Odama Çeviri Portekizce
2,629 parallel translation
Kansas'ta karşılaştığımızda, özel olduğunu anlamıştım. Otel odama geldi, tekila içmişti ve ve bana programı beraber sunmanın nasıl olacağını görmek isteyip istemediğimi sordu.
Soube que ela era especial numa festa em Kansas City, quando apareceu no meu quarto do hotel bêbada de tequila a perguntar se queria vê-la fazer um truque com...
Bir öğleden sonra odama geldi ve ne olursa olsun beni sevdiğini söyledi.
Ela veio ao meu quarto um dia e disse-me que o que quer que acontecesse, ela amava-me.
Eğer izin verirsen odama dönüp bir kaç telefon görüşmesi
Tenho de voltar para o quarto e fazer uns telefonemas.
Pekâlâ, gerçekten çok yorgunum o yüzden sorun olmazsa, odama gitmek istiyorum.
Estou cansada, se não houver problema, vou para o meu quarto.
Babam bana odama gidip sessiz olmamı söylemişti.
O meu pai disse-me para ficar no quarto e para não fazer barulho.
Polise ihbar edip onları yakalatsaydım bu sefer de odama kız attığım raporlarına geçecekti ve bu durumda da karımın olanları öğrenmesi riski ortaya çıkıyordu.
Bem, se tivesse chamado a polícia e as tivessem encontrado, iriam existir relatos a dizer que levei uma rapariga para o quarto, E não podia correr o risco de a minha mulher descobrir.
Bu kadar! Bir daha sakın odama yaklaşayım deme.
Basta, nem venhas ao meu quarto, mais tarde.
Hadi odama gidelim.
Anda ao meu quarto.
- Odama Pierogi getirmek mi?
Mandar vir comida para o meu quarto?
"Seni odama götürür, her yerine dokunarak seni kuruturdum." "Senin uzun...", dur, pardon. "Seni uzun ve yoğun şekilde öper" "nefesini keserdim."
"Levava-te para o meu quarto e secava-te tocando em todo o teu corpo... e beijava-te longa e apaixonadamente... até te deixar sem fôlego."
Bu iki kadehe şarap doldurmak sonra da seni yatak odama çıkarıp bütün giysilerini çıkarmak ve ne yapmak istediğimizi konuşmaya son vermek istiyorum.
Quero servir estes dois copos de vinho e depois levar-te lá para cima para o meu quarto, tirar-te a roupa toda, e parar de falar sobre o que ambos queremos fazer.
Çok kısa bir süre odama gitmek için izninizi istirham ediyorum.
Peço-vos licença para me retirar brevemente aos meus aposentos.
Odama bir televizyon koymuş olsaydın, bu sorunları yaşamayacaktık.
Não teríamos este problema se apenas pusesses televisão no meu quarto.
Odama bir piton koymuş olsaydım, bu sorunları yaşamayacaktık.
- Não teríamos este problema se pusessemos uma jibóia no teu quarto.
Şimdi beni odama geri gönderirler mi dersin?
Achas que já posso voltar para o quarto?
Sonra birkaç gece önce biri odama girip ben uyurken onu çaldı.
Mas, há umas noites, alguém me entrou no quarto e roubou-o enquanto dormia.
Bir rakun odama girdiğinde maalesef yine oradaydın.
E quando um guaxinin entrou no meu quarto, infelizmente, o Shel estava lá.
Sonra bir umut odama geri dönebilmeyi ve her şeyin geçmesini bekledim.
Até esperava voltar ao quarto e ver tudo roubado.
Odama girme baba. Demek kutup ayılarını kurtarmakla meşguldün?
Então, estiveste ocupado, a salvar os ursos polares?
Gecenin bir yarısı odama iki tane silahlı kazma gönderip yaka paça çıkartıp mekiğe bindirdiler.
Contrataram dois mercenários armados para entrar no meu quarto a meio da noite, e pôr-me inconsciente. E meteram-me numa nave.
Odama gidebilir miyim lütfen?
