Süre Çeviri Portekizce
29,379 parallel translation
Üç haftalık ortalama süre ve her oyunda 5.000 atlet ile... -... 134 milyon iş saati eder.
Com uma duração média de 3 semanas e 5000 atletas por jogo, isso são cem... 134 milhões de horas trabalhadas.
Var ama etki etmesi iki hafta sürer. Çok uzun süre.
Há, mas demora 2 semanas para agir.
Sanırım bir süre buralarda olmayacağız. Tamam.
Acho que vamos embora por alguns tempos e...
Bu süre zarfında da... ait olduğun bir yer ve gurur duyabileceğin bir işin var.
Entretanto, tens um lar ao qual pertences e um trabalho de que te podes orgulhar.
Ancak tuvaleti kullanmanız gerekirse lütfen kapıyı vurun... zira ergen oğlum Justin kısa süre önce bedenini keşfetti.
Mas peço-vos que, se precisarem de ir à casa de banho, batam à porta, porque o meu filho adolescente, o Justin, descobriu recentemente o seu corpo.
- Kısa süre sonra dönerim.
Volto em breve.
Onları bir süre oyalayabilirim. Peki sonra?
Posso aguentá-los durante algum tempo.
Şansına... Phoebe, Ephraim Hill fotoğraflarını yayınladıktan bir süre sonra üniversite fotoğraflarını internetten kaldırdı.
Ele teve a sorte de a Phoebe ter apagado as fotos da Internet depois de o Ephraim Hill ter sacado a foto dela.
Çok uzun süre değil.
Não muito.
Bu süre zarfında geçireceğim en uzun saatler, annemin kampanya davetinde olacak.
A maioria dessas horas vão ser passadas num evento de campanha da minha mãe.
Bu süre zarfında ortaya çıkanlar...
Algumas coisas pelo caminho...
Bir süre sonra her şey düzelecek diye düşündüm ama...
Pensei que ia ficar tudo bem passado uns tempos....
- Evet, bir süre oradaydım.
- Sim, estive lá algum tempo.
Bay Prashant, Andrea'nın neden odaya girdiği ve orada neden uzun süre kaldığı açıkça görülüyor.
Sr. Prashant, parece claro porque entrou a Andrea no quarto e porque ficou lá tanto tempo.
Ve ikiniz içeride uzunca bir süre durdunuz.
E ficaram lá bastante tempo.
O kadar uzun süre içeride ne yapıyordunuz?
O que estiveram lá dentro a fazer?
Bir süre sonra ışıklar tekrar kapatılıyor.
E um pouco mais tarde as luzes são desligadas.
Bir süre sonra bağırma ve çığıklar duyuluyor.
Depois de algum tempo, há berros e gritos.
Kısa süre sonra evlilik yoluyla ünlü bir ailenin parçası olacağın için mi?
É porque em breve vai fazer parte de uma família respeitável por casamento?
Çünkü cinsel istismardan uzun süre yatmak istemiyorsunuz.
Não quer uma sentença longa por abuso sexual.
Bu onların suçu olmasaydı, bu kadar süre sessiz kalmazlardı.
Se a culpa não fosse delas, não teriam ficado caladas tanto tempo.
O kadar uzun süre bekledim ki.
Esperei tanto tempo.
Uzunca bir süre bakın o zaman, çünkü bu benim.
Bem, dá uma boa olhada no que fizeste, Porque este é quem eu sou.
Ama bu süre içinde Organize Suçlar'ı arayıp Patrick Woijchik'i ve grubunu gözetim altına aldıracağım.
Entretanto, vou contactar a Unidade de Crime Organizado para colocarem o Patrick Woijchik sob vigilância. Querida, eles já fizeram isso.
Bir süre daha şerefsizlik yapabilirim, tamam mı?
Talvez o seja por mais algum tempo, está bem?
Ekip için Thirio'yu bir süre daha açık tutacağız.
Vamos manter o Thirio aberto mais um pouco para os funcionários.
Sonuçlanmasına ne kadar süre var?
Quanto tempo até acabar o processo?
Ayrıca bütün süre boyunca beni itiyordu.
