Iki tane Çeviri Portekizce
7,298 parallel translation
Dünya'da kontrol manyağı olan iki tane meslek vardır biri Boşbakanlık diğeri de temizlikçiler.
Há duas profissões em que controlamos quem nos paga. Presidente de um país e mulher a dias.
C1 ve C2'de iki tane dislokasyon var.
Há duas luxações nas vértebras C1 e C2
Revaçta olmadan önce iki tane annem vardı.
Tive duas mães no meio de toda a raiva.
- Çeyrek ons ve iki tane Z barı.
Um quarto de onça e umas de pastilhas de Z-Bars.
- Abone miyim? iki tane misafir girisi alabilir miyiz, lütfen?
- Dá-nos 2 passes para convidados?
İki tane 1 numaralı kural ve iki tane 3 numaralı kural var.
E com duas regras número um e duas número três,
Bir haftada iki tane birden iptal edilseydi tam bir skandal olurdu.
Seria muito mau se cancelassem dois funerais na mesma semana.
Birbirine yaslanmış iki tane kocaman kaya var.
- Há duas rochas gigantes, viradas uma para a outra.
Tam hayata tutunmaya çalıştıkları anda iki tane kurşun onların sonu oldu.
Quando ele finalmente tinha uma hipótese de vida, duas balas destruíram-lha.
Dağıtıcı iki tane alır.
Nancy! O dealer tira duas.
- Dağıtıcı iki tane alır.
O dealer tira duas. - Passo.
Bunlardan birini yerleşim yerlerinden uzaklaştırmak için insan hayatı feda ediyorum ve şimdi iki tane yaklaşıyor.
Mas estou a sacrificar vidas a cada minuto, só a tentar desviar uma destas coisas de centros populacionais, e agora há mais duas a caminho.
- Aynı anda iki tane senden olur.
- Haveria dois de você.
Aynı anda senden iki tane olmaması için var olduğun bir zamana gitme demiştim!
Mandei não ir aonde existe, porque haveria dois.
Baba, neden iki tane Noel Baba var?
- Pai, porque há dois Pais Natais?
Şu bayırda iki tane tripod var.
Lá em cima naquele pico, há dois tripés.
Darrin, senin iki tane alman lazım.
Darrin, precisas tomar dois.
Önemi yok, iki tane dolu depomuz var.
Tanto faz. Ainda temos dois tanques de combustível.
- Neden iki tane?
Porquê dois?
Görünen o ki, iki tane sahipsiz buzağımız var.
Parece que temos um par de rebeldes.
Şimdi iki tane 6 metrelik duvarı ve mayın tarlasını geçmemiz yeter.
Basta saltar dois muros de seis metros e passar um campo de minas.
Tam olarak 10 : 09'da sağlık görevlileri, Adaline Bowman'ın göğsüne iki tane defibrilatör yerleştirdi.
Precisamente às 2 : 09h, os enfermeiros colocaram dois desfibrilhadores no peito de Adaline Bowman.
Benim iki tane var.
Eu tenho duas.
Ver iki tane.
Dá-me dois.
Peki bombada neden iki tane saat düzeneği vardı?
Porquê usar dois temporizadores mecânicos?
Bir insanın nasıl olur da iki tane kolonoskopi anısı olur?
Como é que alguém pode ter duas histórias de colonoscopias? !
Beklerken iki tane kek yedim.
Comi um muffin, enquanto esperava. Na verdade, foram dois.
- Başlamamıza sadece iki tane kaldı.
Só mais duas vezes antes de entrarmos em acção.
- Özellikle senden iki tane varsa.
Especialmente quando há dois de nós.
İçeride iki tane intihar bombacısı ve üç tane de çok önemli hedef var!
Temos dois homens bomba suicidas e três indivíduos de alto valor dentro daquela casa!
Hayır, iki tane ver.
Não, dá-me dois.
Bazen keşke benden iki tane olsaydı diyorum.
Às vezes queria que existissem dois de mim.
Burada iki tane olumsuz var. "Asla istemediğimi söylemedim."
Portanto, isto é uma dupla negativa, "nunca disse que não queria."
Zayıf, iki tane olumsuz.
É fraco, uma dupla negativa.
Bugün iki tane alacağım.
Hoje quero dois.
İki tane Kolombiyalı federal ajan ve üçüncü bir isimsiz koltuk.
Dois federais colombianos e um indivíduo sem nome.
- İki tane kaldı.
Faltam duas.
İki tane üniversite derecem var boş zamanımda spor kampına gidiyorum.
Tenho dois diplomas da Faculdade, trabalhei num acampamento no meu tempo livre.
İki tane çikolatalı milkshake alabilir miyiz?
Dois milk shakes de chocolate, por favor.
Sadece sağlam bir döner tekmen yokmuş. - İki tane siyah kuşağın varmış.
Não é só o pontapé giratório, tem dois cinturões pretos.
İki tane ebeşi nasıl dolandırdığını övünerek anlatırken sekreterle flört ediyordur.
Ele está lá atrás a fazer tempo com a secretária, a gabar-se de como consegue dar a volta a dois totós.
Sherman! İki tane Sherman mı var?
Sherman!
İki tane ayı bana doğru bakıyor.
Dois ursos do caralho olhando directamente para mim.
İki tane V8'in uçtuğunu göreceğiz.
Estão dois V8 a aproximar-se.
İki tane alın.
Leve duas.
İki tane inanılmaz numarası var.
- Ele tem duas tacadas incríveis.
Bende iki tane var.
Eu tenho dois.
İki tane "hata 6" durumumuz var
Temos um duplo E6.
- İki tane sabahlık ver Mike.
Dois especiais matinais, Mike.
İki tane kocaman adam da onun yancılarıydı.
Os dois homens grandes eram seus criados.
İki tane iki vardı. - Aman...
Oh, meu...