Nın yanında Çeviri Portekizce
12,725 parallel translation
Burada doldurma işi bitmiş ama cenaze arabasının yanında durup hiçbir yere gitmiyorsunuz.
Portanto, você acabou de abastecer, mas não partiu.
Hesap özetlerinin çoğu, eski Vogue dergilerinin ve okuldan gelen birkaç gereksiz postanın yanında sağa sola saçılmış ve zarfı açılmamış şekilde duruyordu.
A maior parte dos extratos bancários ainda estavam dentro dos envelopes, espalhados entre revistas da Vogue e correio publicitário. A perícia atirou com tudo para dentro de uma caixa.
Bozuk görünmez bir gemi kayanın yanında duruyor ve tıpkı kaya gibi görünüyor. Tabii, tam olarak nereye bakacağınızı bilmiyorsanız.
Uma nave camuflada poisada numa pedra parece-se tal e qual um calhau, a não ser que se saiba exactamente onde procurar.
Kontrolü ele geçiriyor. Güçleri kapatıp gemiyi deliyor ardından gelişmiş teknoloji ürünü nükleer bombayı bir kayanın yanında duran hayalet gemide bırakıp gidiyor.
Ele assume o controlo e depois ele desliga tudo, ventila a nave e então abandona uma arma nuclear, um caça furtivo de última geração, preso a uma rocha.
Tüm kemiklerini, ataları ve evlatlarının yanında dinleneceği derinlere çek.
Puxa os ossos dele para as tuas profundezas para descansar ao lado dos antepassados e dos filhos dele.
Kim leş gibi kokan bir mezbahanın yanında Amerikalıların olmasını bekler ki?
Quem é que espera que haja americanos escondidos junto a um matadouro?
Çünkü Tommy hala Erica'nın yanında.
Porque a Erica ainda tem o Tommy.
30 yıl önce çok benzer koşullar altında babanın yanında durdum.
Trinta anos atrás, estive em circunstâncias similares ao lado do seu pai.
Geceyi Ava'nın yanında geçirecekmişsin
Que passavas a noite com a Ava.
Ama eğer samur dokumacısının yanında annesi ve babası yoksa bu ne anlama gelir?
Mas, se a costureira não tiver mãe e pai ao seu lado, o que significa?
Şu şehir anahtarını da yanında getir.
E traz a chave da cidade contigo.
Kötü bir şey olursa kaplumbağaların yanında olmak istersin!
Quando algo mau acontece, queremos estar com as tartarugas!
Taşların yanında gördüğüm o çiçeği aramak için Craigh na Dun'a geri gittiğim o günü hatırlıyor musun?
Lembras-te de que voltei a Craig Na Dun, naquele dia, para procurar uma flor que tinha visto junto às pedras?
Ama biz de küçük kuş bacakların olarak yanında olabiliriz.
Mas nós podemos estar lá contigo como tuas perninhas de pássaro.
Esrarın yanında tavuk kanadı mı?
Crack e asas de frango?
Yanında kalsın.
Fica com ele.
Kalbinle konuştun ama yine de prensin yanında bir yer kazandın.
Disseste o que pensas e, mesmo assim, conquistaste um lugar ao lado do príncipe.
Biz, kamerasını cesedinin yanında bulduk.
Quando... encontramos a câmara perto do seu corpo.
Bir adaya yanında sadece birini götürecek olsan ve güvende olacağına emin olsan çünkü o adam işinin en iyisi nasıl hayatta kalınacağını bilen her şeyi yapabilen adadaki hayatı harika yapabilecek seni sürekli mutlu edecek biri olacak.
Se houvesse... Se escolhesses um homem para levar para uma ilha contigo e soubesses que estavas seguro, porque ele era o melhor. Ele ia saber sobreviver, ia tornar tudo...
Ona, bugün ve her gün yanında oturmaktan mutlu olacağını çünkü hayatın kısa olduğunu ve kimsenin otobüste yalnız gitmeyi hak etmediğini söyle.
Dizer-lhe que adorarias sentar-te ao lado dela, hoje e todos os dias, porque a vida é curta, e ninguém merece viajar de autocarro sozinho. Quero que isto pare.
Söyleyebilir miyim? Bir başkasını kızı olarak tutmuş çünkü bu kızı hiç yanında olmuyormuş ve o da tırnağını kesecek biri arıyormuş.
Contratou uma filha substituta, porque a filha dele nunca está e ele precisa de alguém que lhe corte as unhas dos pés.
Dünyanın dört bir yanında, genelde ordular peşindeyken özel operasyonlarda görev aldı.
Participou em missões especiais pelo mundo inteiro, normalmente com exércitos atrás dele.
Şanlısın ki yanında ben varım.
Felizmente, tens-me a mim.
Missandei sen kaç kez bu ejderhaların yanında bulundun?
Missandei, quantas vezes estiveste na companhia destes dragões?
- Altındaki payı orada öylece duruyor, benim payımın yanında.
