English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ L ] / Lad

Lad Çeviri Portekizce

2,928 parallel translation
Kaçırılmayla ilgili herhangi bir davayı yargıladınız mı hiç?
Julgou algum caso envolvendo sequestradores?
- Bunu nasıl karşıladı peki?
- E como está ela a lidar?
26. başkanımızın söylediklerini alıntıladım, Lise.
Apenas citando o nosso 26º presidente, Lisa.
Nasıl karşıladı?
- Como é que ela reagiu?
Bu sefer farklı karşıladım.
Fiz as coisas ligeiramanete diferentes desta vez...
Sorunlarıyla baş başa kaldı. Atlantik üzerinde yolu yarıladı.
Do outro lado do Atlântico.
Eric'e olanları metanetle karşıladı.
Ele aceitou bem as notícias sobre o Eric.
Hayır, nasıl karşıladı yani?
Não, não, não, quero dizer... como está ela a lidar com isso?
Parasını devletin karşıladığı evlerde, sonsuza dek klozetleri temizlediğin düşüncesi, normalde beni mutlu ederdi ama bu duvarlar yerle bir olduğunda ailemi sonsuza dek kaybedebilirim.
Embora me sentisse muito feliz com a hipótese de passares a eternidade a esfregar sanitas em habitações sociais, há grandes probabilidades, quando demolirem estas paredes, de eu perder a minha família para sempre.
Josh, Bailey'nin intiharını nasıl karşıladı?
Como é que o Josh lidou, com o suicídio do Bailey?
Rusları harcamanızı anlayışla karşıladık ve ufak silahları Meksikalılara satmanız makul bir riskti fakat daha sonra yaşanan her şey aşırı bir hal aldı.
Percebemos a vossa necessidade de acabar com os russos, e enviar as nossas armas mais pequenas aos mexicanos foi um risco calculado, mas tudo o que aconteceu até agora... não foi assim tão bem calculado... e até pouco aceitável.
Viraja çok hızlı girdiğimi algıladığında otomatik olarak arabayı yavaşlatıyor.
Abranda automaticamente o carro quando fazes a curva com mais velocidade.
Hadi be. Nasıl karşıladılar?
Caramba... e como estão a reagir?
Anketler halkın anlayışla karşıladığını gösteriyor kaçıran kişiye karşı nefret, tüm yaşananlara karşı öfke var ama sana yok.
Toda enquete indica compreensão, nojo do sequestrador, a situação ofensiva, mas não se refere a você.
Belki de o zavallı yaşlı adamla küçük çocuğun cenaze masraflarını kimin karşıladığını da öğrenmeliyiz.
Talvez devamos também descobrir quem pagou os funerais daquele pobre velho e do menino.
Erkek bir misk öküzü, yüzündeki bezlerden salgıladığı kokuyla bölgesini işaretliyor.
Um boi almiscarado marca o território com o odor de glândulas situadas na face.
Ve şunu demek istedim... Durumu anlayışla karşıladığın için teşekkür ederim.
Queria agradecer-te por compreenderes a situação.
Yemeğimi, İngilizcemi, hiyjenimi aşağıladı.
Insulta a minha comida, o meu inglês, a minha "giene".
Michael'ın babasını bırakmasını olumlu karşıladım. Artık eziyet yok, istismar yok ya da Michael'a çirkin şeyler söylemek yok.
Vi o facto de o Michael deixar o pai como sendo positivo, sem ser perseguido ou abusado, ou a dizer-lhe coisas que não eram simpáticas.
Ev yolunu yarıladık.
- Estamos a meio caminho de casa.
Babanın ölümünü nasıl karşıladın?
Como está a lidar com a morte do seu pai?
Sana içimi açtım ama beni yargıladın.
Abri-me contigo e julgaste-me.
Ve benim kardeşim onu sarayda karşıladı. İIk konser çok iyi geçti... ... ancak Gabonlular alkışlamadılar.
O primeiro espétaculo correu muito bem, mas as pessoas do Gabão, não aplaudiram.
Evet. kuzey tarafında onları karşıladım.
Sim. Eu encontrei-me com eles no lado norte.