Posso ir para o meu quarto, por favor?
Odama mı girdin?
Você foi ao meu quarto?
Odama girdi ve eşyaları taşımak için bahaneler uydurdu. Onu bana bağlayan eşyalar.
Ela foi ao meu quarto e encontrou uma desculpa para trazer as coisas coisas que estavam lá para ficar
Banyo duvarını kırıp odama girdi.
Ele entrou pela parede do armário no meu quarto.
Yorgunum. Gizlice odama çıkacağım.
Estou cansado, vou recolher-me.
- Thomas'a odama çıktığımı söyler misin?
- O Thomas. O Thomas. Pode dizer-lhe que subi?
Pekala, birisi bana odama kadar eşlik edebilir mi?
Pronto. Alguém me pode abrir a porta do quarto?
Bunları odama yollarsın, olur mu?
Por favor, mande entregar isso no meu quarto.
Yatak odama bir hastane yatağı mı koydun? Hank, yine evinde hissedeceksin.
Puseste uma cama de hospital no meu quarto? estarás em casa.
Peggy, Freddy, Danny, Stan... odama gelin.
Tenho de ir a uma reunião. Peggy, Freddie, Danny, Stan, ao meu gabinete.
- Benim odama gidebiliriz.
Podemos ir para o meu escritório. Vamos para ali.
Samsonite takımı, odama!
Equipa da Samsonite, para o meu gabinete.
Herkesi kaldırdıktan sonra odama geri dönüp biraz gözlerimi kapadım.
- Porque estás tão atrasada? - Voltei para o quarto, depois de acordar toda a gente, e fechei os olhos por um instante.
Kızı odama getir.
Traga a rapariga ao meu quarto...
Sanırım odama gidip bir süreliğine uzansam iyi olacak.
Vou voltar para o quarto e me deitar um pouco.
Bunları odama koyarsın değil mi?
Põe isto dentro do meu quarto, pode ser?
Arkadaşın yüzbaşı Raydor'ın odama geldiği sırada.
Foi quando a tua amiga, Capitã Raydor, apareceu no meu escritório.
Bu çocuğu, sorgu odama almak için ne gerekiyorsa yapacağım, çünkü, o üç cinayetin suçlusu.
Farei o que for preciso para interrogar esse garoto, porque ele é culpado de um triplo homicídio.
Eğer o yaratık odama girdiyse yeni bir yatak ve gardrop almam gerekecek.
Se esse animal foi ao meu quarto, vou precisar de uma cama nova... e armário.
Soyunma odama astığın kaydolma kâğıdından sonra, ben senin Glee'ci olduğunu sanmıştım.
Pensei que fosses do Glee com as folhas de inscrição - no meu balneário.
Odama birini çağırmam böyle bir şeymiş galiba.
Acho que isto é a sensação quando chamo a alguém para o meu gabinete.
Otel odama gittim ve uyuyamadığım zamanlar bazen ziyaret ettiğim internet sitesine girdim.
Portanto voltei para o quarto do hotel e fui a um site que às vezes visito quando não consigo dormir...
Herkes yatılı okula odama kız almak için gittimi düşündü.
Todos pensam que fui expulso do conselho escolar por ter miúdas no meu quarto.
Onu... görmezden geldim odama çıktım ve ondan beri ikisiyle de konuşmadım.
- Bem, ignorei-o. Escondi-me no quarto e ainda não falei com nenhum deles.
Odama gitmek için korumaya ihtiyacım yok.
Não preciso que me acompanhes ao meu quarto.
Otel odama bak bakalım geriye neler kalmış.
Vai encontrar o que resta deles no meu quarto de hotel.
Ve odama döneyim.
Eu volto para o meu escritório.
- Odama gelir misin?
- Podes vir ao meu escritório?
Joey, odama!
Joey, ao meu escritório.
Megan, odama götürür müsün onu?
Megan, pode levá-la à minha sala?
- Odama geçiyorum ben.
- Vou para o meu quarto.