Sanki Çeviri Portekizce
38,585 parallel translation
Tekinsiz, sanki sıkıntı çıkaracak gibi?
Sinistra? Como se estivessem a provocar-te?
Sanki hep bir adım öndeymiş gibi?
Sempre um passo à frente?
Hayır sanki bir şeyler daha demem gerekiyormuş gibi hissediyorum.
Não, definitivamente preciso de dizer algo mais. Jia...
Sanki fikirlerim tükenmiş de mantıksız olsa bile Joey Rachel ikilisi zorluyormuşum gibi.
Sem ideias e a forçar o Joey e a Rachel a ficar juntos, mesmo sem fazer o menor sentido.
Sanki neredeyse seni tanıyor gibi.
É como se te reconhecesse.
Sanki kendi adımmış gibi "azılı avcı" kelimesini duymaya başladım.
Comecei a ouvir a palavra "superpredador" como se fosse o meu nome.
Onca yolu buraya sana şaka yapmaya mı geldim sanki?
Pensas que viria aqui para os enganar?
Bu gece için planımız yoktu sanki.
Fiz asneira? Não me lembro de termos planos hoje à noite.
Sen de benim gibisin sanki. Değilim.
Tenho a sensação que tu também não.
Hayır, bu iyi. Bu sanki...
É tipo...
Bu tuhaf, sanki bu tuhaflık...
É estranho. Tive este estranho...
Bu harika, sanki bir zaman kapsülü gibi.
É como uma cápsula do tempo.
- Sanki yaşlı bir adam gibiydin!
- Como posso acreditar? - Parecias um velho.
Sanki yaşlı bir adam gibiydin!
Parecias um velho.
- Sanki okul balomuzdaki...
- Parece o nosso baile de finalistas. - Eu sei.
Sanki yakın olmak istediklerine dair içgüdüleri var.
Têm o instinto de querer estar perto. Não sei.
- Sanki hala gençmiş gibi.
- Como se ainda fosse jovem. - Sim.
Sanki kumda uçuyor gibi ve dili ağzından sarkar ve o...
E há areia a voar e língua de fora, e é tão...
Sanki Marrow yeteneklerini test ederek periyodik cetvelde ilerliyor gibi.
É como se o Morrow estivesse... a testar as suas capacidades. Percorrendo a Tabela Periódica.
- Aslında... karın, sanki, kadınların en iyisi gibi.
O que se... A tua esposa é, como, o ouro das esposas normais.
Sanki, o şeylerle berbat halde olcakmışım gibi.
Como se, eu estou no meu pior a essas coisas.
Sanki çok ileri gittim gibi.
Sinto que passei dos limites antes.
Sanki narkoz almışım gibi, Kevin, bu 2 yılı öyle geçirmek istiyorum.
Como se estivesse em morfina, Kevin, será como irei navegar por esses anos.
Ne yapacağımı bilmiyorum, sanki... sanki beni 2 yıllığına kilit altına almış gibiler belki de daha fazla.
Não sei o que vou poder fazer, tipo... Eles fecharam-me por mais dois anos, talvez mais.
Sanki hiç ayrılmamışım gibi.
É como se nunca tivesse ido embora.
Olanlar da hep aynı yöne gidiyor sanki.
Não consigo deixar de reparar que há um padrão de situações.
Saçma gibi gelebilir ama içleri alev alev sanki.
Parece estúpido, mas é como se brilhassem.
İki ismi olmayanlara görev vermiyorlar sanki.
Género, sabes que deve ter um nome pomposo.
Sanki kendimi tekrar ediyorum, değil mi Peder Tomas?
Mas já estou a repetir-me, não estou, Padre Tomas?
Sanki bu vücudun bir parçası değilmiş gibi.
Como se a mente não fosse uma parte do corpo.
Sanki alıp eve götürecek gibi baktın koltuğuma.
Parecia que você queria levar a minha cadeira para casa consigo.
Sanki her şey kaybolup gitmiş gibi görünüyordu.
Tudo parecia desaparecer.
Garip bir duyguydu sanki biri televizyonu benden uzak tutuyor gibiydi sevdiğim bir şeyi izlemek için kanalı değiştirdiğimde televizyonun benden uzaklaşması gibi.
Como se alguém tivesse agarrado o comando da televisão e mudado o canal de algo que eu amava para algo horrível. E depois jogou fora o comando.
Kulağa sanki bir öğretmenmişim gibi geliyor.
Parece que posso ser um professor.
Vay Canına! Dansın sanki birşeyler anlatıyor gibi.
É como se a tua dança contasse uma história.
Çenesinde küçük kesikler oldugunu söyledigini hatirliyorum, sanki biri ona iskence etmis gibiymis.
E lembro-me de ele me dizer que havia também pequenos cortes no queixo dela, como se alguém a tivesse atormentado, como se a torturasse.
Sanki bir gürültüyü, bir sesi, bir çigligi hatirliyormus gibi.
Como se houvesse a memória de um ruído, de um som ou de um grito.
Bir daha vurdu ve yine "Hatirla" dedi, sanki "Aklini topla" der gibi.
Depois, voltou a bater-me e a dizer : "Lembre-se." E : "Comece a pensar bem."
Çok şaşırmış görünüyorsun. Sanki üniversitede bunlar hiç olmazmış gibi.
Parece estar tão admirada, como se não soubesse que isto acontece na faculdade.
Sanki ağırlığını sol bacağına veriyor.
Parece estar a apoiar-se na perna esquerda.
Adamın evi sanki Kardeshian'lar basmış gibi.
Parceiros, parece que explodiu no local um Kardashian.
Neden eski romantik komedi filmlere karşısın ki sanki?
- O que é que tens contra uma... bela e antiga comédia romântica?
Sanki önemli bir iş yapmıyormuşum gibi geliyordu.
o que era muito mais do que pensas. Muito mais. Não estava a fazer um trabalho mesmo importante.
Sanki çocukmuşum gibi hissediyorum.
E sinto-me novamente como uma criança.
- Sanki bir şey onu sömürmüş gibi.
- Parece que algo o sugou.
Sanki hiç olmamış gibi.
É como se nunca tivesse acontecido.
Vakti gelmişti sanki.
Já não era sem tempo.
- Bu çok lezzetli, sanki...
- Está delicioso.
bana şey gibi hissetiriyor... sanki, bu şeyi hak etmiyormuşum gibi...
Numa maneira eu certamente não mereço, por...
Sanki mırlıyorlar.
Parece um ronronar.
Sanki hiç arkadaşın yokmuş gibi.
Como se não tivesse amigos.