English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ L ] / Leu

Leu Çeviri Portekizce

2,660 parallel translation
- Gerçekten de herkesin dosyasını okumuşsun.
Você leu mesmo a ficha de todo mundo. Claro!
Kilavuzu mesai saati disinda mi okudun?
Leu o manual de folga?
Okudu.
Ela leu-os.
Cinayet gecesi, hizmetlim saat 11'e kadar bana kitap okudu.
Na noite do assassínio, monsieur, a minha criada leu para mim até as onze.
- Evet. - Ve sen de Elias'ın beyin bademlerini okumak için...
E leu o cérebro de lagarto para saber...
Bu olayı, cinayetleri okumuş olmalısınız.
Mas leu sobre estes casos, os assassinatos?
Bugün gazeteleri okudun mu?
Você leu o jornal hoje?
Gazeteleri okudun mu?
Já leu o jornal?
Beckett arıyorsa ya bir ceset vardır ya da makaleyi okumuştur. Dua et cinayet olsun.
Ou está a ligar por causa de um cadáver ou porque leu o artigo.
Günlüğümü karıştırmamıştır değil mi?
Por favor, digam-me que não leu o meu diário.
Tutanağı okudum.
- Eu li o relatório. - Ela leu o relatório.
Müvekkilime haklarını okudunuz mu?
Já leu os direitos do meu cliente?
EST diye bir şey duydunuz mu?
Leu o TME?
Araştırmasını okuyunca da "fırsat bu fırsat" dedin.
E quando leu a pesquisa, viu a sua oportunidade.
Bu notları okuduğunu biliyoruz, Danielle.
Sabemos que leu os ficheiros, Danielle.
Çünkü salak subayın biri haritayı yanlış okudu ve kimse bizi iplemiyor.
Porque algum oficial idiota leu o mapa errado, e ninguém nos liga nenhuma.
- Alex günlüğümü okumuş.
- A Alex leu o meu diário.
Günlüğümü Luke okumuş.
- O Luke leu o meu diário!
O günlüğü okumayan bir tek ben miyim?
- Fui a única que não o leu?
Ufaklık. Büyük ihtimal onu doğru anladın.
Menina, provavelmente leu-o bem.
Henri belgeleri çıkartmış mı?
O Henri leu o documento? Está bem.
Okurken yanında değil miydin?
Estava com ele quando leu?
Shane hikayeni okumuş annesiyle ilgili kısmı.
O Shane leu a tua história, a parte da mãe...
- Olay neydi? - Davasını inceledin mi?
- Leu algo sobre o caso?
Kitabı doğru düzgün ve dikkatle okumadığınız gayet açık.
Como é claro, não leu claramente nem com muito cuidado.
Belli ki bu adam California sürücü rehberini okumamış.
Claramente, este fulano não leu o Manual da Condução da Califórnia.
Arayıcı onu okudu mu?
O Seeker leu-o?
Hâline bakılırsa birkaç kez okumuş ki bu kadın oluşunu yanında kimlik arayışında olan biri olduğu anlamına geliyor.
Pelo estado do livro, acho que ela o leu mais do que uma vez. É uma mulher que está do outro lado da procura de uma identidade.
Altta "Birleşik Devletler Şerifi" yazan yeri görüyor musun?
Leu a parte que diz : "Oficial de Justiça"?
- Okudunuz mu?
Leu-a?
Yıldızınla ilgili kısmı okudun mu?
Leu a parte sobre a sua estrela?
Eminim şiiri okumuştur! Bilgisayarıma bak!
Tenho a certeza que ela leu o poema, vê no meu computador.
Carl onu okudu ve bana ne yaptığını bilmek istedi.
O Carl leu a sms e queria saber o que tinhas feito.
Bir rol için kendimi satabileceğimi düşündüren bir şey okumuş mu benimle ilgili?
- Não. Leu alguma coisa sobre mim que o levaria a pensar que sou capaz de me prostituir por um papel?
Ama gazete başlığını okudun, gözlerini görebildin, nasıl oldu bu?
Mas leu o título do jornal. Como conseguiu ver os olhos dela?
Evet. Onun yüzünü henüz okumadın.
E ainda nem leu o rosto dele.
Bir sürü araştırma yapmış ve bir sistem bulmuş.
Leu livros, fez muita pesquisa e criou um sistema.
Buradaki her şeyi okudun mu yani?
Então, leu tudo isso aqui?
- Onları okudun mu?
E o tio leu-os?
Buradaki herkes işten çıkarmalardan bahsettiğimizde tepki verdi, sen hariç çünkü sen listeyi okudun.
Todos aqui presentes falamos em lay-offs, e todos reagem excepto você, porque leu a lista.
Aylar boyunca otopsi raporlarını didik didik etmiş psikolojik profiller okumuş ve tanıklarla görüşmüştü.
Durante meses, analisou as fotos das autópsias... Leu perfis psicológicos... E interrogou testemunhas...
Niye haklarımı okuduğunuzu anlamıyorum.
Não entendo porque me leu os meus direitos.
Dedektif Gabriel burada haklarınızı okudu.
O Detective Gabriel aqui leu os seus direitos.
Çünkü memurlarınız, bana haklarımı okudu Ve tüm eşyalarımı aldılar.
Porque o seu agente leu-me os meus direitos e depois saiu com todas as minhas coisas.
Anlıyorum ki, muafiyet anlaşmasını okumuşsun, Turell.
Acredito que leu o acordo de imunidade, Turell.
Buluştuğu yeni kıza ne yazdığını okudunuz mu?
Leu o que escreveu para a garota com que se vai encontrar?
Gezegenleri bulmak esasen çok basit.
Estas são as imagens que o computador leu no cérebro das pessoas.
Kaydı okumuştunuz, değil mi?
- Disse que leu a transcrição.
- İşareti görmedi.
Ele não leu o aviso.
Dünyalar Savaşını okudun mu?
Você leu "Guerra dos Mundos"?
Yani, tamamen çıplak kalırdınız, ve...
Porque não ficaram de rabo ao léu e...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]