Kaçtın Çeviri Portekizce
4,484 parallel translation
Hangi deli hastanesinden kaçtın sen?
De que sanatório escapaste?
Kaçtın çünkü valelik yapman gereken araçların anahtarsız giriş sistemlerini kopyalıyordun.
Fugiu porque estava a descarregar sistemas de entrada sem chave para carros que devia estar a arrumar.
Kaçtın mı?
Fugiste?
Nick, meyve dolu bir el arabasını devirdin ve ardından resmen kaçtın.
Derrubaste um carrinho de mão cheio de fruta e fugiste.
O iğrenç saltanattan kaçtın.
- Escapastes aquele horrível tribunal.
İnsanlar orada ölüyordu ama sen kaçtın.
Pessoas morriam lá, mas conseguiste fugir.
Nasıl kaçtın?
- Por onde é que fugiu?
Kaçtın yani.
Fugiste.
Yıllar boyunca ondan kaçtın.
Durante anos evitaste-o.
O zaman mı kaçtın?
Foi por isso que fugiste?
- Ondan kaçtın mı?
Anda a fugir dele?
Polisten kaçtın sen.
Fugiu da polícia.
- Demek kaçtın.
E, você fugiu.
Kullandığı operatör telefonun kapalı olduğunu, ama okuldan kaçtığı sırada... -... bir arama yaptığını söyledi.
A operadora disse que estava desligado, mas que ela fez uma chamada quando saiu da escola.
Bana hangi tımarhaneden kaçtığını söylemek ister misin?
Queres dizer-me de que manicómio de insanos é que tu escapaste?
Kaçtığımda hangi özelliklerin lazım olacağını biliyordum.
Sabia de que aptidão precisaria quando desertasse.
- Bu yüzden parayı alıp, kaçtın.
- Daí teres fugido.
Dr. Bailey Braden Morris'in ebeveynleri onlardan kaçtığınızı düşünüyor.
Dr.ª Bailey... Os pais do Braden Morris acham que os anda a evitar.
neden hapisten kaçtığını ve bıçakla bana saldırdığını sordum... Ben...
Perguntei-lhe porque tinha fugido dos calabouços, e ela ameaçou-me com uma faca.
Onu bulmaya çalışıyorum ama içimden bir ses bende kaçtığını söylüyor.
Tenho tentado falar com ela, mas, sinto que ela me anda a evitar.
Parayla ilgili bu kadar keyfin kaçtıysa kadın olduğumu öğrendiğinde nasıl tepki verecektin?
Pá, se estás magoada por causa do dinheiro, como é que reagirás quando souberes que sou na realidade uma mulher?
Şehirden kaçtığını sanıyordum.
Pensei que tinha fugido da cidade.
Kasden'ın ölüm saati kaçtı?
A que horas foi morto o miúdo Kasden?
Bence bu adam her kimse Parrish'in kaçtığını öğrendi ve ifadesini geri almasın diye Akama'yı öldürdü. Haklısın.
Quem quer que ele seja, descobriu que o Parrish escapou, e veio garantir que o Akama não testemunhasse contra ele.
Nenna Rose'un ağzını kapadığında çalını parasını aldı ve kaçtı.
- E a Nenna calou a Rose. Pegou no dinheiro roubado e fugiu.
Yaya olarak kaçtığını biliyoruz.
Sabemos que ele fugiu a pé.
Telefon görüşmelerini İskoçya'dan yaptı, kaçtığını biliyoruz.
Ele fez chamadas da Escócia, então, sabemos que ele viajou.
Sen burada Gracie'ylesin, Matt başka bir yerlere kaçtı kızlarsa kendi aileleriyle meşgul. Sizleri büyütürken, yemek, temizlik, kupon kesmek, veli toplantılarıyla dünyanın en meşgul kadınıyken artık elimde hiç bir şey kalmadı.
Estás aqui com a Gracie, o Matt a viajar algures, as meninas ocupadas com as famílias delas, e eu deixei de ser a mulher mais ocupada do mundo, a criar-vos, a cozinhar, a limpar,
10 dakikan var. Sonra herkese kaçtığını haber vereceğim.
