Sabahleyin Çeviri Portekizce
687 parallel translation
Güzel bir uyku çek, sabahleyin görüşürüz. Tamam.
Dorme bem, vejo-te de manhã.
Pekala, güzel bir uyku çek, sabahleyin görüşürüz, ha?
Dorme bem, vejo-te de manhã. Está bem?
Pekala, sabahleyin her bildik soyguncuyu içeri almanızı istiyorum.
- Quero que reúna todos os homens. Se ainda não falou, fale.
Sabahleyin sekreterimi ara,
- Telefone à minha secretária amanhã.
Sabahleyin bana cevap vereceksin.
Falamos sobre isto amanhã!
Eğer duygularım varsa yapmamalıyım. Bunun sonucu sabahleyin korkunç gaz sancıları olacağını biliyorum.
Sei que amanhã terei problemas de gases como resultado.
Sonra sabahleyin, sis inince... sessizce çekip gideceğiz, o burada kalıp bir sürü yem atacak ve az balık tutacak. Bizse uzakta bol bol balık tutacağız.
De manhã, quando o nevoeiro aparecer, vamo-nos embora e deixamo-lo a atacar em força e a pescar pouco, enquanto vamos à procura de peixe.
Eminim çok uykun vardır ve hemen yatmak istiyorsundur çünkü sabahleyin bir dersin var.
Deves estar cheia de sono e queres ir para a cama, porque tens uma aula de manhã.
Sabahleyin oraya gitmek istemiyorum.
Não quero lá ir de manhã.
Sabahleyin göndermem gerekti.
Deveria ter feito isso de manhã.
Bilmiyorum ama sabahleyin onu asacaklar.
Não sei, mas vão enforcá-la amanhã de manhã.
Sabahleyin ilaç ormanına gidiyoruz.
Vamos para a selva do remédio da febre amanhã.
Sizinle sabahleyin görüşürüz Bayan Hunt.
Vê-la-ei de manhã, menina Hunt.
Sizinle sabahleyin görüşürüz.
Vê-la-ei de manhã. Boa noite.
- Sabahleyin sana telefon edeceğim.
- Telefono-lhe de manhã.
Cüzdanındaki bilete bakılırsa sabahleyin Martinik'ten ayrılacakmış.
Os bilhetes na carteira mostram que ia partir de Martinica à alvorada.
Sabahleyin, seni Darjeeling'e götürecek atları ve hademeleri bulacağım.
De manhã, terá os póneis e os guias para a levarem a Darjeeling.
Sabahleyin uyandığında... kendini böyle aptal durumuna düşürdüğüne pişman olacaksın.
De manhã acordo-a... e vai estar arrependida por ter sido uma tonta.
Eşyalarını sabahleyin topla, benimle otelde buluşursun, başarabilirsen.
Vai ter comigo ao hotel, se puderes.
- Seninki sabahleyin beni aradı mı?
- Achei que foi óptimo. - Foi um Deus nos acuda.
Kafamı dinlendireceğim. Sabahleyin uyandığımda bu rüya doğan güneşte kaybolan buğu misali yitip gidecektir.
Repousaria e o sonho estaria esquecido pela manhã... como as estrelas com o sol nascente.
Ancak sabahleyin rüyamın anısı rahatsız edici seviyede canlıydı.
Mas ao amanhecer a lembrança do meu sonho... era terrivelmente intensa.
Dikkat edin sabahleyin bunu aşırı şişirmeyin.
Tem cuidado para que não inche demasiado até amanhã.
# Sabahleyin sabahleyin #
" Bom dia E que bela é a manhã...
Sadece sabahleyin biraz kestiriyormuş.
Portanto tudo bem, ela fez uma sesta uma manhã.
Bunu sabahleyin konuşuruz.
Falamos disto de manhã.
Kapıcıyı sabahleyin yollarım temizlemesi için.
Mando aí o porteiro limpar tudo.
- Ne zaman varırız? - Sabahleyin.
Quanto tempo levaremos, para chegar lá?
Sabahleyin pencereyi açıyorsun bahçenin yeşilini görüyorsun.
