Takas Çeviri Portekizce
2,881 parallel translation
Şimdi bunları takas edelim.
Vamos trocar um pelo outro.
Takasın burada olması ayarlandı. Ludovico çocuğu teslim edecek kesin.
Ludovico entregará o rapaz, sem dúvida.
İnsanlar kasabada zaten takas ediyorlar ama.
- Já andam a fazer trocas por toda a cidade.
Ekinler için sulama sistemi kuruyoruz, takas sistemi oluşuyor.
O sistema... de irrigação para colheitas a funcionar, sistemas de troca. Bolas...
Takas yapma vaktinin geldiği düşünmüyor musun?
Não te parece que está na hora de trocares?
A, annemin Radley'deki doktorundan bir doküman ile takas teklif etti.
"A" pediu-me isso em troca de um manuscrito do médico da minha mãe, em Radley.
Biraz takas yapsak diyorum.
- Que tal fazermos uma pequena troca?
A, benim istediğim bir şeyle takas etmek istedi.
"A" pediu-me isso em troca de uma coisa que eu queria.
Hayır. Tek çözüm yolu, sessizliğim ve senin hayatını takas ederek alabileceğim en iyi anlaşmayı almak. Bu da bizi senin neden burada olduğun konusuna getiriyor.
Não, a minha melhor jogada é trocar o meu silêncio e a tua vida pela melhor oferta possível, o que nos faz voltar a razão, pela qual estás aqui.
Burası takas yeri mi?
- Fizeram a troca?
Görünmez dinozorumla takas ettim.
Troquei-o pelo meu dinossauro invisível.
Senin mutluluğun için beş masum insanı takas yapmayacağını biliyorum.
Sei que não trocas a vida de 5 inocentes pela tua própria felicidade.
Katil gazeteciyle iletişime geçtiği an, tabii geçerse takas için hazır olmalıyız.
Se e quando o assassino contactar o jornalista, já teremos o dinheiro para a entrega.
- Takası kim yapacak?
Quem vai fazer a entrega?
Takas yerini bildirdi.
Temos um sitio para a entrega.
Onu korkutmamamız lazım. Önemli olan şey, takası yapmamız ve şüpheliyi görmemiz.
O importante é fazer a entrega e termos uma imagem do suspeito.
Takas bitmek üzere.
Vamos fazer a troca.
40 milyon dolarlık Monet'i takas edecek, Topları büyük tek bir kişi var.
Só há um recetador com coragem suficiente para traficar um Monet de 40 milhões.
Takas 10 dakika içinde orada gerçekleşecek. İşte orası.
A troca acontece ali dentro de dez minutos.
Harold, takas ters gitti.
Harold, a troca falhou.
Takas dediğin arabaya karşılık araba olur.
Se queres troca, é carro por carro.
- Evet ama belki gözetleme merkezi ya da takas yeridir?
Mas e se for apenas para monitorização, ou um ponto de troca?
YEMEK KARŞILIĞINDA HABER TAKAS EDİLİR. Fox Haber :
TROCAMOS NOTÍCIAS POR COMIDA
Belki sonunda hepsini kral olmak için takas yapar.
Pois, bem, talvez ele pense que, eventualmente, possa trocá-los a todos por rei.
Takas için öğle vaktini seçmişti.
Escolheu o meio-dia para a troca.
O zaman takas öğle vakti Yongsan'da yapılmış.
Na altura, a troca foi ao meio-dia em Yongsan.
Bu son takas.
Esta será a última oportunidade de troca.
Onunla dalağımı takas ettiğimi de duydun mu?
Soubeste que lhe dei o meu baço?
Takas yapmak için buradayız.
Estamos aqui para fazer a troca.
Neyi takas ediyoruz?
O que vamos trocar?
Halka açık bir parkta takası yapağız.
Vamos fazer a troca numa praça pública.
- Baba, seni Michael ve Damien'la takas edecekler.
Pai, vão trocar-te pelo Michael e o Damien.
İlk sıçışından sonra düzenlemen gereken takas kâğıtları hâlâ sıçış durumunda.
As planilhas que devias refazer depois da 1ª pisada na bola ainda estão erradas.
- Aynen. İhtiyacımız olan bir kişi ya da başka bir toplulukla takas edeceğimiz bir şey.
O que precisamos é de alguém ou uma coisa para fazer uma troca.
Kevin'in bana verdiği zevk karşılığı adil bir takas.
Podem considerá-lo um pagamento pelo gozo que o Kevin me deu.
Beni takas için yolladı. Fotoğraflara karşılık para.
Enviou-me aqui para cumprir um esquema, as fotos pelo dinheiro.
Fotoğrafları çıkar, takası yap ve sonrasında, yaşasın özgürlük.
Tira as fotos para fora, faz a troca, e depois S. Francisco, aí vamos nós.
Yani aileler arasi çocuk takas edemezsin, degil mi?
Não se pode trocar filhos entre famílias, pois não?
Ağabeyimizi takas etmişsin.
- Trocaste o nosso irmão!
Bir malzeme depoları var, teroristlerin takas mekanı gibi.
Eles têm um armazém que é tipo uma feira terrorista.
Mesajda aileme karşılık aşı örneklerini takas edebileceğimi yazmışlar.
A mensagem disse que eu podia trocar amostras da vacina pela minha família.
Takas edebileceğimiz diğer şeyleri düşün.
Pensa em outras coisas para trocarmos.
Sizler de takas edilebilir hizmetler düşünüp bize katılmalısınız.
Deveriam achar habilidades e juntarem-se a nós.
Sonraki gün, annemle babam takas planlarını uygulamaya giriştiler. Ve gerçekten işe yaradı.
No dia seguinte, os meus pais colocaram o plano em acção, e funcionou.
Bu takas olayı...
Esta coisa de trocas...
Kazanırsa takas yapıyor.
Se ganhar, faz a sua troca.
- Takas için para hazır mı?
Tem o dinheiro para a entrega?
Takas için zorlu bir yer.
É um local difícil para a entrega.
O zaman takası nasıl yapacağız diye sorduğumda çantayı aldığımda kuzeydeki demir kapının üstünden atmamı söyledi.
ele disse para trocar o saco e atirá-lo pela vedação norte.
Takas yattı.
Não há troca.
Basit bir takas.
Uma troca simples.