Gus Çeviri Portekizce
2,960 parallel translation
İşte buradasın, Gus bana fıçı değiştirmeyi göstereceğini söyledi.
Aqui estás tu. O Gus disse-me que me ensinavas a mudar o barril.
Doğru doğru, Gus hariç.
Certo, certo, excepto o Gus.
Özellikle de Gus bilmeyecek.
Não, especialmente o Gus.
Hayır, Gus kapının önündeyken bunu yapmaya kalkışmam.
Não, não vou fazer isso com o Gus lá fora.
- Galiba Gus bir şeylerden şüpheleniyor.
Acho que o Gus, está a ficar desconfiado.
Sen ne düşünüyorsun Gus?
O que pensas, Gus?
Selam, Gus'a rastlarsan buzları getirdiğimi söyle.
Se encontrares o Gus, diz-lhe que fui buscar o gelo.
- Gus, Gus, Gus!
- Gus!
Gus.
Gus.
Şey Gus, Aidan'ı arabaya götürmeme yardımcı olur musun acaba?
Bem... Gus, podes-me ajudar a voltar para o carro com o Aidan?
Selam, Gus.
Olá, Gus.
Hadi Gus.
Então, Gus?
- Çilekler bu sene birinci sınıf, patron.
- Oh, os morangos são muitos este ano, patrão. - Pois são, Gus.
Selam, Gus!
Olá, Gus!
Gus Fring ölmüş.
O Gus Fring está morto.
Gus bizi kamerayla izliyordu. Laboratuvarda... çamaşırhanede, Tanrı bilir başka nerede.
O Gus tinha câmaras a filmar-nos no laboratório, na lavandaria e sabe Deus onde mais.
Gus bunları kayda aldıysa ve polis bizden önce bulursa...
Se o Gus tinha registo disso e a Polícia o encontrar antes de nós...
Nereye gidiyorsun, Gus?
Mas nem queres ver o que ele têm?
Gus onunla imzalamadı mı?
Não foi o Gus que o encontrou?
Gus, uçaktaki yeteneği fark eder.
Gus consegue encontrar talento de um avião.
Gus, daktilo bile kullanamaz ; bırak bilgisayar kullanmayı.
Gus não sabe usar uma máquina de escrever, quanto mais um computador.
Gus Lobel bu işi rahatlıkla yapabilir.
? Gus Lobel pode fazer o trabalho.
Teşekkürler Gus.
Obrigado, Gus.
Gus, evde misin?
Gus, estás em casa?
Gus, bilgisayarların bu işin bir parçası olacağını bir milyon yıl düşünsen aklına gelir miydi?
Gus, alguma pensaste vez que os computadores fariam parte deste jogo?
- Gus, iyi misin?
Gus, estás bem?
Sözleşmen bittiğinde, ne yapabilirsin diye düşündün mü?
Gus, já pensaste no que vais fazer quando acabar o teu contrato?
Nasıl gidiyor Gus?
Como vai, Gus?
- Keno maçına ne diyorsun, Gus?
- Que tal uma partida de Keno, Gus?
Mick, Carolina'daki çocuk Gentry ile ilgili işler ters giderse baban işsiz kalacak.
Mick, se o Gus não avaliar direito esse garoto, o Gentry, lá na Carolina... ele será demitido.
Gus Lobel.
Gus Lobel!
Gus, filmdeki oyunculara ne diyorlar?
Gus, o que chamamos aos atores de cinema?
Küçük kızını görmeyeli uzun zaman olmuştu Gus.
Olá. Faz tempo que não víamos a tua rapariguinha, Gus.
- Sakin ol Gus.
- Gus, pare com isso.
- İyi misin Gus?
- Estás bem, Gus?
- Selam Gus. - Merhaba.
- Olá, Gus.
Gus'ın sana çok güveni olmalı.
O Gus deve ter muita confiança em ti.
Evet, Gus.
Sim, Gus.
Yüce Tanrım, Gus.
Meu Deus, Gus.
Gus'ın ne sorunu olduğunu söyleyecek misin?
Então, pode me dizer qual é o problema do Gus?
Gus beni gözlemlerken, epey vakit geçirdik birlikte.
Quando o Gus me descobriu, passamos muito tempo juntos.
Bu yüzden, senin tanışınca Gus'ın başka bir kızı olabileceğini düşündüm.
Por isso, quando te conheci, pensei que Gus tinha outra filha.
Matt Nelson'ın Gus'ın bölgesinde ne işi var?
O que está o Matt Nelson a fazer na área do Gus?
O hatun, Gus'ın kızı ve yardım etmiyor ; ziyaret ediyor.
A girassa é filha do Gus e não está a ajudá-lo, foi só visitá-lo.
Gus Lobel'ı ne kadar iyi tanıyorsun?
Conheces bem o Gus Lobel?
Sana güvendiğimi bilirsin, ama bir yanılırsan...
Gus, sabes que confio em ti, mas por Deus, se estiveres errado...
- Gus, kendinden emindi. Falsolulara vuramıyormuş çocuk.
- O Gus insiste na bola curva.
- Gus'a güvenim tam.
- Estou com o Gus.
- Gus, nefesini tüketme. - Bekle Johnny.
Honestamente, Gus, poupa-me.
Elindeki patlayıcı bir cihaz değil Gus.
Ele não é um aparelho explosivo, Gus.
Ölmeye gitmiyorum Gus.
Eu não vou morrer, Gus.