Sandı Çeviri Portekizce
24,650 parallel translation
Üzgünüm dalmışım. Kireçlenme dedin sandım.
Desculpe, por momentos pareceu-me ouvi-la dizer artrite.
Sanırım o arabaya sandığımdan daha fazla bağlıydı.
Ficou muito triste. Acho que ele estava mais ligado a ele do que eu pensava.
Üçlü organ naklini kaçıracağımı mı sandın?
Achou mesmo que eu perderia um transplante triplo?
İyi bir şey yaptığımı sandım. İyi bir arkadaş olmaya çalıştım. Yemin ederim kötü bir niyetim yoktu.
Achei que estava a ser uma boa amiga, e juro que estava.
Seni şu bitik çaylak öğrencilerden biri sandım.
Pensei que eras uma caloira otária que eu não conhecia.
Bir an için ağzına girip, ikinci bir diş çekeceksin sandım.
Sabes, por um momento, pensei que ias continuar e arrancar outro.
Bugün atması gereken 10,000 adımı benden önce atmasına izin vereceğimi mi sandınız?
O problema é que o olho está preso na fractura. Entramos, soltamo-lo e drenamos o sangue.
Bir de bu kaderden kaçabileceğini sandın.
E pensar que podias ter escapado a este destino.
Gidiyorsun sandım.
Pensei que estavas de saída.
Geldiklerinde nerede olduklarına dair aptalca hikâyeleri her neyse inanıyormuş numarası yapacağız ve tam yanlarına kaldığını sandıkları anda dışarı fırlayacaksın.
Quando eles aparecerem, vamos ouvir que história estúpida eles nos contam acerca de onde estiveram, vamos fingir que acreditamos, e quando eles pensarem que engolimos essa história, tu apareces.
Aynen, sandığımdan daha fazla bekleme oldu.
- Sim, espera-se mais do que pensava.
Sandığımdan çok daha fazla seviyormuşum.
Provavelmente mais do que pensava.
- Evet, bunu bilirim sandın.
Sim, devia saber isso.
Görenler sıcak kalmaya çalışan bir evsiz sandı.
Ele parecia um sem-abrigo que queria manter-se quente.
Önce başka bir kahramanın kemerinden koparıldı sandık.
Primeiro, pensámos que fosse do cinto de outro herói.
Öldün sandım.
Pensava que estavas morto.
Ekibimi havaya uçuracağımı falan mı sandınız?
Acha o quê, que ia explodir a minha equipa?
Buraya gelmem sandığımdan daha uzun sürdü.
Demorei mais tempo do que pensava a chegar aqui.
Yatak odasında kilitli bir sandığı açtığını görmüştünüz.
Tu disseste que o viste abrir uma arca trancada, no quarto dele.
Ezra'nın başı dertte sandık ve yardım etmek istedik.
Nós pensávamos que o Ezra estava com problemas e quisemos ajudá-lo.
Çünkü sandıkta mavi lensleri var.
Porque ele tinha umas lentes de contacto azuis, na arca.
Ölüp bir yerlere atıldığını sandım.
Pensei que ele estivesse morto numa valeta qualquer.
- Evet bir an için ben de tüm madeni yakacağız sandım.
- Sim, por um segundo, achei que toda a mina iria ficar em chamas.
- Şaka olduğunu sandım.
- Eu pensei que era uma brincadeira.
Herkesin sandığı kadar mükemmel biri değilim.
Eu não sou tão incrível quanto as pessoas pensam.
Bizi çiftiz sandı.
- Ela pensa que somos um casal.
Eski dostun Joe MacMillan tarafından kaçırıldın sandım.
Receava que o Joe MacMillan o tivesse raptado.
Ric geldi sandım ama..
Pensei que era o Ric, mas...
Eğer sandığım kadar uzun süredir tüm bunlara el değmemişse burayı mühürleyene kadar tüm bunları ortaya çıkarmak istemem.
Se tudo permaneceu intacto este tempo todo, odiava expôr os artefactos até selarmos o espaço.
Hoşgörülü, modern, Müslüman, laik ve adaletli bir Abuddin için mücadele etmeliyiz. Savaş alanında başlayan mücadele, oy sandığında zaferle bitecek.
E que a luta por um país tolerante, moderno, muçulmano, secular, justo e imparcial que começou no campo de batalha, termine com uma vitória nas urnas.
30 yıl boyunca itibar inşa etmişken bana bunu yapabileceğini mi sandın?
Pensa que me pode fazer isto? Passei 30 anos a construir a minha reputação.
Ona bunu yapabileceğini mi sandın?
Pensa que pode fazer isto a ela?
Beni aptal mı sandın?
- Pensa que sou parvo?
Abuddin için ikimizin de aynı şeyi istediğine onu ikna ederim sandım.
Pensei que o podia convencer que queremos o mesmo para Abuddin.
Hissetmeyeceğimi mi sandın?
Achas que não sabia?
.. ne bileyim, bir parçam hep o anıların bir gün daha da fazlası olabileceğimizi sandı.
Acho que uma parte de mim pensou que, talvez, um dia, esses momentos podiam tornar-se algo mais.
Gider sandım.
Tive esse pressentimento.
Sandığın kadar kötü değil.
Não é tão mau como imaginas.
Ben şey için sandım... Babam beni hatta çalışmam için işe aldı.
O meu pai contratou-me para trabalhar na linha.
Değeriniz artık sandığınız kadar çok değil Bay Restorancı.
Já não vales o que achas que vale, Sr. Restaurateur.
Kardeşime bizden başka bizden daha iyi şeyler gösterirsem değişir sandım.
Pensei que se pudesse mostrar à minha irmã que havia mais coisas do que apenas nós, alguma coisa melhor que nós, que talvez ela mudasse.
Bir cadının bana zarar verebileceğini mi sandın?
Achas mesmo que o poder de uma bruxa me pode magoar?
Senden gelen enerjiyi sezemeyeceğimi mi sandın?
Achas que não consigo saborear o poder que emana de ti?
Zincirlerinin beni tutabileceğini mi sandın?
Pensaste que as tuas correntes pudessem segurar-me?
Öylece buraya gelip üyelerimin önünde beni aşağılayabileceğini mi sandın?
Acham que podem chegar aqui e humilhar-me perante os meus pares?
Yanlış numara sandım. Ama bu sabah aynı adam tekrar arayıp parayı aldığını ve dairenin hazır olduğunu söyledi.
Pensei que era engano, mas hoje o mesmo homem voltou a ligar a dizer que tinha recebido o dinheiro e que o apartamento estava todo pronto.
Diego son olacak sandım ama o da bir striptizciyle kaçtı.
Pensei que o Diego fosse o tal, mas ele fugiu com uma stripper.
Beni sandığın kadar iyi tanımıyorsun.
Não me conheces tão bem como julgas.
- Hırsız sandım.
- Pouse a faca.
Duyduğuma göre bununla Sand Hill Road'a gitmişsiniz.
Soube que ofereceram isto às firmas de Sand Hill Road.
Bunun son olduğunu sandınız.
Pensou que acabava por aí.