Eşyalarını Çeviri Portekizce
7,660 parallel translation
Silahlarını ve eşyalarını aldık.
Ficámos-lhe com as armas e o equipamento.
Buradan gidiyoruz. Eşyalarınızı toplayın, boklarınızı temizleyin. Eve dönüyoruz.
Arrumem tudo porque vamos voltar.
Annemin eşyalarını ayırırken bize yardım ettiğin için sağ ol.
Obrigado por nos ajudar a ver as coisas da minha mãe.
Eşyalarını almaya geliyormuş, ben de burada olmak istemiyorum.
Ela vem pegar suas coisas e nсo quero estar aqui.
Megan bugün eşyalarını alıyordu.
A Megan estр tirando as coisas dela.
Buraya ödeme yaptım. Sana söylüyorum, eşyalarını topla ve git.
- Está a brincar comigo?
Arkamı dönüp baktım ki Jenny ve Ian'ın eşyalarının hepsini alıp götürmüşler.
Mal virei as costas e já tinham tirado as coisas da Jenny e do Ian.
Senmişsin. Eşyalarını topla.
Empacota tudo.
Eşyalarını topla.
Tens de fazer as malas.
Eşyalarının hepsi bir yeşil-alev yangınından geldiği belirtilmiş.
Todas as lembranças indicam que vieram de um incêndio com chama verde.
Kendi eşyalarını hayal edebilirler içinde.
Conseguem imaginar as coisas deles aqui.
Elemanlar eşyalarınızı getirene kadar çizim masasında çalışabilir misiniz?
Maravilhoso. Trabalhas num estirador até trazerem as tuas coisas amanhã?
Eşyalarını al, gidelim.
Pega nas tuas coisas e vamos.
- Eşyalarınızı kolilerden çıkaran yok.
Ainda nem temos clientes. As vossas coisas não se vão desembalar sozinhas.
Eşyalarını toplayıp gitmen gerek.
Precisas de ir buscar tuas coisas e partir.
Eşyalarını topla.
Pega nas tuas coisas.
Eşyalarını koliye koydum, ne olur ne olmaz diye pire ilacı da attım.
Empacotei as tuas coisas e passei insecticida.
Sana eşyalarını almanı öneriyorum... yoksa hiç eşyan olmayacak.
Sugiro que pegues no teu material ou não vais ter material nenhum.
Herkes eşyalarını alsın ve şurada buluşalım.
Peguem nas vossas coisas e vão para ali.
Tamam. Herkes eşyalarını toplasın.
Muito bem, apanhem as coisas.
Polis bana Bunkie'nin şahsi eşyalarını verdi.
A Polícia deu-me os pertences do Bunkie.
Yoksa eşyalarını toplarsa bir daha hiç gelmez.
Senão, ele faz as malas e nunca mais volta.
Tyler eşyalarını burada mı saklıyor?
O Tyler esconde coisas aqui?
Eşyalarını toplaman lazım. Tamam mı?
Tens de fazer as malas.
Ve bazı hassas eşyalarını da götürdük. Rica ederiz.
E retirei algumas das tuas coisas mais problemáticas.
Eşyalarını topla.
Agarra nas tuas coisas.
Kişisel eşyalarını karıştıracak hâlim yok Teddy.
Não vou incomodá-la com isso, Teddy.
Eşyalarını topla.
Mete o que precisas numa mala.
Eşyalarını vereceğim sadece gerçekten.
Só são algumas coisas dela, eu prometo.
Eşyalarını topla.
Leva as tuas porcarias!
Ben eşyalarını getiririm.
Eu vou buscar as tuas coisas.
Ona çalışan kızlardan biri rehinciye Caspere'in eşyalarını vermiş.
A loja de penhoras, teve uma gaja dele a vender lá coisas do Caspere.
Birini eşyalarını toplaması için yolla.
Pede a alguém que te ajude a arrumar as coisas por ti.
Union Allied ya da kendilerine şimdi her ne diyorlarsa, geri alıyorlar eşyalarını.
A Union Allied ou como quer que eles se chamem agora, estão a comprá-lo de volta.
Yani seni ilk kez yalnız bırakışımda eşyalarımı mı karıştırdın?
Então a primeira vez que te deixo sozinho, bisbilhotas-me?
Bu adam merak ediyor, nasıl oluyor da hiç kimse Arya Stark'ın eşyalarıyla hayatını sürdürüyor.
Um homem pergunta-se... Como pode ser ninguém se está cercada pelas coisas de Arya Stark?
Eşyaların için dönme vaktin gelmişti.
Já estava na hora de vires buscar as tuas coisas.
Aileler eşyaları yandığı zaman ödemek zorunda olan, sigorta şirketleri tarafından zararlarını karşıladılar.
As famílias são reembolsadas pelas companhias de seguros, que teriam que pagar na mesma se as coisas ficassem queimadas.
Eşyalarını toplayacaksın.
Tens de fazer as malas.
Eşyaları paketlerken bunları nakliyecilerin ayakaltından uzak tutmanın iyi olacağını düşündüm.
Enquanto estava a arrumar tudo, bem, achei que seria melhor manter isto longe dos trabalhadores.
Eşyalarımın olduğu yerde işte.
Bem, é lá que está a minha mobília.
İnsanlar değerli eşyaları çalmayacağını düşünüyordu. Ama tabii ki çalıyordu.
Pressupunham que não roubaria objetos de valor, mas claro que roubava.
- Eşyalarınızı toplayıp gidin.
- Peguem nas vossas coisas e vão.
Sınıftan eşyalarımı alıp geleyim.
Vou buscar o meu material á sala de aula.
Bugün daha iyi hissediyorum ve evde eşyalarımın yanında olsaydım çok daha iyi hissederdim.
Sinto-me muito mais forte, hoje. E sentir-me-ia ainda melhor, se estivesse em casa, rodeada pelas minhas coisas.
Buraya gelip eşyalarımı karıştırmaya hiçbir hakkınız yok. - Arama izniniz yok.
E não tem direito de vasculhar as minhas coisas, não tem mandado de busca.
Sahra hastanesinde, doktor bana en kötüsü olma ihtimaline karşın eşyalarımı gönderebileceği birileri var mı diye sormuştu.
No hospital de campanha, o capelão perguntou-me... se eu queria mandar as minhas coisas a alguém, caso o pior acontecesse.
Hâlâ eşyalarımın yarısını bulamadım.
Perdi metade das minhas coisas.
Eşyalarımı mı karıştırdın?
Mexeste nas minhas coisas?
Eşyalarını topla.
Façam as malas.
Eşyalarını topla.
Faça as malas.