Lillie Çeviri Portekizce
42 parallel translation
- Lillie Sawyer.
- Com a Lillie Sawyer.
Evet, hanımefendi.
A Lillie conseguiu escutar. Não foi, Lillie? Sim, minha senhora.
Lillie, efendim.
- Lillie, senhor.
Lillie.
Lillie...
Lillie, evet.
Lillie... Sim.
Bu Lillie Milverton'u nereden tanıyor?
Mas como poderia Lillie ter conhecimento de Milverton?
Bu mektupları aldığında Lillie ve ben oradaydık.
Lillie e eu estávamos presentes quando ela as recebeu.
Evet, kurban Las Angeles dışından, ve şarkıcının olcağını sanmıyorum, Lillie, onunla dün gece tanışmış, yani temiz olabilir.
A vítima esteve fora de Los Angeles e acho que a cantora, a Lillie, só o conheceu ontem à noite, logo pode estar inocente.
Üstelik, Lillie yüreyen mekan.
E a Lillie irá longe.
Yani onu temizledin, yaptığı işi attın...
Limpou-o e deitou o material fora. Por que usou o lenço da Lillie?
Niye Lillie'nin atkısı? Bulduğum ilk şeyi kaptım.
Peguei na primeira coisa que encontrei.
Lillie'nin atkısı ordaydı? - Evet.
- O lenço da Lillie estava lá?
Lillie Ivers.
Lillie Ivers.
Lillie ile atkı hakkında konuştuğumuz zamanı hatırla.
Lembras-te de quando falámos com a Lillie acerca do lenço?
- Peki Lillie ne olucak?
E ela? - O que tem ela?
Parayı Lillie teyzenin eski evrak çantasına koy.
Põe o dinheiro na mala de mão bege da tia Lillie.
- Lillie, korkutucu, biliyorum ama...
- Lillie, eu sei que isto é assustador.
Lillie, bağlı olduğunu biliyorum ama...
Lillie, eu sei que são ligados, mas...
Lillie?
Lillie?
Lillie ne kadar iyi olduğunuzdan bahsetti ama bence artık vazgeçmenin vakti gelmiş olabilir.
A Lillie contou-me quão generosa é, mas acho que é altura de a deixar.
Bence Lillie'nin hoşuna gider.
A Lillie ia gostar.
Lillie öldü.
A Lillie morreu.
Lillie'nin onkoloğu. Bana çıkma teklif etti.
O oncologista da Lillie convidou-me para sair.
Lillie'nin ikinci dereceden kuzeni, lris.
Sou prima em segundo grau da Lillie.
Lillie'nin ailesi olduğunu bilmiyordum.
Não sabia que a Lillie tinha família.
Ama Lillie beni arayıp düzenlemeleri yapmamı rica etti.
Mas a Lillie ligou-me, pediu-me que tratasse das coisas.
Lillie çok nazik olduğunuzu söyledi.
A Lillie disse-me quão simpática é.
Yarın okul varken Lillie ve James'i evde misafirlerle rahatsız etmek hoş olmaz.
Não vale a pena sujeitar a Lillie e o James a uma casa cheia de gente, em véspera de aulas.
Lillie Hitchcock Coit ile tanışın.
Conheçam... Lillie Hitchcock Coit.
Park's Deli'den Beatrice Lillie sandviçi. Sevdiğiniz malzemelerden de ekstra koydurttum.
É o Beatrice Lillie da panificadora do Parque, e inclui os ingredientes extras que tanto gosta.
Orada ne kadar var Bayan Lillie?
Quanto é que tem aí, Menina Lillie?
Merak etme Lillie.
Não se preocupe, Lillie.
Canı ne istiyorsa yapsın Lillie.
Ele pode fazer o que quiser, Lillie.
Lillie babandan hiç bahsetmiyor, sanırsın ki hiç var olmamış.
A Lillie nunca fala do teu pai, como se ele nunca tivesse existido.
Lillie geliyor mu?
A Lillie vai?
Annem Lillie.
À minha mãe, Lillie.
Vay canına, ne yaptı, Lillie Langtree'yi mi öldürdü?
Caramba, o que é que ela fez? Matou a Lily Langtree?
Görünen o ki, Bay Lillie zor işitiyor.
Parece que o Sr. Lillie ouve mal.
Chinatown'daki Parks Şarküteri'den Beatrice Lillie sandviçi.
Beatrice Lillie de Parks Deli em Chinatown.
Lillie ona kulak misafiri olmuştu, değil mi, Lillie?
É verdade.
Lillie ile buluşmaya gidiyorum.
Vou encontrar-me com a Lillie.
Üzgünüm, Lillie.
Lamento, Lillie.