Além disso, ele estava-me sempre a afastar o tempo todo.
Oleg'i yeteri kadar uzun süre bayıltmamız ve o bayıldığında bebeği getirip asıl doğumun ikincisini kaçırdığını düşündürmemiz gerek.
Temos que fazer o Oleg ficar distraído até trazermos o bebé e fazê-lo acreditar que perdeu apenas 1 segundo do nascimento verdadeiro.
Dünyanın çoğu zaman iyi yönde değiştiğini görecek kadar uzun süre yaşamış yaşlı bir adam olarak sana bir tavsiye vereyim.
Uma palavra de conselho de um velho homem que viveu longo o bastante para ver o mundo mudar e na maioria para melhor.
Özel Ajan Ness çok uzun süre oksijensiz kalmış.
O agente especial Ness sofreu uma hipoxia severa
Anlaşılan umduğumuzdan daha uzun bir süre oda arkadaşı olacağız.
Parece que vamos ser colegas por mais algum tempo.
Ben de bir süre seni izlemeye karar verdim.
Então decidi ficar de olho em ti por algum tempo.
Çünkü bir süre sonra düşününce yaptığın çok saçma gelir.
Depois, quando pensas nisso, tudo parece muito parvo.
İçimdeki korku suçluluk duygusu ikimizi de çok uzun süre alıkoydu.
O meu... O meu medo... A minha culpa deixou-nos presos por muito tempo.
Ortalık yatışana kadar bir süre payınıza dokunmayın demiştim.
Disse-vos para não gastarem o dinheiro enquanto as coisas esfriavam.
Galiba o kadar uzun süre aynada kendine bakmışsın ki gerçeklik algın saçma sapan bir hale gelmiş.
Passaste muito tempo a olhar-te ao espelho, porque a tua noção da realidade está um pouco deformada.
Bir süre daha burada kalacağımıza göre, biraz dışarı çıkalım mı?
Como vou ficar aqui por um tempo, queres ir dar uma volta?
Biliyorum ama ayna, Barry'nin moleküllerinin içinden geçebileceği süre boyunca enerjisiz kalmalı.
Percebo, mas precisamos que o espelho mantenha essa temperatura para que as moléculas do Barry passem.
Bir süre sonra kendi görüntüsünü bile unutacak.
Depois de algum tempo até ele se vai esquecer da própria aparência.
Star City'ye yardımımı istemeye geliyorsun kısa süre sonra, kaçınılmaz bir şekilde ölümle burun buruna geliyoruz!
Vens para Star City, Pedes a minha ajuda, e, imediatamente, entramos num buraco!
Amanda Waller'ın bu kadar uzun süre dayanabilmesinin sebebi, dediklerimi yapmayı öğrenmiş olmasıydı.
Amanda Waller durou o tempo que durou porque aprendeu a seguir as minhas ordens.
- Burası seni bir süre gözden uzak tutar.
Por enquanto, este lugar deve ser seguro.
Bilmediğimiz şeylerden korkarız özellikle bu kadar uzun süre acı içinde yaşadığımızda.
Temos medo do desconhecido, principalmente quando vivemos com dor por tanto tempo.
- Parmağını kullanmış olmalı ki bu da paslanmaz çeliğin üstünde kaydırdığında kısa bir süre sonra kaybolan geçici bir iz bırakır.
- Usou o dedo, que, arrastado pelo inox, cria uma marca temporária, - que desaparece rapidamente.
Belki bir süre sen taşırsın dedim.
Estava aqui a pensar que, talvez, pudesses guardá-lo por mim.
Bu süre boyunca da, korkunç koşullarda yaşıyor ve bakıcıları tarafından dövülüyorlar.
Entretanto, ela irá viver em péssimas condições e será maltratada pelos tratadores dela.
Ve ayrıca, o şapkadan bir süre kopabilirim.
E posso deixar de ver aquele chapéu, durante algum tempo.
Bu kadar uzun süre olunca ne kadar ihtiyacım olduğunu unutmuşum.
Tinha passado tanto tempo.
Sonarı bir süre daha sabit tut.
Possivelmente.
Bir süre eve gelme.
Não voltes já para casa.