Televizyon Çeviri Portekizce
5,749 parallel translation
Büyük bir televizyon. Müzik seti.
Televisões caras, aparelhagens de som.
Televizyon programı gibi bir şey.
Parece o Big Brother.
- Ahbap, televizyon gitmiş.
- Meu, a televisão desapareceu.
- Televizyon gitmiş.
A televisão desapareceu..
Ve şayet eviniz bir sex shop'a benzemiyorsa bir kaç dakika önce iddia ettiğiniz gibi evinizde televizyon izlemiyordunuz.
E a não ser que o seu apartamento se pareça com uma sex shop, Não estava, como disse há pouco, em casa a ver TV.
Kardeşin de odada televizyon izliyordu.
O teu irmão estava no quarto dele a ver televisão.
Nasıl olur da yaşadığın zorlukları anlatan bir televizyon filmi olmaz?
Como é que ainda não fizeram um telefilme sobre o teu esforço?
Ot içmek ve televizyon izleme birinci aşama mıydı?
A fase um foi fumar erva e ver televisão?
Tıpkı televizyon, ocak ve diğer her şey gibi.
Como a televisão, o fogão, tudo.
O kadar çok televizyon izledim ve dar kotların testislerimi nasıl gösterdiğiyle ilgilendim ki, neredeyse dışarıda kocaman bir dünya olduğunu unutmuşum.
Habituei-me tanto a ver televisão e a olhar para as fibras das calças nas minhas bolas, que me esqueci que há um mundo inteiro lá fora para experimentar.
Yatakta televizyon seyrederken uyumuşum.
Adormeci na cama a ver televisão.
Ve televizyon olayı da oldu.
E depois, novamente com a televisão.
Onun televizyon karşısında uyuyakalacağını biliyordu.
Ele sabia que ela adormecia com a televisão ligada.
Haklısın, benim odamla misafir odasının arasındaki duvarlar gerçekten çok ince,... ve televizyon izliyordum.
Pois, as paredes são muito finas entre o meu quarto e o quarto de hóspedes e eu estava a ver televisão.
- Televizyon izliyordum.
Assistir TV
Amy, bu da televizyon efsanesi Arthur Jeffries.
Amy, esta é a lenda de televisão Arthur Jeffries.
Televizyon parası işte.
Isto é do dinheiro da televisão.
Çünkü nasıl olduysa artık, ben de bugünümü çocukların çok sevdiği ünlü bir televizyon bilimcisiyle geçiriyorum.
Porque parece que também vou passar o dia com uma adorada personalidade da ciência televisiva infantil.
Evine gidiyorum, yemek yiyoruz, konuşuyoruz, televizyon izleyip tekrar konuşuyoruz... Öpüşüyoruz, başka şeyler yapıyoruz ve duruyoruz.
Vou para a sua casa, nós jantámos, falámos, vimos televisão, falámos, beijámo-nos, fazemos... outras coisas, e depois paramos.
Bu, fantastik bir dunyada yasayan kisa, gurultucu, kucuk insanlarla alakali "Keeping Up with the Kardashians" adindaki kendi televizyon sovundan esinlenen bir film sadece.
Esse filme está baseado livremente em seu programa de televisão, "Keeping Up with the Kardashians", um programa sobre gente bajita e ruidosa que vive em uma fantasía.
Ne izliyorsun, bir Çek televizyon programı mı?
O que estás a ver, um reality show checo?
Ve mahallenizin televizyon haber kanalından 11 Haziran 1953 dünyadan haberler bunlardı.
E esta é a situação mundial a partir da vossa estação televisiva local, a 11 de Junho de 1953.
Bir defasında, kafama- -... kafama televizyon fırlattı.
Uma vez, ele... Atirou-me uma televisão à cabeça.
Burada neden bu kadar çok televizyon var?
Porque têm tantas televisões?
- Binada ne var? - Lüks ofisler kuyumcu, emlak ve hukuk ofisleri, televizyon kanalı ve birkaç banka.
- Escritórios de alto nível, joalharias, imobiliárias, escritórios de advocacia, um canal de televisão e alguns bancos.
Esposito, sen Colfax Binası'nda bir televizyon kanalı olduğunu söylemiştin.
Esposito, disseste que havia um canal de televisão no edifício Colfax.
Roman kimsenin yaralanmayacağına söz vermiş. Ama televizyon binasındaki top değiştirme sonrasında Cam Roman ve Walter Dennis'in ülkeyi terk etme planın yalan olduğunu duymuş.
Ele disse que não haveriam vítimas, mas, após a troca das bolas, o Cam ouviu o Ramon e o Walter Dennis a conversar.
Televizyon aptal kutusudur.
As televisões são caixas de idiotas.
Ben kızımın televizyon izlemesine izin vermiyorum.
Não deixo a minha filha ver televisão.
- Televizyon, bilgisayar...
Televisão, computador...
Televizyon izliyorum.
Estou a ver televisão.
Madem televizyon izleyecektin, neden o kadar uzağa gittin?
Se querias ver televisão, porquê ir para tão longe?
Ne yani, televizyon mu izleyeceksiniz?
Vocês vão ver TV?
O kadar televizyon var. Bunlardan birini ver.
Dá-nos uma destas televisões.
Televizyon, mutfak. Çok iyi.
Televisão, cozinha, muito agradável.
Z2 ortalama Kok'ı televizyon ya da gazetelerde tanıtmayacak. Ama halk arasında tohumları ekilerek, ağızdan ağıza yayılarak tanıtımı yapılacak.
A Z2 lançou a "average kok" sem nenhuma publicidade, mas muitos termos espontâneos, na ponta da língua, semeiam, roedores que destroem, trabalhos.
- Televizyon reklamları var.
- Fazem anúncio na TV.
Hiç televizyon izlemedin mi?
- Nunca viste televisão?
Hiç televizyon izledin mi?
Já alguma vez viste televisão?
Cam ekran yerine geçtiği zamanlarda televizyon izlemiştim.
Já vi televisão quando estão nas montras.
Hayır, yeni televizyon spotları tabanla ilişkinizi sağlamlaştırmış.
Não, o novo espaço na TV está muito bom.
Televizyon siması oldum.
Sou uma personalidade da televisão.
Televizyon izliyordum.
Está comigo. Eu estava a ver televisão.
- Sürekli televizyon izlerdi.
- Não. Via era muita televisão.
Televizyon mu izleyelim?
Ver televisão?
Sihirli bir şekilde beliren bu televizyon gibi işte.
Parecida com esta, que apareceu como por magia.
Alt kısmında televizyon izliyorsan birinin sallanan bacaklarını mı göreceksin?
Se estás sentado em baixo e a ver televisão, vais conseguir ver com as pernas a abanar à frente?
Koltuğun arkasından sadece kızımın başını görebiliyordum. Televizyon açıktı cumartesileri olan çizgi film vardı ama zaten her zaman onu izlerdi.
Só conseguia ver o topo da cabeça da minha menina vista por detrás do sofá e a televisão estava ligada e estavam a dar os bonecos de sábado, mas isso era o que ela estaria a ver sob quaisquer circunstâncias.
O televizyon izlemeyi sever.
Ele gosta de televisão.
Burda oturup iki dakika televizyon izleyelim, olur mu?
Não podemos estar aqui quietos a ver televisão durante dois minutos?
- Televizyon yardım etmeyecek ama DVR edebilir. Televizyonun Ray McKibben'i bulmamıza yardım edeceğini mi düşünüyorsun?
Acha que a TV vai dizer-nos