Hikaye Çeviri Portekizce
9,946 parallel translation
Sıkıcı bir hikaye cidden.
É uma história aborrecida.
- Başka zaman bir hikaye.
- Uma história para outra altura.
Uzun hikaye.
Uma longa história.
Bu senin partilerde anlatmadan duramadığın bir hikaye aslında.
É a história que contas nas festas.
Bu hikaye neden tanıdık geldi acaba?
Porque é que esta história me parece familiar?
- Hikaye onu delilik bulaşıcı olduğunu gider.
Conta-se que a loucura dela era contagiosa.
Fakat gözlerin başka bir hikaye anlatıyor.
E, porém, os vossos olhos dizem algo diferente.
Ne güzel bir hikaye.
Que linda história. Sim.
Kader bir noktada hikaye üzerinde egemen olur ve yazar bile kontrolünü yitirir.
O destino passa a determinar a história e nem o autor a controla.
Kader bir noktada hikaye üzerinde egemen olur ve yazar bile kontrolünü yitirir.
A dada altura, o destino apropria-se de uma história e o autor perde o controlo.
Eğer ölseydi, güzel bir hikaye çıkardı.
Isso daria uma boa história.
Hikaye senin hakkında bile değil.
A história nem é sobre ti.
Hikaye şöyle ki, 75 milyon yıl önce insanlar 1950'lerin Amerikası'na oldukça benzeyen bir dünyada yaşıyormuş.
A história é que há 75 milhões de anos, as pessoas viviam num mundo semelhante ao da América de 1950.
Her Scientologist'i etkileyen bir hikaye çünkü hepimiz onun temsil ettiği şeylerin mirasçısıyız.
É uma história que afeta todos os Cientologistas, pois todos beneficiamos com aquilo que ele representa.
Uzun hikaye.
É uma longa história.
- Uzun hikaye.
É uma longa história.
Hikaye neydi şimdi?
Qual é a tua história?
Bana hikaye anlatma ama, tamam mı?
E não me contes uma história.
- Neden ki? Uzun ve hüzünlü bir hikaye, inanın.
É uma história longa e triste, acreditem em mim.
- Hikaye okumayı bırak.
- Não saias do assunto.
Bu iş bitince Filipinliler'e söyleyebileceğimiz bir hikaye bulun.
- Vou tratar disso. - Encontra uma história. Inventa algo que possamos dizer às Filipinas quando isto acabar.
Şu anda bir hikaye derliyorlar.
Bem, estão a organizar as coisas neste momento.
Sürükleyici bir hikaye.
Leitura interessante.
Gördüğün üzere Karanlık Sürücüler'e benzer bir hikaye anlatıyor.
Vedes? Tudo o que ele conta são histórias dos Cavaleiros Negros.
Bence bu bütün hikaye hakkında bayağı bir fikir verir.
Acho que ele não teria dúvidas da situação.
Ama burada gelişen ilginç bir hikaye görüyorum.
Mas vejo aqui um desenvolvimento interessante.
Artık bu muhteşem bir hikaye.
Essa é uma bela história.
Hikaye diyarındayız.
Estamos num reino de histórias.
Hikaye nasıl bitiyor?
Como acaba a história?
Demek istediğim, bu resmin olduğu hikaye, benim... hiç yazma fırsatı bulamadığım başka bir kitap için yaptığım küçük deneysel bir yazıdan.
A história deste desenho, da minha... Uma escrita experimental que fiz para outro livro que nunca tive a oportunidade de escrever.
Bana hikaye kitabından bahseden kişi oydu ve bu konuda her şeyi öğrenmem lazım.
Foi ele que me falou no livro de histórias e que devia descobrir o mais possível dele.
Üzücü bir hikaye.
É uma história triste.
Bir hikaye dinlersen
Se ouvirmos uma história
Hikaye ne anlatıyor?
Que história está a contar?
Bu davayı kazanmanın yolu jüriye tekrar umutsuz bir hikaye anlatmak değil.
A chave para ganhar este caso não é encher o Júri com historias de incriminação.
Olağanüstü bir hikaye.
É uma história marcante.
Demek istediğim, elinde hala büyük bir hikaye var, Hanna.
Ele sabe sobre esta história, Hanna.
Sende bir hikaye olduğunu duydum, anlat.
Ouvi dizer que tinhas uma história para contar.
Bize adam akıllı bir hikaye lazım.
Temos de combinar bem a história.
Hikaye zamanı.
Hora da história.
Bu hikaye bir adam ve üç istek hakkında.
Há uma história sobre um homem e três desejos.
Mısır'da bir hikaye yazıyordum.
Estava a escrever no Egipto.
Muhteşem hikaye.
Fascinante.
- Teresa Cameron'u korumak için yalan söylüyordur ama niye öyle çılgınca hikaye uydursun?
Sabes, a Teresa pode estar a mentir para proteger o Cameron, mas para quê inventar uma história tão doida?
Dekker'ı ölü bulduğumuzla ilgili bir hikaye ortaya atar şüpheli yok, kanıt yok deriz.
Espalhamos uma história a dizer que encontramos o Dekker assassinado, sem suspeitos, nem pistas.
İnsanlar bunun hoş bir hikaye olduğunu düşünüyorlar ama hiç hoş değil.
As pessoas acham esta história querida, mas não é.
Ve her gece farklı hikaye okuyabilirsin.
"As Mil e Uma Noites", e podes ler uma história diferente todas as noites.
Bak Jack. Olanları içine atmak zor, biliyorum. Özellikle de herkes, yalan olan bir hikaye anlatman için ısrar ettiğinde.
- Jack, eu sei que é difícil guardares tudo o que aconteceu, especialmente quando o mundo insiste
Bak tatlım. Bu çok renkli bir hikaye.
Querida, que conto tão bem elaborado.
- Ne hikaye ama!
- Parece um conto de fadas.
Burayla ilgili bir hikaye var.
Sabes, há uma história, e não deve servir para mais do que inflacionar o preço,