Pela manhã, abres a janela vês os verdes dos jardins.
Bay Vincent sabahleyin kaçta kahvaltınızı alırsınız?
Mr. Vincent a que horas quer tomar o pequeno-almoço pela manhã?
" Sabahleyin New Mexico bölgesine doğru yola koyulacağız.
" Por isso, de manhã vamos para o território do Novo México.
- Sabahleyin buraya gelen bir erkek..... ya çok güzel bir gece geçirmiştir ya da çok kötü.
Quando alguém vem aqui de manhã, é porque dormiu muito bem... ou porque dormiu muito mal.
Fakat biri benim senin dairene sabah saatin 2 : 00'sinde girdiğimi, görürse. Sabahleyin bu şekilde giyinmiş...
Se me vissem ir ao seu apartamento a esta hora, neste estado...
Sabahleyin 2 : 00'de? Ve kimse ateş edildiğini duymadı?
Às duas da manhã e ninguém ouviu o tiro?
Eğer suç söz konusuysa, sabahleyin sıraya girersin.
Se é um delito grave, és interrogado amanhã de manhã.
Sabahleyin sıradakilere iyi bak. İyice, dikkatlice bak.
Presta atenção no interrogatório, amanhã de manhã.
Sabahleyin büroya gitmeni ve artık onu merak etmemeni istiyorum.
De manhã vai para o escritório e não te preocupes mais.
Ve sabahleyin gülü sulamamız gerekiyor.
E temos que regar a roseira, de manhã.
Sabahleyin gel, sana yolu göstermekten memnun oluruz ve biraz azık veririz.
Mas, na manhã seguinte, mostrar-lhe-emos o caminho e arranjamos-lhe alguma comida.
Orada kilitli kalacağımı düşünmeğe başlıyordum, ta ki sekreterim sabahleyin beni dışarı çıkarıncaya kadar.
Estava a começar a pensar o que havia de fazer, trancado lá dentro, até que a minha secretária me abrisse a porta amanhã.
Ama sabahleyin, kalkın ve buradan gidin.
Mas pela manhã, levantem isto e saiam daqui.
Cuma günü, sabahleyin.
Na sexta, de manhã.
Sabahleyin rüzgâr şiddetli estiğinden kayıklar denize açılmıyorlardı.
De manhã, o vento soprava tão | forte, que os barcos não saíram.
Sabahleyin bankayı açtıklarında saldırabiliriz.
Podemos assaltar de manhã, quando abrirem o banco!
Bazen, biz sabahleyin ancak dörtte uyuyabiliyoruz.
Algumas vezes, só conseguimos dormir às quatro da manhã.
Sabahleyin sana hoşçakal diyeceğim.
Direi adeus pela manhã. Aqui é a BBC de Londres.
Irv, sabahleyin evde kalacağım.
Irv, vou ficar em casa, amanhã.
Sabahleyin o posta arabasına binmeyeceğim.
Não vou tomar a diligência pela manhã.
Sabahleyin dostumuz patronunun sporunu ayıplamamayı öğrenir.
No fim da noite, terá aprendido a não condenar a diversão dos seus amos.
Sabahleyin gidiyorum.
Irei pela manhã.
Beni sabahleyin, ona hazır olana kadar.
Abrigado e preparado para o enfrentar de manhã.
sabah 162
sabaha 19
sabah 6 54
sabah 5 44
sabah 9 27
sabah 4 42
sabah oldu 62
sabah 8 42
sabah 10 40
sabahları 23
sabaha 19
sabah 6 54
sabah 5 44
sabah 9 27
sabah 4 42
sabah oldu 62
sabah 8 42
sabah 10 40
sabahları 23
sabah görüşürüz 127
sabah 11 17
sabah 3 24
sabah 7 50
sabah mı 28
sabaha görüşürüz 62
sabahın 4 22
sabahın 3 17
sabahın 5 20
sabah ilk iş 20
sabah 11 17
sabah 3 24
sabah 7 50
sabah mı 28
sabaha görüşürüz 62
sabahın 4 22
sabahın 3 17
sabahın 5 20
sabah ilk iş 20