A parte do ouro dela está cá em cima, - juntamente com a minha.
Yanında seninle birlikte dünyayı fethedeceğini sandın.
Pensaste que ele conquistaria o mundo contigo a seu lado.
Tek soru şimdi, patronun ve arkadaşının, Ihtiyacı olduğu zamanda, yanında duracak mısın? Ya da hırsına mı odaklanacaksın?
A única questão agora é se vais ficar ao lado da tua patronesse e amiga na hora da necessidade, ou se te vais focar na tua ambição.
Sayın yargıç, müvekkilim dün geceki baskında yanlışlıkla tutuklandığı sırada... yanında altı kutu bebek maması, ve bir paket de bebek bezi vardı.
Meritíssimo, quando a minha cliente foi apanhada na rusga, carregava uma caixa de leite em pó e uma caixa de fraldas descartáveis.
- Penisi çok iğrenç, ama evi Jack In The Box'ın yanında, yani iki kuş, bir sik.
- Tinha um pénis nojento, mas vivia perto do Jack In The Box. Dois coelhos de uma pilada só.
"S." Sandringham'ın yanında mı?
"S"... Ela está com o Sandringham?
Umarım oğlumun yanında olarak Babalık'ın başkaları için yaptıklarını ben de oğlum için yaparım.
Só espero que, ao estar presente na vida do meu filho, eu possa fazer as coisas que parece que o Pop fazia pelos outros.
Kilitli dolapların yanında.
Através do balneário do pessoal.
Seni o moron Foxman ve ibne Flusser'ın yanında dönmeye zorlamadı değil mi?
Ele não te fez voltar a morar com o idiota do Foxman e aquele paneleiro do Flusser, pois não?
Hadi gel annenin yanında dur da fotografınızı çekeyim.
Vem para junto da tua mãe para vos tirar uma foto.
# Annen yanı başında # # Korurum seni tüm kötülüklerden # # Uyanırsın tekrar kollarımda #
A Mamã está mesmo aqui ao teu lado, proteger-te-ei do mal e tu acordarás nos meus braços.
- Çiçek salgınında yanında değildiniz.
Você deixou-a entregue à varíola.
Neden haçın yanında olmasını istiyorsun?
Porque é que queres ter a cruz ao teu lado?
Yanında hıyarın teki olmadan bir markete bile gidememem gibi şimdi. Şey gibi..
Agora nem posso ir ao supermercado sem que um palhaço qualquer me diga,
Goldman'lerin yanında olacaksınız.
Vai ficar ao lado dos Goldman.
Bilmem, işte yanında hep bir arkadaşın olduğundan emin olmak istedim.
Não sei. Só quero ter certeza que tens sempre um amigo.
Birmingham'da yanında 10 bin dolar nakit taşıyan tek başına bir kadın.
Uma mulher sozinha em Birmingham com 10 mil em dinheiro.
Kalan herkes ya bir sedirin üzerinde ya da yerde uyuyordu. Şık elbiselerinden oluşan yığınların yanında uzanıyordu.
Todos dormiam nas suas camas ou no chão, amontoados ao lado das suas belas roupas.
Dedesinin yanında olmalı. Ağabeyinin, ablasının.
Ele deveria ficar com o avô, o irmão e a irmã.
Vadi'nin Şövalyeleri'nin istilacı yabanilerin yanında olmasını bekleyemezsin.
Não podem esperar que os Cavaleiros do Vale apoiem invasores selvagens.
Konsey Üyesi Kael, son savaşta babamın yanında korkusuzca savaştı.
A conselheira Kael lutou destemidamente ao lado do meu pai na última guerra.
Bu savaşı kazanabileceğimizi biliyorum çünkü kral Eventine'ın yanında da durmuştum ve kaderin işine bakın ki şimdi de, oğlu Kral Ander'ın yanında duruyorum.
Sei que podemos vencer esta guerra, porque lutei lado a lado com o vosso Rei Eventine e como decidiu o destino, agora luto ao lado do seu filho. Rei Ander.
Ait olduğun yerde yanında ailenle olacaksın.
Vais estar só com a tua família. Onde pertences.
ayakları boğanın iki yanında, bir eli havada.
... os pés em baixo dos dois lados do touro, uma mão no ar.
Ava'nın yanında.
Está com a Ava.
Yaşama, özgürlük, mutluluğu arama ve yanında çalıştığın şerefsizden nefret etme hakkı.
É vida, liberdade, a busca pela felicidade, e odiar o imbecil para quem trabalhas.
- John, Karl'ın yanında laflarına dikkat et.
John, modera a língua em frente do Carl.
nin yanında 24
yanında 38
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanındaki kim 31
yanında olacağım 35
yanında mı 21
nin yeri 71
nın yeri 16
nın yardımıyla 20
yanında 38
yanındayım 92
yanında kim var 24
yanındaki kim 31
yanında olacağım 35
yanında mı 21
nin yeri 71
nın yeri 16
nın yardımıyla 20