Mal Çeviri Portekizce
107,521 parallel translation
Yanlış bir şey yapmadım.
Não fiz nada de mal.
Hiç konuşamadık.
Mal tive oportunidade de falar contigo.
- Yanlış bir şey yapmadım.
Eu não fiz nada de mal.
- Yanlış bir şey yapmadım.
- Eu sei. Não fiz nada de mal.
Bir şey yok. Pekala.
Não faz mal.
Sorun değil.
Não faz mal.
Kusura bakmayın.
Desculpem. Ele não faz mal.
Bir taneden zarar gelmez.
Uma não te fará mal.
Sorun değil.
Não faz mal, não faz mal.
- Ciddi misin?
- Eu sei. Não faz mal.
Aletine bakıp güldün mü?
Que fizeste de mal, riste-te da pila dele?
- Sakin ol tatlım.
Não faz mal, querida.
Bunları aldığım için çok mutluyum. Bununla epey ilgileneceğim ama bunun üzerinde ne kadar uzun süre çalıştığını hatırlıyorum.
Não me interpretes mal, fico feliz de a ter mas sei o tempo que despendeste.
Kızarmış sağlıklı değil, ızgara söyle.
Os fritos fazem mal, pede grelhado.
Hanginiz kokuyor?
Qual de vocês cheira mal?
Bu hayvanların bizi ezip geçmesine göz yumdun.
Dá liberdade a estes animais para nos tratarem mal.
Herkes önde mal gibi bekliyor.
Eles estão na entrada de pila na mão.
Limon kremalı pasta lezizdir ve hiç kimseye zararı yoktur.
Essa tarte é deliciosa e nunca fez mal a ninguém.
Söz veriyoruz, seni incitmek için burada değiliz.
Nós... prometemos que não estamos aqui para lhe fazer mal.
Ve ailem her zaman kız kardeşime göz kulak olmam için bana güvendiler, bu yüzden birkaç kez kendim için bir şey yaptığımda, kötü son buldu.
E os meus pais sempre contaram comigo para cuidar da minha irmã então... das poucas vezes que fiz alguma coisa por mim... acabou mal.
İyi şövalye, size zarar vermek niyetinde değiliz.
Bom cavaleiro, não tencionamos causar nenhum mal.
Bir görev üzerinde olan, kötülükle yarışan savaşçılarız.
Somos guerreiros numa busca, numa corrida contra o mal.
Bu günlerde topraklarıma dadanan büyük bir kötülük var. Yuvarlak masa şövalyelerimi kaçırıyor.
E um grande mal anda à solta na minhas terras nestes dias, raptando meus nobres cavaleiros da Távola Redonda.
Kötülük yaklaşıyor ve umut da yok olmuş gibi duruyor.
O mal aproxima-se, e a esperança parece perdida.
Konuştuğumuz sırada Legion of Doom yaklaşıyor.
A Legião do Mal aproxima-se de nós enquanto falamos.
Benim bildiğim tek şey, Legion'ın bunu alana kadar durmayacağıdır. Ve aldıklarında da dünyanın sonu gelecek.
Tudo que sei é que a Legião do Mal não parará até ter aquilo que procura, e quando a tiverem, o mundo, como nós o conhecemos, acabou.
Birazcık destek çıksan ölür müsün?
- Iria fazer-te mal seres apenas um pouco mais apoiante?
Legion Of Doom her an yaklaşıyor.
A Legião do Mal está a aproximar-se de nós enquanto falamos.
Ama Rip biliyor, yani büyük ihtimalle Legion Of Doom da biliyordur.
Excepto que o Rip o sabe, o que significa que a Legião do Mal provavelmente já o sabe.
Legion Of Doom'a karşı koyabilecek biri varsa odur.
Se alguém consegue enfrentar a Legião do Mal, é ele.
Bak, eğer Legion Of Doom'un dedendeki parçayı almasını istemiyorsan delinatörü geri almalıyız.
Olha, se queres evitar que a Legião do Mal apanhe o pedaço da Lança do teu avô, nós temos que o recuperar.
Ve sonrada eğlenmeye çalışırken kendimi suçlu hissettim.
- E senti-me mal por me tentar divertir...
Bak, Maggie ile zaman geçirmek istediğimde kendimi kötü hissetmek istemiyorum.
Ouve... não me quero sentir mal por querer passar algum tempo com a Maggie.
Ne zaman elimden geleni yapsam, geri tepiyor.
Todas as vezes que eu me abro, corre mal.
Ona zarar verme!
- Não lhe faças mal! Desculpa.
Ebilirdin, malıydın, ebilirdin.
"Podias, devias, terias."
Hem de çok kötü davrandım.
Eu agi mal, está bem? Muito mal.
Ve eğer ona zarar verirlerse, senin baban,
E se eles lhe fizerem mal, o teu pai...
Bir adaydan yanlış atfedilmiş bir alıntı ve bir faşisti Beyaz Saray'a korsun.
Uma citação mal atribuída a um candidato... e temos um fascista na Casa Branca.
Seni gördüklerinde vurmayacaklarını nerden biliyorsun?
Como é que sabes se não te irão abater mal te vejam?
Önce malımı kontrol ederim.
Verifico o meu produto antes.
Sana kötü niyet dilemiyorum, ama bu gezegenden gitmeli ve asla geri dönmemelisin.
Não vos desejo mal, mas devem sair deste planeta e nunca mais voltar.
Arkadaşına zarar gelmesini istemeyiz.
Não desejamos mal nenhum à tua amiga.
Bak, kötü hissettim.
Ouve... sinto-me mal.
Ve ondan önce, ailene gittiğinde gerçekten neler olduğunu ve ne kadar kötü tepki gösterdiklerini anlatmadın.
E antes disso, não me disseste aquilo que realmente aconteceu... quando te assumiste perante os teus pais. E quão mal eles reagiram.
Bunlar teklifte alıkoyduğum anahtar konseptlerdir.
Aqui estão os conceitos fundamentais que omiti da proposta. Mal posso esperar.
Sorun yok.
Não faz mal.
Benimlesin.
Não faz mal, estás comigo.
Sabırsızlanıyorum.
Mal posso esperar.
Biliyorum.
Não faz mal.
Çok kaba.
Mal educado.