English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ M ] / Mendil

Mendil Çeviri Portekizce

809 parallel translation
Güzel bir mendil. Hiçbir kırışıklığı yok ve eski de değil.
O passe-partout, indispensável, indefrisável, inoxidável!
Anahtar, mendil ehliyet, para, ne kadar kaldıysa.
Chaves, lenços... ... a minha carta, dinheiro, o que seja.
Altın arplarla süslenmiş yeşil bir mendil sana bir şey ifade ediyor mu?
Um lenço verde decorado com harpas douradas diz-lhe alguma coisa?
Neden söz ediyorsun, nasıl bir yeşil mendil?
De que está a falar? De que lenço verde?
"Yeşil bir mendil."
Um lenço verde invulgar!
Bu güzel mendil hoşunuza gitti mi?
Gostavas deste lenço tão bonito? Parece que foi feito para ti.
Ben bir kez iki adamın birbirini kesip parçaladığını gördüm onlardan biri mendil dövüşüydü.
Já vi vários homens cortados nessas brigas de lenços.
Yeni yıkanmış mendil gibi, yepyeni bir araba gibi.
É um cheiro a lenços de linho acabados de lavar. Como um carro novinho em folha.
Ne güzel mendil.
Que lenço tão adorável.
çamaşırhaneye yollayacağın yada fırlatıp atacağın bi mendil, bir rozet miydi o?
Será ela um botão? Um lenço que cai no chão?
Hayatının en güzel yıllarını harcıyor, sonra da bir mendil gibi buruşturup kenara atıyor!
Rouba-lhe os melhores anos da vida dela e depois põe-na de lado, como uma luva velha!
Bana yeni mendil getir.
Dá-me outro lenço.
Biri bana mendil versin.
Alguém me dê um lenço.
- Bana bir mendil verin.
- Tragam água.
Bana hemen bir mendil getir.
Traga um lenço, depressa.
Eldivenler mendil el çantası...
Luvas... lenço... e bolsa.
Şu eski çamaşır leğenini mendil taşır gibi taşıyor.
Tome esse tub Como se fosse uma folha de papel.
Sana demiştim, araya bir mendil koymalısın.
Já te disse para tapares o telefone com um lenço.
- Sadece bir mendil.
- É apenas um lenço.
Kağıt mendil var.
Tenho um lenço de papel. Sim.
Amonyak tozu da hazırlayabilirsin. Bir kutu mendil, bir kadeh de brendi.
É bom ter sais de cheiro prontos, uma caixa de lenços e um pouco de brandy.
- Mendil ister misin?
- Quer um lenço?
Lavanta mendil çok yakışıyor.
O lenço cor de alfazema fica-lhe muito bem.
Yaşlı bir kadın varmış, bir gün kocasını pazara göndermiş. Adama 3 gömlek, 6 mendil almasını söylemiş. Bir de ne denir, şu kadınların şeyi...
É a história de uma senhora que manda o marido ao mercado para comprar três camisas, seis pares de meias e... como se chama...
Bu mendil, eldivenler?
Este lenço e luvas?
Mendil nerede?
Onde está o lenço?
Kırmızı bir mendil.
- Aqui está. - Um lenço vermelho.
Bir mendil gibi kenara fırlattın.
Também tenho a minha dignidade! Não és a única mulher no mundo.
Bir mendil alacağım.
Tenho que ír buscar um lenço.
Gidip bir mendil alayım.
Espera, vou buscar um guardanapo.
Amma büyük bir mendil!
Lenço, lenço... Um grande lenço branco.
- Bu ne? Mendil mi?
- O que é isso, um lenço?
- Birkaç mendil.
- Uns lenços.
İsli istasyonlarda ıslak mendil sallamayı hâlâ bırakmadım.
Não estou talhada para acenar um lenço molhado em bases aéreas sujas de fuligem.
Çekmecede mendil var, ağzımı tıkayın.
Usem os lenços na gaveta de cima para me amordaçarem.
Ama sana ait bir şey varsa, mendil gibi...
Mas se tiver um lenço a mais ou algo de pessoal...
Mendil.
Lenço.
Perona kadar gelmek isterdim ve beyaz mendil sallamak isterdim ama biliyorsun ropörtajım var.
Eu gostava de descer à plataforma contigo e acenar com um pequeno lenço branco etc. etc mas há aquela entrevista.
Buraya tam zamanında geldin. Umarım biraz mendil getirmişsindir. Burada çok terleyeceksin.
Trazei muitos lenços, far-vos-ão falta para limpar o suor.
Baş harfleri yazılı bir mendil, mesela.
Um lenço com monograma, talvez.
- İşte mendil! Ver onu bana.
- Aqui está um lenço!
Anne bir mendil yerleştiriyor.
A sua mãe está a pendurar uma bandeira.
Hiç alakası olmasa da, bir şey soracağım, bu mendil size mi ait?
Não devo, então perguntar se este lenço é seu.
Onurum üzerine yemin ederim ki bu mendil hiçbir zaman karıma ait olmadı.
Eu lhes juro que este lenço não pertence à minha esposa.
Halime bak, kağıt mendil ver.
Dê-me um lenço.
Mendil dışındaki herşeyi yırttım.
Rasguei tudo menos um lenço.
- Bir mendil verin.
- Dê-me um lenço.
- Beyaz bir mendil.
- Um lenço branco.
KEŞKE YANIMDA KÂĞIT MENDİL OLSAYDI
SE AO MENOS EU tivesse UM KLEENEX PARA LHE EMPRESTAR
YA DA KUMAŞ MENDİL.
OU MESMO UM LENÇO DE LINHO.
Mendil var bende...
Tenho algo que talvez possa...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]