, não é tão divertido como era.
"Büyü kaybolur," "Artık eskisi gibi değildir,"
" De todo perderam o seu encanto
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Nada voltará a estar bem.
İnsan böyle bir şeyden sonra, eskisi gibi olamıyor.
Quando vemos uma coisa daquelas, mudamos.
Artık eskisi kadar değil ama hala hatırlıyoruz.
Agora já não tanto, mas ainda nos lembramos.
Annem ondan sonra asla eskisi gibi olmadı.
A mãe nunca mais foi a mesma.
Ve 55 günlük öyle bir kuşatma yaptılar ki şehir asla eskisi gibi olmadı.
Maiores que os anteriores. E, após um cerco de 55 dias, deixaram tanta destruição que a cidade nunca mais foi a mesma.
- Evet. Aramız eskisi gibi değil mi artık?
- Agora, estamos menos próximas?
Taşınmak istedin. İki kişi birlikte yaşamayı bıraktığında belli bir mesafe olur elbet ama eskisi gibiyiz işte.
Quando duas pessoas não moram juntas estão menos próximas, mas menos do que isso não.
Belki farkına varmamışsındır ama, ölmek artık eskisi gibi değil!
Podes não ter reparado, mas morrer já não é o que era.
Burada bir anlığına her şey eskisi gibi dünya'da ki her şey düzgünmüş gibi göründü.
Por um instante, parecia que tudo estava bem outra vez.
İnsanlar eskisi gibi değil artık.
As pessoas já não são as mesmas.
Ben Miguel, eskisi.
Miguel, o ex-namorado dela.
Leigh buradaydı, ben de eskisi gibi mısır gevreği getirebileceğimi düşündüm.
A Leigh tem a manhã de folga, então pensei em fazer barras de cereais, como nos velhos tempos.
İşler asla bir daha eskisi gibi olmayacak.
As coisas nunca mais serão as mesmas de novo.
Bir daha eskisi gibi olamayacağız.
Nunca mais seremos os mesmos.
Hala eskisi gibi genç görünüyorsun.
Continuas novinha.
Artık eskisi kadar etkileyici değil.
Perdeu o charme que tinha quando os Stumpos eram os proprietários.
Yaşlandığın zaman faturaları ödemek eskisi kadar kolay olmaz.
Sabes, quando fores mais velho, deixa de ser tão fácil contar as notas.
- İki kez kontrol ettim. Eskisi gibi de mavi.
tal como antes.
Tom gittiğinden beri eskisi gibi değil.
Não é o mesmo desde que o Tom foi embora.
Eskisi gibi.
Como fazíamos antigamente.
Plak şirketi de eskisi gibi destek vermiyor.
E a editora não lhe está a dar o apoio que costumava dar.
♪ Ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
E tudo irá mudar
♪ Ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. ♪ Kaderin çağrısı.
E tudo irá mudar Acho que não correu como esperávamos.
♪ Ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
E tudo irá mudar Espera!
Bir Büyücü. Tıpkı eskisi gibi güçlü, hatta daha güçlü.
Um feiticeiro, forte, como o antigo, mas mais forte ainda.
Eskisi gibi seninle birlikte ders çalışamadık, değil mi?
Não tive as nossas pequenas sessões de estudo como dantes, pois não?
- Eskisi gibi.
Como novos.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Nada será como antes.
Daha sessizleşti, eskisi gibi çevrede neşeli dolaşmıyordu.
Ele foi ficando mais quieto, e já não era divertido ficar ao pé dele.
Eskisi yenisinden iyidir.
O velho é melhor que o novo.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Catellani'nin kumaşları eskisi gibi değil.
Para ser honesto, Catellani, nos últimos anos, não tem sido feliz com os tecidos escovados.
Tıpkı eskisi gibisin.
Já passou um ano, mas continuas igual.
Bu odadaki hiç kimse bir daha eskisi gibi olmayacak.
Ninguém nesta sala continuará igual.
Şey... o... O artık eskisi gibi burda yaşamıyor... Dünyada.
Bem, é que ele... ele já não vive onde costumava viver... aqui na Terra.
Sanki eskisi gibi sevimli küçük bir kızmışım gibi.
Como se fosse a mesma rapariguinha doce que sempre fui.
Sınıf eskisi gibi değil.
A aula já não é a mesma.
Yani, amımın tekrar eskisi gibi olacağını umuyordum ve normal doğumun işleri daha kötü yapacağını hissediyordum.
Esperava que a minha rata voltasse a funcionar, e eu tinha a sensação que o parto normal não melhoraria as coisas.
Baban eskisi gibi değil artık.
O teu pai mudou muito.