Hollandalı Çeviri Portekizce
545 parallel translation
Joris lvens, büyük Hollandalı belgesel yönetmeni.
Joris Evens é um grande documentarista dinamarquês.
Bir Hollandalı'yla evlenmiş.
Ela se casou com um holandês.
Herkes gibi, biz de Hollandalı için çalışıyoruz.
O mesmo que os outros todos : Trabalhamos para o Dutch.
Şu Hollandalı Van Meer için düzenlenen öğle yemeği için davet.
Há um convite para esse almoço do holandês Van Meer amanhã.
Eğer buraya gelirsen, konuşman için Hollandalı dostumuzu getirebilirim.
Acho que consigo fazer com que o nosso amigo holandês fale se vier.
Aynı Fisher, Hollandalı diplomat Van Meer'in kaçırılması olayını organize edenlerden biriydi.
O mesmo Stephen Fisher que engendrou o rapto do Van Meer, o diplomata holandês.
İşte Hollandalı bir model Hiç bir zaman eskimeyen bir klasik
Este tem quês do velho Holandês Um velho estilo que se ri
Hollandalı bir adam...
Um nome alemão...
Efsaneye göre Uçan Hollandalı ebediyen denizleri dolaşmakla lanetlendi.
"O Dedo do Tempo, Implacável," escreve ;... e, tendo escrito, "Continua : nem toda a Piedade" nem Talento...
Görünüşe göre Uçan Hollandalı'nın itirafıydı.
Referindo ser uma confissão dum holandês errante.
Sanırım kaderinin o gemideki Nelson ya da Uçan Hollandalı'yla olduğunu hayal ediyorsun.
Suponho que imaginas que o teu destino está a bordo desse iate... juntamente com Nelson ou o Holandês Errante.
- Uçan Hollandalı da kim Stephen?
Quem é o Holandês Errante, Stephen? Não faço a menor idéia.
Hazır efsane demişken Geoffrey, şu Uçan Hollandalı da kimin nesi?
Falando de lendas, Geoffrey. Quem é o Holandês Errante?
- Pek olası değil. Efsaneye göre Uçan Hollandalı yedi yılda bir karaya ayak basıp onu kurtaracak kadını arayabilir.
Como diz a lenda, o Holandês Errante pode aparecer uma vez a cada sete anos... em busca da mulher que o possa redimir.
Hep şu uçan Hollandalı ve eski efsaneler sohbeti yüzünden.
É toda essa conversa do holandês errante e das velhas lendas.
Bu hâlde siz Hollandalısınız.
Então é holandês.
Kısmen haklı çıktın Stephen. Bay Van der Zee Hollandalıymış. Ama Uçan Hollandalı değil.
O senhor Van der Fick é holandês... mas não é o Holandês Errante... o senhor não é o Holandês Errante, não é verdade senhor Van der Zee?
- Esperanza'da bir Hollandalı yazması?
Um manuscrito holandês em Esperanza?
- Asıl merakımı uyandıran lanetlenmiş Hollandalı'nın bizzat yazdığı Uçan Hollandalı hikâyesi olma ihtimali.
É suposto ser a história do Holandês Errante escrita pelo próprio... homem amaldiçoado...
Lâkin sen Hollandalısın ve de antikalarıma epey ilgili gibiydin.
Mas você é holandês e parecer interessar-se pelas minhas antiguidades.
Uçan Hollandalı önsöz :
O Holandês Errante.
İnsana hayat, sevgi ihsanını bahşeden sensindir. Bu Uçan Hollandalı kuluna ve cezasına merhamet eyle.
O leitor que tem o dom da vida, o dom do amor... apiede-se deste Holandês Errante e do seu castigo.
Felemenkçeyi kimse düzgün okuyamaz, tabii okuyan bir Hollandalı değilse Hendrik gibi.
Ninguém consegue ler holandês... a menos que seja holandês, como Hendrik.
Bir Hollandalının bir İngiliz şiirini alıntılayabilmesi şaşılacak şey. Gelgelelim beni daha evvel şaşırmaya alıştırmıştın zaten.
É curioso que um holandês saiba de memória um poema inglês... mas há muito tempo que deixaste de me surpreender.
Hollandalı'nın fedakârlığının büyüklüğünün farkındaydım gelgelelim rahatlamıştım.
Reconheço a grandeza do sacrificio do holandês... mas fiquei satisfeito.
Güvertede Hollandalı dışında kimseciklerin olmadığını görebiliyordum.
Não conseguia ver ninguém excepto o holandês.
Hollandalı'nın gemisinin hâlen limanda olduğunu görebiliyordum.
Podia ver o barco do holandês no porto, o velame solto.
Bu kitabımda katiyen hiç kimse şüpheli bir şey bulamayacaktır Hollandalı'nın benden ödünç alıp, şimdi iade ettiği bu kitapta.
Certamente que ninguém encontraria, algo para questionar neste meu livro. que emprestara ao holandês... e que agora me tinha sido... devolvido.
Uğurlar olsun Hollandalı.
Salvé, e adeus holandês!
Hollandalı...
Dutch? Está bem...
İyi geceler Hollandalı.
Boa noite, Dutch.
Bekle, Hollandalı, bekle!
Espere, Dutch, espere!
Hollandalı! Bekle!
Dutch, espere!
Hollandalı!
Dutch!
Hollandalı! Merhaba.
Dutch!
Ama Hollandalı... Bir çocuğu soymak...
Mas Dutch, roubar uma criança!
O Hollandalı bir kız.
É uma rapariga Holandesa.
Bu Hollandalı Bay Vincent Van Gogh.
Este é o Mr. Vincent Van Gogh, da Holanda.
Güzel Hollandalı kurabiyeler.
Boas bolachas Holandesas.
"Kimse biz Hollandalılar'a, kendi lanet Yahudilerimizi ne yapacağımızı söyleyemez."
Eu sei. "Ninguém vai nos dizer o que fazer com nossos malditos judeus."
Kendimi hep Hollandalı olarak gördüm. Hollanda'da doğdum.
Sempre me considerei um holandês.
- Hepsi var! Hollandalı'sı, Fransız'ı, Polonyalı'sı, Norveçli'si!
Holandeses, franceses, poloneses, noruegueses, todos!
Hollandalılar saldırı hazırlığında.
Os bôeres estão a combater.
Sen mi, Hollandalı?
Tu, Dutchy?
Şaştın mı, Hollandalı?
Faz confusão, não é, Dutchy?
Hollandalı'yı bir daha asla görmeyecekti.
Nunca o voltaria a ver de novo.
Hayır... Bana "Hollandalı" de.
Chame-me Dutch.
- Koş Hollandalı, koş! - Şu adamları durdurun!
Parem esses homens!
Hollandalı!
Foge!
Kaç Hollandalı!
Foge!
Hollandalı patenci mi oldun?
De um desses patinadores holandeses?