Tens dez minutos, até que avise os outros que fugiste.
Yani Lex kızı öldürdü ve kaçtı sandınız, değil mi?
Quer dizer, vocês pensaram que o Lex a tinha matado e... fugiu, certo?
- Hapisten nasıl çıktın? - Kaçtım.
- Como saíste da prisão?
Başka bir merkezi arayıp benim yüzümden şüphelilerinin kaçtığını söyleyeceğim.
E agora tenho de ligar para esta outra... Jurisdição e dizer-lhes que, por minha culpa, o suspeito deles fugiu.
Şimdiden askerlerimizin çoğunun kaçtığı gerçeğinin farkında mısınız?
Começamos a ver muitos dos seus homens a abandonar os seus postos.
Chil-Chun muharebesinde canınızı kurtarmak için kaçtığınızdan kendinizden utanmalısınız!
Todos sabemos a verdade a vosso respeito, que desertastes da Frota em Chilcheollyang!
Seninle bir bağlantısı olmadığı sürece Özgürlük kaçtığını düşünecektir.
Sem nenhum contacto contigo, a Liber8 vai presumir, que ela fugiu.
Parayı alıp kaçtıklarını düşündüm.
Só achei que eles fugiram com o meu dinheiro.
Evet, sonra ne oldu? Çocuklarını da alıp aceleyle kaçtı mı?
E depois, poderia pegar nos dois filhos e... e desaparecer com o carro.
Ama 1898'de, büyük büyükanne Iris eline birkaç çubuk alıp son büyük altın hücumunda Klondike'a kaçtı.
Mas em 1898, a bisavó Iris pegou numas estacas e correu para Klondike durante a última grande corrida ao ouro.
Hangi cehenneme kaçtığını sanıyordun?
Para onde raios tu foste?
Artık şakanın tadı kaçtı.
Já não é engraçado.
Bir rulo tuvalet kağıdı ve 20 dakikanın ardından o kadar utanmıştım ki pencereden kaçtım ve Emily'i bir daha görmedim.
Um rolo de papel higiénico e 20 minutos mais tarde, estava tão humilhado, que fuji pela janela e nunca mais a vi.
Yani, bekle. Cinayet gününde, Mark'ın kullan-at telefonuyla Blunt'ı aradığı saat kaçtı?
No dia do assassínio, a que horas o Mark ligou para o Blunt?
Bu Bloom denen herifin asıl neden kaçtığını biliyor musun?
Kelly, sabes do que é que este tipo está realmente a fugir?
Benden kaçtığını düşünmeye başladım.
Eu sinto que tu estás a evitar-me ou algo do género.
Kızıl İntikamcı'nın kaçtığını duydum.
Ouvi dizer que a Vingadora Vermelha fugiu.
Tamam, şakanın tadı kaçtı artık.
Muito bem, isto já não tem piada.
O gece asker uykuya dalar dalmaz kafasını koca bir taşla ezdim ve oradan kaçtım.
Então, nessa noite, assim que aquele soldado adormeceu, acertei-lhe na cabeça com uma pedra grande e fugi.
Vahşi cinsel saldırılarla alakalı bir tarihi var, ilaçlarını bırakmış, sana yalan söyledi, ve kaçtı.
Tem um histórico de violência sexual. Não está a tomar a medicação. Mentiu-vos.
Tamam, kaçtığın şu hafta sonundan konuşalım.
Falemos do fim-de-semana em que escapaste.
Kaçtığında seni bulabileceklerinden korkmadın mı?
Quando fugiste, não tiveste medo que eles te encontrassem?
Caddeden kaçırıldığını Gözlerinin bağlandığını, sonra bir odaya götürüldüğünü Kesilen bacağının acısının Serbest kalmasını sağladığını ve gözü kapalı şekilde kaçtığını söylüyor.
A dor na perna a ser cortada fê-lo soltar-se e correr às cegas pela noite.