Kusuruma bakmayın Çeviri Portekizce
421 parallel translation
Sevgili dostlarım, lütfen kusuruma bakmayın... ama biraz larenjit olmuşum da.
Meus caros amigos, lamento muito, terão de me perdoar, mas estou com um pouco de laringite.
Demin öne doğru uzandığınızda korktuğum için kusuruma bakmayın.
Tem que me desculpar por me ter assustado tanto quando se inclinou para a frente, senhor.
Sizi birdenbire bırakacağım için kusuruma bakmayın.
E espero que perdoem por eu me ausentar.
Kusuruma bakmayın.
Deve me perdoar.
Lütfen beklettiğim için kusuruma bakmayın.
Peço desculpa tê-la feito esperar.
Affedersiniz, kusuruma bakmayın.
Desculpe. Perdoe-me, não é nada.
Kusuruma bakmayın, resmi olarak tanışmadık.
Mas nem fomos apresentados.
Kusuruma bakmayın, ama beni şaşırttınız peder.
Estou surpreendido consigo, padre, se me permite que lhe diga.
Kusuruma bakmayın.
Por favor, perdoe-me.
Kusuruma bakmayın.
Com licença.
Bilemiyorum. Lütfen kusuruma bakmayın.
Por Deus, não se zangue, não tenho perdão.
Erkenden gittiğim için kusuruma bakmayın.
Lamento ter de sair tão cedo.
Kusuruma bakmayın!
Importa-se que me ausente?
Kusuruma bakmayın, Gracchus.
Perdão, Gracchus.
Öyleyse kusuruma bakmayın.
- Bem então, desculpe-me.
Körlüğümden ötürü biraz sakarlaşırsam kusuruma bakmayın.
Desculpem, minha cegueira atrapalha-me um pouco.
Böyle davetsizce geldiğim için kusuruma bakmayın hanımefendi.
Minha senhora, desculpe ter aparecido sem convite.
Güldüğüm için kusuruma bakmayın, ama...
Perdoe estar a rir, mas para um morto, você está com óptimo aspecto!
Lütfen kusuruma bakmayın.
Por favor me perdoem.
Kusuruma bakmayın. Yardımcı olabileceğimi düşündüm.
Perdoe minha intromissão, posso lhe ajudar em algo?
Kelime oyunu yaptım, kusuruma bakmayın.
Desculpem-me a retórica.
Kusuruma bakmayın, aklım çoktan unutulmuş şeylerle meşgul.
Perdoai... meu lerdo cérebro pensava em coisas esquecidas.
Kusuruma bakmayın, çok meşgulüm.
Desculpe, estou muito ocupada.
Kusuruma bakmayın, ama gerçekten biraz uyumak istiyorum.
Não fiquem chateados, mas quero dormir.
Oh, Bayan Dasher, Kusuruma bakmayın.
Oh, Sra. Dasher, estou muito arrependida.
Kusuruma bakmayın.
Oh, perdão.
Kusuruma bakmayın, Bay Fawlty.
Sinto muito, Sr. Fawlty.
Anlayışsız davranırsam kusuruma bakmayın, ama ben de öyle bir adamım işte.
Vão desculpar-me a franqueza, mas é assim que sou...
Kayıp gençliğiniz için gözyaşı dökmüyorsam kusuruma bakmayın.
Peço desculpa por não derramar lágrimas pela vossa juventude perdida.
Bakın, şu kadın konusunda yanıldım, kusuruma bakmayın. Bunun bir kaçığın işi olduğu çok açık.
Não foi uma mulher, mudemos o fruto.
Evet, haklısınız, doğru! Baylar, lütfen kokteyl saatinizi kestiğim için kusuruma bakmayın. ama size sormak zorunda olduğum 2 önemli soru var.
Desculpe interrompê-los, mas devo fazer duas perguntas
Kusuruma bakmayın.
Perdoe-me a linguagem.
- Benim kusuruma bakmayın.
Peço imensa desculpa, Leonardo. - Tubbs!
- Kusuruma bakmayın.
- Queira-me desculpar.
Kusuruma bakmayın efendim.
Vamos lá ouvir.
Kusuruma bakmayın ama Cameron o kadar gergin ki kıçına sokulmuş bir kömür parçası, iki haftada elmasa dönüşür.
Desculpem a linguagem, mas o Cameron é tão tenso... que se lhe enfiassem um bocado de carvão no rabo, teriam um diamante em duas semanas.
Kusuruma bakmayın ama maça katılmam gerekiyor.
Desculpe, tenho de ir jogar.
— Tamam, kusuruma bakmayın.
- Ok, desculpe.
Kusuruma bakmayın.
Bom, não liguem ao que eu digo.
Burası benim eski mahallem. Duygusallaşırsam kusuruma bakmayın.
É o meu velho bairro,... desculpem se romantizo o passado.
Kusuruma bakmayın ama Vince Benedict'i arıyorsunuz değil mi?
Peço desculpa. Mas procuram o Vince Benedict, certo?
kusuruma bakmayın. Emziği fırında unuttunuz.
Desculpe se a assusto, mas deixou a chucha na padaria.
Canınızı sıktığım için kusuruma bakmayın.
Desculpem se vos incomodei daquela vez.
Kusuruma bakmayın ama yanlış bilgilendirilmişsiniz.
Desculpe, mas foi mal informado.
Kusuruma bakmayın.
Peço desculpa.
Kusuruma bakmayın.
Desculpe.
- Rahatsızlık için kusuruma bakmayın hanımefendi.
- Bom dia. - Olá.
Kusuruma bakmayın ve en iyi olan kazansın.
Agora, mudem de par e que ganhe o melhor. Muito obrigado, Maurice.
Kusuruma bakmayın.
Desculpa.
Kusuruma bakmayın.
Vai ter que me desculpar. A minha cozinha ainda não está funcional.
Kusuruma bakmayın, hemen dönerim.
- Perdão. Volto já.