Tehlike Çeviri Portekizce
5,026 parallel translation
Bölgede hiçbir tehlike yok,... ve arabanın kurcalanıp kurcalanmadığını kontrol ettim.
Não há ameaças na área e já vistoriei o carro.
Tehlike olasılığı yüksek.
Os riscos são altos.
Şimdi bu konuya bir açıklık getirmek adına... Web tarayıcısına GDO + tehlike + soru işareti yazdığımda karşıma ilk çıkan... videoyu sizlere göstereceğim.
Agora, a fim de explorar todo esse problema, gostaria de colocar o primeiro vídeo que apareceu no meu browser quando escrevi "OGM" juntamente com "perigo"
Ama tehlike değil. Tehdit yoktu.
Mas não... não um perigo, não hóstil.
Ama böylece de Hayley'yi tehlike altında bırakmış olursun.
Mas, isso deixará a Hayley em perigo.
Hastalık Kontrol gelmeden önce virüs daha az tehlike teşkil ediyordu.
O vírus era menos perigoso, antes da chegada do CCD.
Bunun gibi ayinlerde her zaman bir tehlike vardır, biliyorsun.
Sabem, há sempre um elemento de perigo em rituais como este.
Fiziksel bir sorunu olduğunu anladım ve ona Küp'ten bahsettim. Tehlike biri olduğunu fark etmeden önceydi bu.
Percebi que havia um problema físico, e falei-lhe sobre o "Cubo", antes de perceber que ele era perigoso.
Çünkü kendine ve başkalarına karşı tehlike teşkil ediyordun.
Porque era um perigo para si e para os outros.
Hem cinsellik hem tehlike.
É sexy, mas perigoso.
Sırf Fiona'nın kafası karışık, hareketleri dengesiz diye her şey tehlike altında.
Está tudo em risco porque a Fiona está confusa e descuidada.
Dışarıda düşmanımız kalmayacak belki ama bu beyaz duvarların arasında tehlike geziniyor. Bunu herkes biliyor.
Talvez não no exterior, mas todas sabemos que o perigo espreita dentro destas paredes.
Tehlike de kaçınılmaz.
E o perigo é inescapável.
Kalbimizin ve beynimizin duvarlarında, tehlike bizi bekliyor.
Nas paredes dos nossos corações e cérebros, o perigo espera.
Biyolojik tehlike içeren olaylara müdahale ekipmanınız var mı?
Tens equipamento de risco biológico?
Benim için gelmen almana izin veremeyeceğim bir tehlike.
Voltares por mim é um risco que não te posso deixar correres.
Teğmen, tek tehlike seni arkada bırakmak.
O único risco, Tenente, é deixá-la para trás.
Tehlike işareti bu.
É um alerta vermelho.
Eğer biri gizli göreve gider ve sır, tehlike dolu olursa bunu sadece patronu bilir ama patronu öldürülürse ya da patron kötü adamlardan biri çıkarsa iki kat tehlikedesin demektir çünkü kimse gerçeği bilemez.
Se alguém for disfarçado e for tão secreto e perigoso que só o chefe saiba, mas o chefe morre. Ou se o chefe for o bandido, o perigo vai ser dobrado, pois ninguém sabe a verdade.
Ve mucizevi şekilde hayatta kalacak olursa hayatı büyük ölçüde tehlike altında geçecektir.
E mesmo que sobrevivesse miraculosamente, teria a vida extremamente comprometida para sempre.
Tehlike altında olan karakterler dizini yanılgısı yaratmak...
- Criando a ilusão de uma casta de personagens - que estão em perigo, não toquem nesse acordo...
Hiçbir tehlike arz etmeyecek.
Ele não será mais um perigo.
Ona karşı tehlike oluşturmuyordu, korkmuştu.
Ela não o estava a ameaçar, estava apenas assustada.
Bu da tehlike çağrısıydı.
E isso foi uma chamada de perigo.
Bay Caputo şunu söylemek isterim ki örnek bir mahkum gibi davranmaya hazırım ve artık tehlike arz etmediğime inanıyorum.
Senhor Caputo, gostaria de dizer que me irei comportar como uma reclusa exemplar e considero que já não sou uma ameaça.
Tüm aile tehlike altında.
Toda a família ficou em perigo.
- Varlığımız için bir tehlike yok.
O nosso agente sobreviveu. Que agente?
Tehlike ve suçun kaçınılmaz olduğu bir yer.
Um lugar onde a curiosidade, mata sempre o gato.
Şu anda, önemli olan tek şey büyük tehlike oluşturan kocanın kim olduğunu ve kim için çalıştığını bulmak.
A única coisa que interessa agora, é a ameaça iminente do teu marido. Descobre quem ele é e para quem trabalha.
Hemen. - Emma, ailen büyük bir tehlike içinde.
- Os teus pais estão em grave perigo.
- Tehlike mi yoksa sorun mu... Hangisi?
- Qual dos dois?
- Bu konuşma iyice... - Tehlike mi yoksa sorun mu?
- Essa conversa...
Tehlike mi yoksa sorun mu? !
- Em perigo ou tramado?
Tehlike!
Perigo!
Tehlike!
Perigo.
Tehlike!
Alerta!
Tehlike! Tehlike!
Alerta.
Asıl tehlike Wesenların sömürülmesi değil.
O verdadeiro perigo não é a exploração dos Wesen.
Asıl tehlike Umkippen.
É o Umkippen.
Dünyaniz büyük tehlike altinda.
O vosso mundo está em grande perigo.
Lobos ve adamı arasındaki sorun her neyse bu durumdan faydalanmamız gerek. Çünkü aradığımız adam büyük tehlike altında. Hem Lobos hem de bizden yana.
Qualquer que seja a razão, o problema entre Lobos e o tipo dele é exactamente aquilo que precisamos para explorar, porque o homem que procuramos corre sério perigo... por causa do Lobos e de nós.
Biyolojik tehlike. Biyolojik tehlike.
Ameaça biológica.
O kadın çok tehlike görünüyordu, ben de tümör kartını kullandım.
Aquela mulher parecia muito perigosa, então, usei a história do tumor.
Çünkü daha önce nefes aldığınız bu dünya tehlike altında!
Porque este mundo, cujo ar que voce respira agora, mais uma vez, esta em perigo!
Pekâlâ... Hepimiz tehlike altındayız öyle değil mi?
Todos estão a correr um risco aqui, não é?
Amiral, şu an Amerika Birleşik Devletleri karasularında bulunduğunuz ve tehlike arz ettiğiniz konusunda sizi uyarmak isterim.
Almirante, preciso de o avisar que está em águas territoriais dos Estados Unidos e está-se a colocar em perigo.
Komutan ile görüşmem gerek. Ailem büyük tehlike altında.
Preciso de ver o Capitão, a minha família está em perigo.
Hayati tehlike söz konusu olabilir.
Pode causar a morte.
Tüm gezegen tehlike içinde.
O planeta todo está em jogo.
Tehlike bölgesinin dışına çıkarın.
Eles que saiam do alcance.
TEHLİKE!
AVISO!