Kafayı yedi Çeviri Portekizce
384 parallel translation
Kafayı yedi!
Ele está louco!
- İyice kafayı yedi.
- Ele é maluco.
Enayiler iyice kafayı yedi!
Os idiotas estão malucos.
- Kafayı yedi.
Ele enlouqueceu.
- Dağılmayın orada! - Aksi Adam kafayı yedi.
Continuar marchando até que Huxley caísse de cara no chão.
Şimdi kafayı yedi işte.
Agora você está melhor que ela.
Yine kafayı yedi.
Pifou, outra vez.
Çok yaklaşmıştım, katilin adını öğrenmeme şu kadar kalmıştı ki güm, yine kafayı yedi, ve doğruca hücreye gitti.
Ele estava quase a dizer o nome do assassino... quando voltou a endoidecer. Voltou para o buraco.
Kafayı yedi. El yazısına, saatime, her şeye ters dedi.
Enlouqueceu, disse que a sua escrita estava ao contrário, o meu relógio tudo.
- Adam kafayı yedi.
Este homem perdeu a razão.
Aslına bakarsan, kadın kafayı yedi.
Ela enlouqueceu, se quer saber a verdade.
Şu benimki var ya, kafayı yedi resmen.
- Esta minha namorada... Ela é doida. Já não aguento mais.
Herkes kafayı yedi.
E ficaram todos doidos.
- İtfaiyeci şu pencereye baksana! - Tamamen kafayı yedi.
Ele ficou louco.
Mabel kafayı yedi.
A Mabel está maluca.
Babam tamamen kafayı yedi.
Meu pai enlouqueceu completamente.
"Hamlet, annesini dayısıyla basınca kafayı yedi."
"Hamlet passou-se, ao saber que a mãe ia para a cama com o tio."
kafayı yedi.
... foi à vida.
Evden 13.000 km uzaktayız ve saçma bir su diyeti yüzünden kameramanım kafayı yedi!
A 12 mil km de casa, o cérebro do meu cinegrafista... vira purê por causa de uma dieta de água.
Bombacılar kafayı yedi.
Os Bombardeiros enlouqueceram.
Devreler kafayı yedi.
Os circuitos estão marados.
DNA'larımız kafayı yedi.
Temos o ADN lixado.
KAdın benim yüzümden kafayı yedi.
Ela está assim por minha culpa.
Epeyi kafayı yedi.
Ele quase que enlouqueceu, Majestade.
- Çünkü kafayı yedi. - Ne oldu?
Por que é que o papá não veio connosco?
Bence kafayı yedi.
Ele vai à frente para ver se está lá alguém.
Yine çıkarılmayı beklerken, bir gece üretim bandının yanında kafayı yedi.
Estava à espera de o ser novamente e uma noite passou-se quando estava na linha.
Yokladı, gördü ve kafayı yedi.
Sentiu-o, viu-o e passou-se totalmente.
Sonunda kafayı yedi.
Ele passou-se
Derste kafayı yedi.
- Ela teve um ataque na aula.
Tamamen kafayı yedi, üstelik bu sadece işinden atıldığı için değil.
Foi um dia horrível para ele e não só por ter sido despedido.
Hız göstergeleri kafayı yedi.
O giroscópio descontrolou-se.
Orada millet kafayı yedi.
Ai, eles são doidos.
- Kafayı yedi. Tak!
Ele perdeu um parafuso.
Adam kafayı yedi.
Ele é doido.
Kafayı yedi.
Está fodido, meu.
Kafayı yedi!
Merda!
- Kafayı yedi. - Siktiğmin papazı!
O gajo endoideceu.
- Bence kafayı yedi.
- Eu acho que perdeu o juízo.
Albert Schweitzer denen adam gibi gücü görünce kafayı yedi.
Ele está louco com o poder, tal como aquele Albert Schweitzer.
- Belki de Nagus kafayı yedi.
Talvez o Nagus tenha enlouquecido.
Sonra kafayı yedi.
Mas um dia, passou-se.
Korkunçtu, korkunç! - Kafayı mı yedi?
Era horrível!
Plajda gerçekten kafayı mı yedi?
É verdade que ele desatinou lá na praia?
Gerçek şu ki, o kafayı iyice yedi.
A verdade e que eIe e meio louco.
Sence kafayı mı yedi, ha?
Achas que está lixado?
Adam kafayı yedi, toz olun!
Estão a tocar como doidos.
Kafayı mı yedi?
Ele é louco?
Tamamen kafayı yedi.
Completamente excitado.
O kafayı yedi!
Ela bazou!
Bana mı öyle geliyor yoksa Julian kafayı mı yedi?
É imaginação minha, ou o Julian perdeu a cabeça?
yedi sekiz 16
yedi 965
yedim 38
yedi yıl önce 16
yedi mi 44
yedi numara 27
yedi buçuk 18
yedide 19
yedi yıl 28
kafayı yiyeceğim 19
yedi 965
yedim 38
yedi yıl önce 16
yedi mi 44
yedi numara 27
yedi buçuk 18
yedide 19
yedi yıl 28
kafayı yiyeceğim 19