Reston Çeviri Portekizce
257 parallel translation
Doktor Reston nasıl?
Como estava o Dr. Reston?
Doktor Reston.
O Dr. Reston.
- Evet, evet Doktor Reston.
Sim, sim... Dr. Reston...
ADI Reston, Elizabeth Ann
NOME Reston, Elizabeth Ann
- Bu Reston alışveriş merkezi mi?
O cliente não se decide. - O Centro Reston?
Tezgahında bir plan vardı, Reston Alışveriş Merkezi dedi.
Tinha uma planta no balcão. Disse que era do Centro Reston.
2505 Arlington Yolu, Reston.
2505 Arlington Road, em Reston.
Reston yakınlarında meydana gelen tek araçlı bir trafik kazası bu saatte yedinci otobanın batı istikametinde trafik sıkışıklığına sebep oldu.
Ocorreu outro acidente, perto de Reston, que está, neste momento, a congestionar o trânsito na Estrada 7.
- Ben Dr Reston.
- Sou a Dra. Reston.
Reston ve Franco'nun ellerinde bir haber var.
O Reston e o Frankel sabem da história.
Sorenson'un Reston'ın elinde ne olduğunu öğrenmesini sağlayabiliriz ama senin Orville Dryfoos'u araman gerekiyor.
Vou pedir ao Sorenson que tente convencer o Reston. Mas terá de ligar ao Orville Dryfoos.
Bay Reston, günlerden ne olduğunu hatırlayamıyor.
Mr. Reston nem se lembra que dia é.
Bay Reston garajında tamircilik yapıyormuş.
- Mr. Reston é um latoeiro amador.
Reston'ı tutuklayacak bir şey daha çıktı.
Já temos com que reter o Reston :
Yani Debbie Reston işe gitmedi ve arka bahçeye gömülmedi.
Debbie Reston não foi trabalhar e não está enterrada no quintal.
Reston'ın tişörtündeki kan kendine aitmiş.
Falei com o Greg no laboratório.
- Ya havludaki kan?
O sangue na camisa do Reston é dele. E o sangue na toalha?
Parmak izleri geldi. Sizin kayıp kız çıktı ; Debbie Reston.
As impressões digitais correspondem às da desaparecida, Debbie Reston.
Debbie Reston 18 : 00-20 : 00 arası Temel Ekonomi dersine giriyormuş.
A Debbie tinha aulas de Introdução à Economia das 18h00 às 20h00.
Debbie Reston'ın.
Debbie Reston.
Catherine'in Debbie Reston'ın saçında bulduğu siyah iplik var ya?
Lembram-se da fibra negra tirada do cabelo da Debbie pela Catherine?
Debbie Reston'ın elindeki boya var ya?
Quanto à tinta nas mãos da Debbie Reston...
Debbie Reston'ın bileğinden çıkardığınız plastik ipin test sonuçları çıktı.
Concluímos as análises aos atilhos que retiraste dos punhos da Debbie.
Debbie Reston'a ait değil.
Não pertence à Debbie Reston.
Yani Janet Kent'in katili onun saçını saklamış ve 15 yıl sonra John Mathers'ın idam edileceği gece Debbie Reston'ın cesedine yerleştirdi.
Quem matou a Janet guardou cabelos dela e colocou-os na Debbie Reston, 15 anos depois, na noite da execução de John Mathers.
Debbie Reston'ın bu arabayla taşındığını gösteren bir şey yok.
Ninguém limpa um carro assim tão bem. Não há provas de que Debbie Reston tenha sido transportada nele.
Parmak izi, Debbie Reston'ın bulunduğu torbadaki parmak izine uymuyor.
A impressão digital parcial do saco onde estava a Debbie não é dele.
İtiraz etmezseniz, Özel Ajan Reston'ın takım lideri olmasını istiyorum.
Vou pedir ao Agente Especial Reston para chefiar a equipa, a não ser que queira declinar.
İdam edildiği gece Debby Reston öldürüldü. - Kopya cinayet, değil mi?
Na noite da sua execução Debby Reston foi morta.
2 yıl önce, Debby Reston'un üzerinde bulanan kıl DNA'sı ilk kurban Janet Kent'e ait çıktı.
Há dois anos o DNA confirmou que o cabelo na Debby Reston pertencia à 1ª vitima, Janet Kent.
Şey, şişme bebeğin ağzında bulduğunuz kılın DNA'sı Debby Reston'a ait olduğunu gösteriyor.
O DNA confirmou que o cabelo na boca do boneco pertencia a Debby Reston.
Beyler, Debby Reston'ın cesedinde bulduğumuz siyah üç örmeli lifler Chevy model bir arabaya ait.
Aquelas fibras negras no corpo da Debby Reston eram de um chevy.
2 yıl önce Debby Reston katilin gözlüklerini kırmıştı.
Há 2 anos Debby Reston partiu os óculos do assassino.
Gösterge paneli ve dikiz aynasındaki izler iki yıl önce bulunan Debby Reston'ın cesedinin konulduğu çöp poşedindeki izlerle aynı çıktı.
Impressões do tablie e espelho retrovisor são as que encontrámos no saco do lixo de Debby Reston encontrado há 2 anos.
Evet, çizim kitapları üzerindeki izlerle karavanda ve Debby Reston'ın koyulduğu çöp poşetinde bulduğunuz izler uyuştu.
As impressões da loja de BD são iguais às da carrinha e do saco do lixo de Debby Reston.
Debby Reston'ın arka koltuğunda... ciltlenmiş fotokopi çekimi katalog vardı.
No banco de trás de Debby Reston... catálogos.
Bayan Reston?
- Mrs. Reston.
Bayan Reston?
Mrs. Reston?
İnternette bir dergiye makaleler yazıyorum ve James Reston Muhabirlik Bursu'na başvurdum.
Estive escrevendo alguns artigos para uma revista virtual e acabei de me inscrever na companhia de reportagem James Reston.
Benim asıl istediğim Reston Bursu.
Ok. E Providence... não é Manhattan.
Bilmiyorum. Bu işi kabul edersem Reston Bursu'ndan vazgeçmiş oluyorum.
Se aceitar este trabalho estou a abrir mão do resto do estágio.
Uyuşturucu bulundurma, toplum ahlakına aykırı davranış, öldürücü silahla saldırı sabıkaların varmış.
Novamente com antecedentes por posse, má conduta e assalto com arma mortal. Parece que tem cá um mau feitio, Sr. Reston.
Gerçekse asla saptıralamaz Bay Reston.
À verdade nunca se pode dar a volta, Sr. Reston.
Carl ve Molly Reston bir şey saklıyor.
Conheço o Carl e a Molly. Eles escondem qualquer coisa.
Reston alışveriş merkezini bilir misin?
Numa empresa...
- Evet.
Conhece o Centro Comercial Reston?
Reston'dan geliyordu.
É de Reston.
Reston, Virginia'dan Michael Faraday.
Michael Faraday, de Reston, Virgínia.
Reston'ın tişörtünü Greg'e götüreceğim.
- Vou levar a camisa dele ao Greg.
Debbie Reston. 17 yaşında.
Debbie Reston, de 17 anos.
Debbie Reston'ın arabası.
É o carro da Debbie.