Mata Çeviri Portekizce
26,816 parallel translation
Hikayeye gibi, o sadece öldürmez. O zorlayacaktır. Onun kurbanları birbirlerini öldürmeye.
Conta a história que ele não se limitava a matá-los, forçava as vítimas a matarem-se umas às outras.
Biraz pastırmadan zarar gelmez Gerald.
Um pouco de bacon não mata, Gerald.
Öldürmek istiyorsan öldür beni.
Se me queres matar, mata-me.
Önce adamı öldürüyor.
Primeiro, ele mata o homem.
Benton beni bulursa, öldürür.
Se o Benton me apanha aqui, mata-me.
İntikam istiyorsa neden beni öldürmüyor?
Se se quer vingar, porque não me mata?
Sen hayatta kalmak için öldürmüyorsun.
Não mata para sobreviver.
Sen hayatta kaldığını hissetmek için öldürüyorsun.
Mata para se sentir vivo.
Ve eğer ona bu gece ödeme yapmazsak, yarın bu anlaşmayı bozacak biz de on dakika sonra işsiz kalacağız. Saçmalık.
Se não lhe pagarmos esta noite, ele mata o acordo amanhã e vamos à falência.
Vur gitsin.
Mata-o logo duma vez.
Wynonna, yapacak!
Wynonna, ela mata-a.
Vur beni!
Mata-me!
Eğer Zantium Laboratuarında seni öldürmeye çalışan birisi varsa, Seni oraya götürmekle bu dünyadaki en berbat polis olurum.
Se há alguém do laboratório a tentar mata-lo, eu seria o pior dos polícias se o levasse até lá.
New York Polisi seni koruyabilir, Ve gerçelten birisi seni öldürmeye çalışıyorsa, Dışarıda tek başına olmak yerine burada
A polícia pode protegê-lo, se alguém está a tentar mata-lo, está mais seguro connosco do que lá fora, sozinho.
Zantium Laboratuarından birisi seni öldürmeye çalışıyor!
- matar-me. - Mata-lo.
Belki de kaçış arabalarıdır bu ama ormanın içinde bulamamışlardır.
- Talvez seja o carro de fuga, mas não o conseguiram encontrar na mata.
Bu herif sırf zevk için öldürüyor.
Este tipo mata só para ser engraçado.
Ya babamı öldürürken bize izlettirirse?
E se ele nos obrigar a ver enquando mata o pai?
Keskin kenarını kullan, buyur ; öldür beni.
Usa o lado aguçado. Aqui, mata-me.
İçinden bir ses "Öldür onu." diyor.
Lá dentro disseste "mata-o".
Fakat o "Öldürme." diyor.
Mas ela disse "Deixa-o vivo". Mata-o.
Öldürme.
Mata-o.
Tanrım, Rand, onu öldürüyorsun.
Meu Deus, Rand. Estás a matá-la.
Ve daha sonra o size söylemiyoruz ne, onu öldürmek.
Depois matá-lo. Não disseste essa parte.
O zaman neden devam edin ve benim için onu öldürmek değil, Ve ı söz ı size geri üzerinde kardeşinin cesedini dönecek.
Então, por que você não vá em frente e matá-la para mim, e eu prometo que vai virar o corpo do seu irmão de volta a você.
Sen de sen de onu öldürmek istediğini söylemiştin. - Evet ama zarar vermedim.
E tu disseste... que querias matá-lo.
"Onu öldüreceğim" dedi.
"Vou matá-la", disse ela.
- Onları nasıl öldüreceğiz? Yalnız üç kişiyiz.
- Como vamos matá-los?
Onu öldürmez.
Ele não vai matá-lo.
- Tanrım, onları öldürdün.
Meu Deus, acabou de matá-los.
Ya da onu öldürüp, yerine gelecek adamla pazarlık yaparız.
Ou podíamos matá-lo e negociar com o homem seguinte.
Yeşil süslü, küçük olanı görüyor musun? - Evet. - O benim.
O tempo todo, a enfermeira que contratámos esteve ao lado da cama dela, a matá-la lentamente com bondade.
Neden seni öldürmeye çalıştığını ve neden olduğu...
Porque tentou matá-lo, porque morreu.
Ama onu öldürmen gerçeği değiştirmeyecek biz, Rumplestiltskin için çalışmıyoruz.
Mas matá-lo não vai alterar a verdade. Que é que não trabalhamos para o Rumplestiltskin.
Sırf emin olmak için onları öldürelim mi?
Devemos matá-los, por segurança?
Onu öldürmek bize düşmezdi.
Não nos competia matá-lo.
Onları vuramazsın!
Não podes matá-los.
Onları öylece öldüremem.
Não posso matá-los.
Onu öldürmeyeceğim.
Não vou matá-la.
Onu öldüreceğim.
Vou matá-lo.
Ya da seni bu zevkten mahrum bırakıp onu kendim mi öldürsem?
Ou devo privá-lo desse prazer e matá-lo eu?
Birisinin onu öldürmeye çalıştığını duydum.
Soube que tentaram matá-lo.
Onu öldürmek hiçbirşeyi düzeltmeyecekti.
Matá-lo não ia resolver nada.
Yani Alan onlar için ciddi bir sorun olmaya başlamıştı, Ve onların çözümü onu öldürmekti.
Então o Alan tornou-se um grande problema e a única solução era matá-lo.
İki kere seni birisi öldürmeye çalıştı.
Tentaram matá-lo duas vezes.
Bu yüzden senin ölmeni istediler.
Por isso querem matá-lo.
İşini bitireceğim.
Vou matá-lo.
- Onu öldürecek.
- Ela vai matá-lo.
Onu ben öldüremem ama senin yoluna da çıkmam.
Eu não posso matá-lo, mas também não interfiro.
- O zaman neden vursun?
Então porquê matá-lo?
Cesedi görünce onu da öldürecek misin?
Explicar um corpo. Matá-lo a ele?