Celle'deki yeni evimde eski bir dostum beni karşıladı.
E em Celle, fui recebida na minha nova casa por uma velha amiga.
Yolculuğu kimin karşıladığını unutma.
Lembre-se de quem está financiando esta viagem.
Bir kilometre batınızda bir uyarı algıladım.
Acabo de receber um ping a cerca de um quilómetro a oeste de vocês.
Aletin algıladığı şey her ne ise, ölü değil.
O que aquela sonda está a apanhar não está morto.
Aletlerden biri bir hayat formu algıladı.
Uma das sondas detectou uma forma de vida.
Missy çok kötü hasta olduğunda, o bütün masrafı karşıladı.
Quando ela adoeceu gravemente, pagou ele todos os tratamentos.
Bir beyefendi, bir hanımefendiyi sosyal bir etkinliğin tam ortasında bırakıp gittiğinde bunun bir bayanı ne kadar aşağıladığını biliyor musunuz! Bu o kadar büyük bir hakarettir ki ; o kişi artık bir beyefendi sayılmaz.
Quando um cavalheiro abandona uma senhora, ao meio de um evento social, incutindo à senhora, os humilhantes risos de suas amigas... a afronta é tal, que ela não pode mais considera-lo um cavalheiro...
Tribune'dekilerle konuştum. Kazayı anlayışla karşıladılar.
Falei com o pessoal do Tribune e eles foram muito compreensivos sobre o acidente.
Hayır, karşıladı.
Sim, tem.
Bunun anlamı, körfez yolunu yarıladık.
Isso significa que já passámos para lá de metade da baía.
Tüm bunları Michael nasıl karşıladı?
O que é que o Michael pensa disto tudo?
Başka hiçbir şeyi hissedemiyorlar ancak bizim salgıladığımız hormonların, kortizolun kokusunu alabiliyorlar.
Eles sentem, farejam. Nós segregamos uma hormona, o cortisol.
Ajan Harland beni gayet nazik bir şekide karşıladı.
O agente Harlend foi tão gentil que me deu uma boleia.
Avrupalılar Yeni Dünya'ya ilk geldiklerinde, Kızılderililerin onları sadece yeni bir kabileymiş gibi karşıladığını görüyoruz.
Vejam, quando os europeus chegaram pela primeira vez ao Novo Mundo, os indios consideraram-nos como de outra tribo.
Şef'e Kral sevgisini aşıladılar onlara özel bir oda verildi Şef'in ofisinin bulunduğu koridorda.
Devido o amor do chefe pelo Rei haviam recebido um quarto privado mesmo no fim do corredor junto ao escritório do chefe.
Beni aşağıladın.
Tu humilhaste-me.
- Peki Daniel bunu nasıI karşıladı?
- E o Daniel? - Não, ele entende.
Onca yıldır anneme nafaka bile ödemedin,... Alış verişinin parasını kilise karşıladı.
Todos estes anos tu andas-te a esquivar-te da pensão de alimentos... a nossa igreja paga pelos alimentos.
Faraj ve Bin Ladın adına çalışıyor.
Trabalha para o Faraj e para Bin Laden.
- Sen az önce "miyav" ladın mı?
- Tu miaste?
- Bruno bunu nasıl karşıladı?
E o que é que o Bruno disse?
Bunu'evet'olarak algıladım.
Suponho que é um sim.
Onun ihtiyaçlarını karşıladık, kollarına sevgi yazdık.
Ganhámos vida para colmatarmos as necessidades dela, para escrevermos amor nos braços dela.
Beklentilerini karşıladı mı?
Ela encontrou todas as suas expectativas?
Sarhoş bir Romanyalı ya da lanet bir holigan seni aşağıladığında, devleti de aşağılamış oluyor Ve sen onu tutuklaman gerekiyor.
Quando um romeno bêbado ou um cabrão de um adepto te insulta, ele está a insultar o Governo também e tu deves prendê-lo.
Anastasia Vladimirovna'dan söz etmemeni üzüntüyle karşıladık.
Lamento que não faça referência a Anastasiia Vladimirovna.
Bu durumu nasıl karşıladılar?
E como é que eles reagiram?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]