Polonyalı Çeviri Portekizce
682 parallel translation
- Polonyalı gördün mü?
Viram algum polonês?
- Sizin Polonyalılar nerede, ihtiyar?
Onde estão teus polacos, Avô?
Bir Polonyalı meşesinde oturuyordu.. daha fazla Polonyalı olmayacak..
Havia um polaco sentado sob o carvalho, mas não está mais lá.
Annem Danimarkalı, babam Polonyalı. İkisi de Fransız uyruklu.
Em Viena de Austria, de mãe dinamarquesa e de pai polaco, naturalizados franceses.
Polonyalı bir mızraklı süvari.
Foi um lanceiro polaco.
Bana acıma. Polonyalı süvariye acı.
Não tenha pena de mim, mas do polaco.
Polonyalı bir süvariyi de öpmüştüm... ölmeden önce.
Também beijei um lanceiro polaco... antes dele morrer.
Bazen gazetelerde, bazı banliyölerde Polonyalı bir işçinin karısını baştan çıkaran bir İtalyan'ın hikayesini okuruz ya hani... Ve her zaman da bıçağın ucunda sona erer bu haberler, bilirsin.
De vez em quando, leio nos jornais que numa localidade longínqua um italiano quis roubar a mulher a um polaco e que acabou à facada.
Tüm Polonyalılar bir hayalet mi gördü?
Estarão a ver um fantasma?
Polonyalıların tüm umutlarının karşısında bir Nazi tankı vardı insanlar ise şaşkın ve yardıma muhtaçtı.
Havia um tanque nazi contra cada esperança polaca e as pessoas estavam atónitas e desesperadas.
Ama o Varşova'da yaşayan bir Polonyalıydı.
Mas ele é um polaco que viveu em Varsóvia.
Sonuçta hepimiz Polonyalıydık, kimse yanlış bir şey görmedi.
Afinal somos todos polacos, ninguém viu nada de mal nisso.
Ben iyi bir Polonyalıyım.
Sou um bom polaco.
Toplama işini biz, kampı da Polonyalılar yapıyor.
Realmente concentramos, e os polacos acampam.
Bu arada onu kocası, şu meşhur Polonyalı aktör Joseph Tura galiba.
A propósito, creio que o marido dela é aquele grande actor polaco, Joseph Tura. Ouviu falar dele, não é?
İngiltere'de genç bir Polonyalı pilot vardı, adı sanırım Sobinski'ydi.
Há um jovem aviador polaco em Inglaterra, chamado Sobinski.
Siz, bir Gestapo yandaşı, düşmandan Polonyalı kadına mesaj iletiyorsunuz.
Um homem da Gestapo, que traz uma mensagem para uma polaca do inimigo.
Meşhur Polonyalı aktör, Joseph Tura.
Aquele grande actor polaco, Joseph Tura.
Bu arada kocası, meşhur Polonyalı aktör Joseph Tura.
A propósito, ele é aquele grande actor polaco, Joseph Tura.
Kocası, şu meşhur Polonyalı aktör, Joseph Tura.
O seu marido é aquele grande actor polaco, Joseph Tura.
Moskova'yı Polonyalılar ve Litvanyalıların saldırılarından Tatarların tekrar sınırlarımıza tecavüz etmelerinden,... kanlı çatışmalar yaşamaktan ve düşmanlarından,... yalnızca parçalanmamış, yasal bir taht koruyabilir :
Somente o poder único, o sangue único protegerá Moscovo dos seus inimigos. Porque senão, os tártaros empreenderão de novo as incursões. Os polacos e livónios, suas invasões.
Stanley Polonyalıdır, bilirsin.
Stanley é polaco, sabes.
Burada Polonyalınla beraber...
Ali com o teu polaco!
"Domuz, Polonyalı, iğrenç, kaba, yağlı"
"Porco, polaco, nojento, vulgar, engordurado!"
Polonya'dan olan insanlara Polonyalı denir! Polak değil!
As pessoas da Polónia são polacos ( poles ), não "poleiros" ( cavaleiros polacos = polacks )!
Yaklaşık 40,000 savaş mahkumu vardı orada, tabii eğer Rusları, Polonyalıları ve Çekleri dahil edecek olursan bizim bölümde yaklaşık 630 kişiydik.
Havia lá uns 40000 prisioneiros de guerra, se contássemos com os russos, os polacos e os checos. No nosso recinto, éramos uns 630.
Doğru, tam bir Polonyalı gibi konuştun.
Tem razão! O género polaco!
Evet, Macaristan'da doğdum. Annem Polonyalıydı.
Um tio meu, supostamente, era esquimó.
Halkın, çarı başkente geri getirmek için yollara koyulduğu ; Prens Kurbski'nin, Rus birliklerini Polonyalılara teslim ederek, Kral Sigismund'a sığındığı alçakça bir ihanetin yılı.
O ano em que o povo veio lhe procurar para o levar de novo à capital. O ano da perversa traição do príncipe Kurbski que entregou as tropas russas e se uniu ao rei Sigismundo
Yahudiler, Polonyalılar, Ruslar, Fransızlar.
Prisioneiros políticos.
- Hepsi var! Hollandalı'sı, Fransız'ı, Polonyalı'sı, Norveçli'si!
Holandeses, franceses, poloneses, noruegueses, todos!
- Polonyalı mısın?
- Polaca? - Sim.
Sadece Polonyalı, Yahudi veya politik karşıt oldukları için....... savunmalar dinlenmiyor cezalar uygulanıyordu.
Sentenças eram ditadas contra acusados... somente por serem polacos, judeus, ou politicamente indesejáveis.
İki Polonyalı işçi kafatası....... normal boyutlarının beşte biri kadar küçülmüş.
iAs cabeças de dois trabalhadores polacos... encolhidas a um quinto de seu tamanho normal.
- Bir Amerikalı'yla, aslen Polonyalı.
- Com um americano, que é polaco.
Chino, Polonyalı'nın yarısı kadar kazanıyor.
O Chino ganha metade do que o polaco ganha.
Annen Polonyalı, baban İsveçli.
Tens pai polaco e mãe sueca.
Chino "Ne olursa olsun o Polonyalı'yı haklayacağım" diyor.
"Vou matar o maldito polaco nem que seja a última coisa que faço."
Ben Polonyalı mülteci.
Eu ser refugiado polaco.
Aptal Polonyalı gibi konuşma.
Não fales como polaco imbecil!
- Ben Polonyalıyım.
- Sou polaco.
Polonyada, Polonyalılardan başka neler vardır biliyormusun?
Sabe o que há na Polónia alem de polacos?
Polonyalıları sadece Polonyalı oldukları için öldürürler.
Eles matam os polacos só por serem polacos.
- Yapsana şunu Polonyalı!
- Polaco estúpido!
Ölü kadın Polonyalı, değil mi?
A morta era polaca, não?
Onu Polonyalı bir vatansever mi öldürdü?
Assassinada por um patriota polonês?
Polonyalı vatansever cinsi sapıksa eğer.
Além de patriota, um degenerado sexual.
Pennsylvania'dan Hollandalılar, Chicago'dan Polonyalılar Dakota'dan İsveçliler. İri adamlar!
Homens grandes!
Burada Polonyalı teröristler Alman birliklerine ilk ateşi açtı.
Foi aqui que os rebeldes poloneses atacaram as tropas alemãs.
Sadece Polonyalılar'a değil tüm dünyaya bir dersti.
O seu marido está vivo.
Polonyalıyım.
Sou polaca.