Farkındayım Çeviri Portekizce
7,994 parallel translation
Sıkıntın çok farkındayım ama normali ve kibar şekli beni içeri çay için davet etmen olur.
Sei que estás a passar por muito, mas o mais educado a fazer agora era convidares-me para beber um chá.
Bunu aramızda konuşmadığımızın farkındayım ama... Neler olup bitiyor ikimiz de biliyoruz, değil mi? - Gemma, sen...
Sei que não falámos disso entre nós, mas ambos sabemos o que se passa, certo?
Bunları konuşmadık farkındayım ama bunlar arkadaşımız ve dürüst olmak istiyorum.
Sei que não falámos, mas estamos entre amigos e eu quero ser sincera.
Farkındayım, acınası bir durum.
Eu sei. É patético.
Bunun farkındayım ama Gwen Barnes bayağı sabit fikirli biri ve onun dava edilmesine sebep olacak bir şey söylemek istemiyorum.
Estou ciente disso, mas a Gwen Barnes é de opiniões fortes e não quero que diga nada que a possa levar a ser processada.
Evet, farkındayım.
Sim, eu sei.
Hayır, farkındayım.
Não, não...
- Bak, ev işinin garipleştiğinin ben de farkındayım. - Öyle.
Ouve, eu sei que a coisa toda da casa é um pouco estranha.
İnsanın huzurunu kaçırıyor, farkındayım.
Inquietante, eu sei.
Evliliğimizin iyiliği için bir şeyler yaptığının farkındayım.
Eu sei que só estavas a tentar a fazer algo bom pelo nosso casamento.
Jess'i önemsediğinizin farkındayım ama- -
Eu percebi que vocês se importam com ela...
Evet. Farkındayım.
Sim, faço.
Anlıyorum elbette. Desteğimin sizin için ne kadar önemli olduğunun farkındayım.
Sei que o meu apoio significa muito para si.
Evet, farkındayım.
Eu sei.
İyi bir ressam olmadığımın farkındayım baba.
Eu sei que não sou grande pintor, pai.
Kimsenin beyaz atlı prensi olmadığımın farkındayım.
Eu sei, eu sei que não sou um grande achado.
Kimsenin beyaz atlı prensi falan değilim. Bunun farkındayım.
Não sou realmente um grande achado, eu sei disso.
Ne olduğunun farkındayım.
Sei o que significa.
Yani artık büyük ihtimalle öleceğimin farkındayım.
Por isso, sei que provavelmente vou morrer.
Öyle olduğunun farkındayım ama...
É agora, mas não podes...
Bonkörlüğünün seni ve çocuklarını tehlikeye attığının farkındayım.
Eu entendo o perigo que a tua generosa ajuda traz a ti e aos teus filhos.
Seni ağır bir sorumluluk altında bıraktığımın farkındayım sevgili Isabel.
Sei que te carreguei com um fardo muito pesado, querida Isabel.
Dışarıda güvenebileceğim insanların olduğunun farkındayım.
Eu sei que existem pessoas lá fora, as pessoas que eu posso contar.
Mantıksız geldiğinin farkındayım ama... Biraz alan açabilir misiniz millet?
Sim, eu sei, não faz qualquer sentido, mas... podem-me só dar algum espaço aqui, rapazes?
Ara sınavda yalnızca yarım saatimiz kaldı ve bu 100 derecelik fırında bizi tutmak istediğinin farkındayım.
Temos mais meia hora neste meio termo, e sei que nos queres manter neste forno a 100 graus.
Farkındayım.
Mas vale a pena.
TSB'nin sen olduğunun gayet farkındayım, Scott.
Estou bem ciente que tu és o CTO, Scott.
Çıktığın zaman kaçman gerektiğinin farkındayım.
Quando saíres, vais ter que separar.
Evet, size olan sevgimin mantık dışı davranışlara sebep olmaya devam ettiğinin farkındayım.
E sim, estou ciente que meu afecto profundo por si continua a empurrar-me para lá do comportamento razoável.
- O çirkin hayvanın biraz göze battığının ben de farkındayım. Hatta kötü de kokuyor.
Apenas gostaria de lhe dizer que embora eu concorde que aquele cão sarnento seja uma visão algo desagradável... e que também não cheira muito bem...
Grant Ward'un farkındayım.
Conheço bem o Grant Ward.
Hayır, Melinda, ne söylediğimin gayet farkındayım.
- Eu sei bem o que estou a dizer!
Bak, risk aldığımın farkındayım.
Olha, eu sei que estou a correr riscos.
Bu durumun sizin için ne kadar zor olduğunun farkındayım.
Eu sei que isto deve ser duro para si.
Beni aradığının farkındayım ama...
Eu sei que ligou-me a mim... Ótimo.
Son dakika olduğunun farkındayım efendim.
Sei que estamos a esticar o fio, senhor...
Olayı abartıyorsun ama farkındayım.
Estás a exagerar, mas sim, sei.
Farkındayım. Tabii ki de.
Eu sei, eu sei, claro.
Zayıf yönümün farkındayım.
Conheço as minhas fraquezas.
Kalbinin kırıldığının farkındayım ama artık biliyorum Nimue seni hâlâ seviyor.
Percebi que o teu coração estava partido, mas agora sei. A Nimue ainda te ama.
Her hikayedeki en iyi adam olduğumun farkındayım.
Sei que sou o maior mauzão de todas as cenas.
Louis, ne yaptığının farkındayım.
Louis, sei o que estás a fazer.
- Farkındayım. Ben de aynı şeyi düşündüm ve biraz geçmişe gittim.
Pensei o mesmo, então voltei a isto.
Bunun farkındayım ama Bayan Corinth ile romantik bir ilişkimiz yok.
Eu sei perfeitamente disso. Eu e a Mna. Corinth não temos uma relação romântica.
- Farkındayım.
Eu sei.
Farkındayım ama biliyorum ki Harvey'nin geliriyle ilgili seni soktuğum konumdan memnun değilsin o yüzden aramızın iyi olduğundan emin olmak istedim. Aslında, açık konuşayım.
- Por acaso, queres saber a verdade?
Evet, durumun farkındayım.
Eu sei o que está em jogo.
Odelle Ballard'ın NYT'ye konuşacağının son derece farkındayız, ama eğer söyleyeceği şeyi tam olarak bilmesem bu konumda olmazdım.
Estamos cientes que a Odelle Ballard falará com o New York Times, mas não estaria na minha posição se não soubesse com exactidão o que vai dizer.
Bu görevin zorluklarının farkındayım.
Estou ciente das dificuldades da tarefa.
- Farkındayım.
Bem lembrado.
Ciddi tavrımızın daha büyük ihtilaflara sebep olabileceğinin farkındayız.
Estamos conscientes que essa postura forte poderá levar a um conflito maior.