English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ E ] / Etmedin

Etmedin Çeviri Portekizce

2,889 parallel translation
Dönüş yolunda da tek kelime etmedin.
Está muito sossegado. Não disse nada durante o regresso.
- Bütün sabah tek kelime etmedin.
- Não disseste nada durante a manhã.
Buraya beni hatun ayarlamana destek olmam için davet etmedin.
Não me chamaste para sair para engatar uma mulher.
Çünkü Hope yoktu, sen de aileleri züppe özel okuluna değil de "Günlük Bakım" a göndermeleri için ikna etmedin.
Como não tiveste a Hope, não trouxeste os pais daquela escola privada presunçosa para salvar a creche.
Ki bu arada onun için bana hiç teşekkür etmedin.
Pelo qual nunca me agradeceste, já agora.
Kabul etmedin, di mi?
Disseste que não, certo?
Kabul etmedin, di mi?
Certo?
Bir kelime bile etmedin, Pip.
Nem uma palavra, Pip.
Ve hayır, beni tedirgin etmedin.
E não me deixaste pouco à vontade.
Beni hiç merak etmedin mi?
Nunca te perguntaste sobre mim?
Bambaşka bir insan evladını aldığını fark etmedin mi?
Não te apercebeste que tinhas um ser humano totalmente diferente?
Madem lise aşkındım, neden hiç bana çıkma teklifi etmedin?
Se era a tua paixoneta na secundária, porque nunca me convidaste para sair?
Sen tahmin etmedin mi?
Não sentiste que aquele papagaio chegaria longe?
Ve ben o modeli kopya ettim, ortaokul boyunca öyle gezdim ama sen hiç fark etmedin.
Que imediatamente copiei e usei todo o secundário, e tu nunca notaste.
Hayır, etmedin.
Não, não o fizeste.
Hayır etmedin.
Não, não arruinaste.
Jack, doğru düzgün devam etmedin bile nasıl bırakabiliyorsun?
Retirado? 233,5 Jack, nem sequer estás cansado o suficiente para estares retirado.
Seni aramaya çalıştım ama telefonu açmaya tenezzül bile etmedin.
Liguei-te e tu nem te deste ao trabalho de atender.
Pes etmedin.
Nunca abandonas.
Neden onlara sihirli iksirin olduğu fıçıyı bulmaları için yardım etmedin?
Por que não ajudamo-los a procurar o barril da mágica poção?
Fark etmedin galiba, kaybolan şahidim öldü ve eminim Carmen'de ölmüştür.
No caso de ainda não teres percebido, a testemunha desaparecida está morta, e eu tenho quase a certeza que a Carmen também.
Hiç söz etmedin.
Não me disseste nada.
Çocukta hiç kulak yok, fark etmedin mi?
A sério, dá para perceber. O miúdo não tem ouvido.
Soyulmuşuz, fark etmedin mi?
Não reparaste que fomos assaltados?
Bunu hiç dert etmedin.
Você esteve tão bem a respeito disso.
Neden bana hiç çıkma teklifi etmedin?
Então, porque é que nunca me convidaste para sair?
Buranın evin olduğunu fark etmedin mi?
Compreendes agora que este é o teu lar?
Neil Sedaka'nın evini hiç merak etmedin mi? Hayır.
Nunca te perguntaste onde Neil Sedaka vivia?
- Sen ise kabul etmedin.
- E tu recusaste sempre.
- Merak etmedin mi?
Curiosa?
Ve daha önce hiç fark etmedin çünkü yakınında karşılaştıracağın bir şey olmadı.
E nunca te apercebeste por que não tinhas nada com o que comparar.
Hiç mi dışarıda daha önemli şeyler olup olmadığını merak etmedin?
Nunca te interrogaste se havia mais qualquer coisa?
Hiç mi dışarıda daha önemli şeyler olup olmadığını merak etmedin?
Já te perguntaste se há mais alguma coisa?
Hiç mi dışarıda daha iyi şeyler olup olmadığını merak etmedin?
Já te perguntaste se há alguma coisa melhor?
- Sen beni davet etmedin.
- Não me convidaste.
- Hiç mi gidip de benim için mücadele etmedin?
Caramba, Joey, não saiu em minha defesa?
Ama öldü mü diye kontrol etmedin değil mi?
Mas não verificaste se estava morta, pois não?
Bugüne kadar bana tek kelime etmedin ve şimdi yardımı mı istiyorsun?
Nunca me dirigiste a palavra desde o dia em que te mudaste e agora queres ajuda?
Yanında olmadığımı fark etmedin bile.
Nem sequer deste pela minha falta.
Teklif etmedin deme.
Não digas que não me ofereci.
Annene hiç yardım etmedin mi?
Nunca ajudou a sua mãe?
iPad ya da onun gibi birşeyi icat etmedin mi
Não inventaste iPads ou assim?
Neden kabul etmedin?
Porque não disseste sim?
Bana yaptığın tüm o pislikleri, beni soktuğum tüm o lanet zor durumları... hiç bir zaman telafi etmedin.
Tu nunca emendaste o teu próprio filho por todas as merdas que fizeste e obrigaste-me a passar.
Hadi ama Maisie, oynamama bile müsaade etmedin ki.
Vá lá, Maisie, não me deixaste jogar.
Peki, o zaman neden tek kelime etmedin bunun hakkında?
Então porque não disseste nada sobre isso?
- Ettin mi, etmedin mi?
- O que disseste?
Ettin mi etmedin mi?
O que disseste?
Neden sen şarj etmedin?
Meu deus porque não o carregastes tu?
Tek kelime bile etmedin.
Não, não acho que devia pedir desculpa.
Hiç mi dışarıda bizden daha önemli şeyler olup olmadığını merak etmedin?
Nunca te perguntaste se há mais alguma coisa melhor que nós?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]