Intihar Çeviri Portekizce
8,668 parallel translation
- Dönersen intihar etmiş olursun.
- Voltar, será morte certa.
Sadece gördüğüm ilk intihar.
Apenas o primeiro onde alguém fez aquilo a si mesmo.
Kim kafasında bir delik açarak intihar eder?
Quem é que se suicidaria fazendo um furo na cabeça?
Bu arada, hiçbir şekilde depresyon belirtisi olmayan ve aslında bir maratona hazırlanan ancak birkaç gün önce intihar eden donörü buluyor.
Que, por sinal, não tinha quaisquer sinais de depressão, e, na verdade, estava a treinar para uma maratona poucos dias antes de, supostamente, se matar.
Yani haklıymışsın, intihar değilmiş.
O que significa que tinhas razão, não foi suicídio.
İçişleri Winkler'ın ölümünün intihar olduğunu belirtti.
Os Assuntos Internos declararam que a morte do Winkler foi suicídio.
İçişleri onun bir intihar vakası olduğunu söyledi.
Os AI dizem que foi suicídio.
- İçişleri intihar olduğunu belirtmişti.
O Tribunal disse que foi suicídio.
Loeb'un peşine düşmek intihar, bu kadar basit.
Ir atrás do Loeb é suicídio, assim tão simples.
Evlilik yeminini bir köprünün başında intiharı düşünen biri olarak tanımlayan bir kadın ve daha fazlasını hak eden sosyete güzeli için alyansını bir utanç rozeti gibi taşıyan bir adam.
Aqui está uma mulher que descreve os seus votos como um suicida a namoriscar a borda de uma ponte, e um homem que usa a aliança como um símbolo de vergonha, pois a estreante merecia mais.
Bir sene böyle devam ettikten sonra daha fazla dayanamadı... -... ve Aurora Köprüsü'ne gitti ve intihar etti.
Após um ano desta perseguição, ela não aguentou mais, foi à ponte Aurora e suicidou-se.
James, psikiyatrist ile konuşup intihar etmesini sağlamıştı.
O James disse ao psiquiatra que queria suicidar-se.
25 yaşındaki kızı Cheyenne... Tahiti'deki evinde intihar etti.
A filha de 25 anos, Cheyenne, suicidou-se em sua casa, no Taiti.
"Seks ticareti yapan deli, 6 kişiyi öldürüp intihar etti."
"Explorador sexual maluco mata seis e depois mata-se."
Klasik intihar-cinayet vakası.
Clássico homicídio seguido de suicídio.
Oraya gitmek bir intihar.
Andar por aí é suicídio.
Neden intihar süsü verdiğini açıklayabilir.
Isso pode explicar porque ele fez com que parecesse suicídio.
Yani, intihar genellikle hayattakileri cezalandırmayı hedefler.
Geralmente o suicídio é para punir os que vivem.
- Yargıç Franklin o intiharı düzenledi.
Ela encenou os suicídios.
O adamların bir cinayete intihar süsü vermeleri çocuk oyuncağıdır.
Havia muito músculo da máfia sulista presa naquela altura e eles sabiam como "fabricar" facilmente um suicídio.
Ben, bu olay duyulursa intihar riski nedeniyle teşkilattan atılacak bir grup cesur polis gördüm.
O que eu vi na esquadra foi um grupo de polícias corajosos que podem ser expulsos devido ao risco de suicídio se isto for divulgado.
Mahalleyi boydan boya bir intihar krizi sarabilirdi bunun sorumlusu kim olurdu sence?
Haveria uma vaga de suicídios no bairro e de quem seria a culpa?
Bir çöp kutusunda intihar için halat vardı.
Há uma corda atirada para um contentor algures.
Savunman bu mu yani, intihar mı etti?
É essa a sua defesa? Ele suicidou-se?
İşimiz bittiğinde her şey temin edilecek ama unutmayın, bunun intihar gibi görünmesi gerekiyor.
Vai ser tudo providenciado assim que acabarmos. Mas lembrem-se que tem de parecer suicídio.
30 dakika önce Marisol, Facebook sayfasında bir intihar notu paylaşmış.
Há 30 minutos, a Marisol postou um bilhete suicida no Facebook.
Çatıdan atlaması için zorlayacaklarmış onu, intihar gibi görünmesi için.
Iam forçá-la a saltar do telhado e a fazer parecer um suicídio.
Sonra da kıza intihar süsü vermeye çalışıyorlar, ama mesaj nerede?
Qual é a mensagem? O que ganham?
Neden intihar etmesi için kandırmaya çalıştın?
Porque tentaste convence-lo a matar-se?
- Planın intihar etmemi sağlamak.
- O seu plano é que eu me mate.
Çoğu intihar kurbanı son anda başlarına gelecekten korkarlar.
A maioria das vítimas de suicídio recuam do seu destino no último momento.
Bir kez de olsa en basit teori doğru olan çıktı intihar.
Pelo menos uma vez, a teoria mais simples é a correcta : Suicídio.
- Kadını boğup intihar etmiş gibi göstermiştik.
Fizemos como se fosse um homicídio-suicídio.
Herkes sayenizde intihar koşusu yapacak.
Suicídios para todos, graças a vocês os dois.
Hep bir intihar anlaşmasına katılmak istemiştim.
Sempre quis fazer parte de um pacto suicida.
Senden daha çok limon intihar bombacısı olur.
Seria mais um bombista suicida de limões.
En azından neden intihar etmek istediğini anlat.
Podes pelo menos dizer-me porque tentaste suicidar-te?
Bu intihar boku, donmuş kadavraya para vermek için şirketime falan gitmiyor.
Aquele palerma kamikaze não vai levar a minha empresa à falência por um cadáver congelado.
İntihar düşmandır.
O suicídio é o inimigo.
İntihar mı?
Suicídio?
İntihar etmeye kalkıştı.
Ele tentou suicidar-se.
İntihar bu.
Isso é suicidio, meu.
İntihar etmeye kalkıştım.
Tentei suicidar-me.
Bir başka intihar olayıyla uğraşmıyoruz.
Não é mais um caso de suicídio.
İntiharının sahnelenmiş olduğunu unutmuş gibiler.
Parecem ter-se esquecido que o suicídio dela foi encenado.
İntiharı.
Suicídio.
Yani, hapishanedeki aşağılıklar intihar olduğunu iddia etti ama o dönemde içeride Dixie mafyasından bir alay adam vardı.
Os idiotas da prisão afirmaram que foi suicídio, mas...
İntihar mı edeyim?
Suicídio?
- İntihar edebileceğinden mi korkuyordun?
Preocupado com que ele se pudesse ter suicidado?
Sonuçta kendilerine zarar verip intihar edebilecek hale gelecekler.
Até o ponto da automutilação ou até suicídio.
İntihar sanacaklar.
Vão considerá-lo um suicídio.