Oralarda bir yerde Çeviri Portekizce
226 parallel translation
Oralarda bir yerde
- Lá atrás.
Oralarda bir yerde.
Quem é?
Sayfa altı oralarda bir yerde.
A página seis anda por aí algures.
Ama oralarda bir yerde, sensörlerimiz o kadarını gösteriyor.
Os nossos sensores detectam-na.
Oralarda bir yerde 1.000 küp parsek büyüklüğündeki uzay alanında. Ve ona yardım etmek için elimizden hiçbir şey gelmiyor..
Ele está lá fora, Doutor... lá fora em qualquer lugar em 1000 parsecs cúbicos de espaço e não há absolutamente nada que possamos fazer para ajudá-lo.
Öldürücü olduğunu biliyorduk, şimdi yaralı. Oralarda bir yerde, acı içinde olma olasılığı var.
Sabíamos que era um assassino, agora está ferido, provavelmente a sofrer, algures lá atrás.
Oralarda bir yerde gizlendiğini biliyorum.
Sei que está observando.
- Oralarda bir yerde.
- Está algures por aqui.
Evet, oralarda bir yerde.
Sim, nessa zona.
Ve o, oralarda bir yerde, sadece yanlış kadınlarla beraber.
Ele anda por ai. Só que está com a mulher errada.
Oralarda bir yerde, Vulnavia cevabımız yatıyor.
Em qualquer um desses lugares, Vulnavia... é a nossa resposta.
Atı oralarda bir yerde.
O seu cavalo está algures por aí.
Oralarda bir yerde, gelip de beni kurtaracak olan- -
Sabia que algures por aí, deveria haver alguém que...
Oralarda bir yerde düştü!
Caiu aí embaixo!
Yani gece gökyüzüne baktığında,... oralarda bir yerde bir Tanrı olması gerektiğini hissetmiyor musun?
Quando olhas para o céu, à noite... não sentes que algures lá fora, tem que haver um deus?
- Mike oralarda bir yerde.
- O Mike está no mar!
Tek bildiğim bir çocuk öldü ve oğlumla kocam hala oralarda bir yerde.
Morreu um rapaz, e o meu filho e o meu marido ainda estão no mar!
Oralarda bir yerde olmalı.
Deve estar por perto.
Oralarda bir yerde olmalı.
Deve estar em algum lugar aí.
Oralarda bir yerde bir çeşit araç merkezi var gibi görünüyor.
Parece haver um centro de veículos a frente
Tijuana'nın oralarda bir yerde bulabilirsiniz onu.
Devem encontrá-lo algures em Tijuana.
Oralarda bir yerde bir savaş var, Hop.
Há uma guerra, Hop.
Gerçek suikastçının neye benzediğini ve oralarda bir yerde olduğunu biliyorum.
Eu sei como é o verdadeiro assassino e eu sei que ele ainda está por aqui.
Pete, seni yaşlı kurt, oralarda bir yerde olduğunu biliyordum.
Pete, eu sabia que andavas por aí!
O, oralarda bir yerde.
Ela está por aí. Só que ainda não a encontrei.
Tüm bu işlerin arkasındaki puştun kim olduğunu biliyorum oralarda bir yerde canı yanıyor, bu da hoşuma gidiyor.
Conheço um sacana que é o responsável pela porra da operação toda e esse cabrão está a levar e eu estou a gostar de ver.
Sanırım oralarda bir yerde yüksek kalite bir kız var.
- Ei, ela é gira. - Acho que anda aí uma miuda Alta Qualidade algures.
Bob'un oralarda bir yerde vücut bulduğunu düşünün. İçine girebileceği bir başka kurban aradığını.
Fico a pensar nele, por aí, desencarnado... à procura de outra vítima para possuir.
Oralarda bir yerde olmalı.
Ele anda por aí.
May oralarda bir yerde olmalı.
- Está aí em cima, algures.
- Kara oralarda bir yerde, biliyorum.
A terra está ali.
Cameronların anıtı oralarda bir yerde şimdi.
Portanto, ali está o monumento dos Cameron.
- Onları görmüyor olmamız, oralarda bir yerde olmadıkları anlamına gelmez, efendim.
O facto de não os vermos, não significa que eles não existam.
- Eğer oralarda bir yerde yerli varsa onları bulacağım.
Se houver índios aqui, eu encontro-os.
Monfriez oralarda bir yerde.
Vou chamá-lo.
Oralarda bir yerde olmalılar.
Eles tinham de estar por aí.
Ormanın Ruhu oralarda bir yerde olmalı.
A criatura deve estar perto.
Konukçunuz oralarda bir yerde mi?
O... seu hospedeiro esta... algures aí?
- Babam oralarda bir yerde mi?
- O meu pai está algures por aí?
Yanıt oralarda bir yerde Neo.
A resposta está por aí algures, Neo.
Kızım oralarda bir yerde.
Não sei onde está a minha filha!
Oralarda bir yerde beni duyabilen kimse var mı? Delirmiş bir askeri komutan tarafından avlanmaya çalışılıyorum. Benim yapamadığım her şeyi kim yapabilir?
... sendo caçado... por um comando militar insano fazendo tudo o que posso estou procurando um caminho pra casa...
Oralarda bir yerde, tamamen Crichtonlarla dolu bir dünya. Ne kadar işe yaramaz bir yer olmalı!
Em algum lugar por aí existe um mundo cheio de Crichtons... quão inútil deve ser...
Oralarda bir yerde bizi sevecek, bizi anlayacak ve bizi öpüp herşeyi daha iyi yapacak bir ucube var.
Algures, lá fora, há outro monstrinho que nos amará, compreenderá, nos beijará as três cabeças e tornará tudo melhor.
Eğer oralarda bir yerde bir uzaylı varsa bu henüz onu öldürmediğimdendir.
Se há um alienígena aí fora que posso matar São os que não matei ainda. Não posso ir sozinho.
Oralarda bir yerde memleketim evim.
Algures por aí fica o meu país... a minha casa.
Bilirsiniz, erken bir saatte tiyatroda idim, fakat sizi oralarda hiçbir yerde bulamadım.
Estive no teatro há pouco, mas não o encontrei.
Adam oralarda bir yerde olmalı.
O homem tem que andar por aí.
Eğer kendini, oralarda, ateşin ortasında bir yerde bağırsakların dışarıda, "sıhhiye" diye çığlık atarken bulursan kendi hayatımı tehlikeye atmadan, sana yardım edebileceksem tereddüt etmem!
Se estiveres no meio do combate... todo lixado, a gritar por um médico. Se eu poder ajudar seja como for sem por em risco a minha vida, Não vou hesitar.
Oralarda bir yerde beni duyabilen kimse var mı? Delirmiş bir askeri komutan tarafından avlanmaya çalışılıyorum. Her şeyi kim yapabilir?
... sendo caçado... por um comando militar insano fazendo tudo o que posso estou procurando um caminho pra casa...
Oralarda, bir yerde kahrolası derin maviliklerdesin. Sana bunları Penney'den gizlice aldığım kuş tüy yastıkların kutusunun üzerinde yazıyorum.
Estás algures no meio do mar e escrevo-te apoiada na caixa de duas almofadas de penas que comprei em segredo para nós.