Televizyonda Çeviri Portekizce
2,653 parallel translation
Televizyonda hiçbir şey yok.
Não está a dar nada na televisão.
İnsanlar, Banika gibi yerleri televizyonda görüp savaşın böyle olduğunu sanıyor.
As pessoas vêem sítios como Banika nas notícias e pensam que a guerra é isto.
Televizyonda izlersiniz Chris'i ayağa zıplatır hemen herkesi
E quando queres ver TV, vê o Chris Estou quase a pôr todos a dançar
Kardeşini televizyonda izledik, çok kaçık görünüyordu.
Todos vimos a tua irmã na TV e ela parecia doida.
Bir kaç gün içinde televizyonda gördüğün saçmalıklar daha kötü bir hal alacak. Korkunç bir hal.
Nos próximos dias o que vires na televisão será mesmo assustador.
Hayallerimiz gerçek oluyor, Cass televizyonda gözüküyor.
As nossas memórias estão a tornar-se realidade, o Cass está na televisão...
Hayır, hayır! Sadece bu gece maçı bu televizyonda izlersin diye düşündüm.
Só pensei que poderias ver o jogo à noite nesta televisão.
Eve gelip, televizyonda ragbi veya her neyse onu izlemek istiyormuş.
Disse que ele queria ir ver futebol num canal por cabo ou algo assim.
Seni sıkmak istemiyorum, televizyonda izleyelim, olur mu?
- Está bem. Não quero vê-la entediada, por isso, vamos ver televisão, sim?
Ben, televizyonda?
- Eu, na TV? - Sim.
Televizyonda gördüğümde, bu ne şovu dedim.
Quando o vi na TV, estava tipo, "que programa é esse"?
Seni televizyonda gördüm, Simon Rose'u hapisten çıkarmaya çalıştığını biliyorum çünkü kimse kanının ölen çocuğun üzerine nasıl geldiğini bilmiyor ama ben biliyorum.
Vi-a na TV, sei que quer tirar o Simon Rose da cadeia porque ninguém sabe como foi o sangue parar naquela criança. - Mas eu sei como.
Televizyonda özel bir program izlemiştim.
Vi na televisão um programa.
Televizyonda My Fair Lady varmış ve aklıma sen geldin.
Pensei em ti porque vão passar o My Fair Lady na televisão.
Bunu görmüştüm. Evet doğru, ama gerçek zafer televizyonda yayınlanacak olması.
Bem, pois, quero dizer, mas a verdadeira vitória é ter conseguido que um programa passasse na televisão.
Dün gece televizyonda "An Affair To Remember" vardı da.
O "Grande Amor da Minha Vida" passou no TCM a noite passada. Deu-me pesadelos.
Evet, televizyonda duyduğum bir şeydi.
Pois, foi algo que ouvi na televisão. Não sei.
" Televizyonda ise seks var
- S09EP02 Excellence in Broadcasting
" Televizyonda ise seks var
- S09EP03 Welcome Back Carter
The Big Bang Theory'e çok gülmüyorum ve sorunun televizyonda olduğunu düşündüm, haksız mıyım?
Sabe, continuo a não me rir ao ver "The Big Bang Theory", e pensei que tem que ser da televisão, sabe?
Televizyonda böyle bir şey gösterdiklerine inanamıyorum.
Nem acredito que o mostraram na televisão.
Televizyonda bir şey yok zaten.
Não está a dar nada na televisão.
Hapisteki televizyonda Riverbook'ta birilerinin evlere girip döşemeleri parçaladığını duydum.
Vi notícias na televisão sobre assaltos a várias casas de Riverbrook onde levantaram o chão.
BMS'i saygı değer bir kurum hâline getirmek için harcadığım onca çaba ulusal televizyonda senin yüzünden mahvoluyor!
Todo o trabalho que tive para transformar a BMS numa instituição de respeito, está a ser destruída em rede nacional e é culpa sua!
Televizyonda görmeniz gereken bir şey var.
Devias de ver isto na TV.
S-11 televizyonda etkileyici görünüyor değil mi Binbaşı?
O S-11 ficou impressionante na TV, ah, Comandante?
Yani, aynı eskiden televizyonda bok diyemezdin ve sonra buna izin verdiler ve şimdi istediğimiz şeyi söyleyebiliyoruz.
É como na TV, dantes não se podia dizer porra mas eles deixaram isso passar e agora podemos dizer o que quisermos...
Marshall'ın televizyonda yalan söyleyebileceğini sanmıyorum.
Eu não acho que o Marshall vá mentir na televisão.
Baba! Annem seni televizyonda görmüş.
Pai, a mãe viu-te na televisão.
Televizyonda göstermemeliler.
Nunca mostram na televisão.
Televizyonda.
Na televisão.
- Gördüm. Televizyonda.
E vi. Na televisão.
Her televizyonda her gazetede, her bilgisayar ekranında olmalıyım.
Quero estar em todas as televisões, em todos os jornais, em todos os computadores.
Ne var bu gece televizyonda?
O que dá na TV esta noite?
Ama yine de son bir şansımız var televizyonda bir tartışma!
Ainda nos resta uma esperança... O meu grande debate televisivo!
İyileştiğinizi televizyonda gördüm.
Vi na televisão que foi curado.
Seni geçen hafta televizyonda gördüm, Ryan.
- Vai sobreviver. - Eu vi-o na TV, Ryan.
Televizyonda daha genç görünüyorsunuz.
Parece mais novo na televisão.
Bu sabah televizyonda duydum.
Vi na TV esta manhã.
Kimse anlamıyor. O, herkesin televizyonda gördüğü kusursuz melek değil.
Ela não é o anjo perfeito que todos vêem na TV.
Televizyonda gördüğüm bir şey.
Foi uma coisa que vi na televisão. É bastante caro.
Sen mesaj çekiyorsun, sen çalışıyorsun, senin gözünse devamlı televizyonda.
Tu mandas SMS's, tu trabalhas e tu ficas a ver televisão.
Televizyonda gördüm.
- Vi na televisão.
Televizyonda şu imaj değiştirme programlarından yapıyordu.
Fazia daqueles programas de renovação de imagem.
Televizyonda izledim... Irak'taki sivil kayıpları. Lütfen, Mike.
Eu vi a história na televisão, sabes, como os bombardeamenos de civis no Iraque, no Afganistão...
Neden gidip Lawrence Welk'in televizyonda olup olmadığına bakmıyorsun.
Porque não vai ver se está a dar o Lawrence Welk?
Televizyonda gördüklerini değerlendirip iyi ve kötü noktalarına el atarsın.
Tu julgas. Claro, vês na televisão. E analisas os pontos maus e bons.
Seni televizyonda gördüm.
Vi-te na televisão.
Nasıl yani? Televizyonda şişko adamın 10 milyon dolarlık elması olduğunu söylediler.
Bem, a TV disse que o tipo gordo tinha um diamante de 10 milhões.
Televizyonda "Oz Büyücüsü" oynadığında çıldırırdı.
Ela passava-se sempre que dava "O Feiticeiro de Oz" na televisão.
Televizyonda çok beğendiğin o çocukla ilgili bir haber var. Sara.
Sara!