English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ T ] / Temel

Temel Çeviri Portekizce

4,728 parallel translation
Sadece temel şeyleri alarak az eşyayla seyahat ederim. Haritalar, tayın, gösterişsiz bir saat, yolculuk piyanosu.
Começou com pouca coisa e só levei o indispensável... mapas, comida, mesa papéis de cronometragem de viagem.
Sakinleşebilirsin, bazı temel insani şeylerle uğraşabilirsin.
Tu podes-te refrescar, saem algumas coisas fáceis de interesse humano.
Temel değerler!
Os valores fundamentais!
- Hayır. Dünyada yalnız olmak bütün acıların temel dayanağı.
Estar sozinho no mundo é a raiz de todo o sofrimento.
Temel politik gündemini önüne gelenle yatma olarak seçmiş milyonlarca erkekten bahsettiğinizin farkında mısınız? - Bununla nasıl baş edersiniz?
Percebe que está a falar de milhões de homens que escolheram a promiscuidade como a sua principal questão política?
Bu temel bir kuraldır.
É uma regra básica.
Bakıcının temel bir barınak sağlamak için yeterli geliri var mı?
O guardião tem renda suficiente para prover abrigo básico?
Temel adım bu.
É o passo básico.
Arkadaş kalacaksak bazı temel kurallar belirlemeliyiz.
Se vamos ser amigos, temos de estabelecer umas regras.
- Temel kurallar mı?
- Umas regras?
- Evet, bazı temel kurallar.
- Sim, umas regras.
- Tamam, benim bir temel kuralım var.
- Eu também tenho uma regra.
- Bir sonraki temel kuralı buldum.
Já sei qual é a próxima regra. Qual é?
Temel kurallarımı dalgaya alıyorsun.
Estás a desrespeitar as minhas regras.
- Temel atıyoruz!
Inovadores!
Temel olarak, dört dakika su altında olduğu sürece birinin..
Basicamente não importa quanto tempo a pessoa está inconsciente.
Ama barajı tekrar faaliyete geçirebilirsek... temel ihtiyaçları karşılayacak elektriği üretme şansımız olacak.
Mas se conseguirmos pôr esta barragem a funcionar... então, temos uma possibilidade de restabelecer a energia básica.
Temel sağlık ihtiyaçlarını yerine getirmediniz.
Não lhe deram acesso a higiene básica.
Temel olarak ben Kibirli'nin sağkoluyum.
Sou, basicamente, o cupido do engomadinho.
Aptalca temel ve gerekli bir insan foksiyonunu ortadan kaldırmak için çalıştım. Geleneksel İnsani bir duygu.
Eu, estupidamente, tentei erradicar uma função fundamental e necessária ao ser humano, a mais antiga emoção humana.
- 50 50 işte. Bildiğin temel matematik.
É matemática básica.
İngiltere'deki Shrivanham'da temel eğitimden geçip emirleri bekleyeceğiz.
Aprenderemos o básico em Shrivenham, Inglaterra, depois aguardaremos ordens.
Temel?
O básico?
Temel eğitim. Biz mi?
O treino básico?
Temel eğitim bu işe yarar.
O treino básico propicia isso.
Bebekteki asit olabilir, temel kimya lan bu!
Ácido na boneca, química básica!
Sen, Amerikan ruhunun, ve bu ülkenin kuruluşunun temel prensipleri olan hayat, özgürlük ve mutluluk arayışının korunması için yapılan fedakarlığın bir örneği oldun.
É um exemplo inspirador da vontade de defender e homenagear as vítimas, de preservar os princípios que a nação construiu. A vida, a liberdade e a busca pela felicidade.
Bu denizaltı, alman denizaltısının dizaynını temel almıştı.
Este submarino foi construído com base no modelo do outro.
En temel görevi buymuş gibiydi. Fakat kanımca bundan zevk de alıyordu.
Parecia ser uma parte essencial dos seus deveres, mas creio que também tinha prazer nisso.
Temel olarak yapmanız gereken şeyler bunlar.
Basicamente o que se deve fazer é o seguinte.
Ormanda hayatta kalmanın temel kurallarını öğrenmelisin.
Precisas de aprender o básico da sobrevivência na floresta.
Bu temel kötülüğün gizemi.
Esse é o mistério do mal primário.
Bu toplumda kimsenin üzerine konuşmadığı temel bir sorun.
É este o problema basilar, que ninguém se atreve a abordar.
Çok şirin minik temel hareketleri yapıyordu. Ve ben de hemen içeri girip onu kollarıma alıp....... dans etmek istedim. Anlıyor musun?
Ela estava a fazer o básico mais querido e eu só queria correr para ela agarrá-la nos meus braços e... e... apenas dançar, entendes?
Temel adımlar millet.
Passo básico, toda a gente.
Birkaç temel hareket yapıyoruz.
Estamos a rever alguns básicos.
Koca bir romantik jestle pat diye gidemezsin. Önce temel çalışmaları yapmalısın.
Não vais logo directo para um grande gesto romântico enquanto não fizeres o trabalho de base.
Bana ve ben de bir göz temel eğitim için uygun olmayan kutlandı.
Bastou olharem para mim e fui logo declarado "Não Apto".
Onun hakkında 2 temel şey biliyorum
É essencial que saibam duas coisas sobre o Jag.
Tammy hakkında 2 temel şey biliyorum.
Há duas coisas essenciais sobre o Tammy.
Nandu Bhide hakkında 2 temel şey biliyorum..
É essencial saber duas coisas sobre o Nandu Bhide.
Mohini hakkında 2 temel şey biliyorum.
Esqueci-me de mencionar as duas coisas essenciais sobre a Mohini.
Temel bir ihtiyaç gibi. Su gibi, yiyecek gibi Ne dediğimi biliyorsun.
Isto é uma necessidade básica, como beber ou comer.
Hawking temel olarak evrenin vardır der. çünkü varoluşa ihtiyacı vardır anlamına gelir. aevren varolmaya ihityaç duyduğundan, bu yüzden kendi kendini varetti.
Hawking está, basicamente, a dizer que o universo existe, porque o universo teve necessidade de existir, e como o universo precisava de existir, criou-se a si próprio.
Gryllotalpa gryllotalpanın ve Gryllotalpa vineaenin coğrafi yakınlığının önemini vurgularsak bu kayıtlar, bunun bir sınıflandırma faktörü olarak ne kadar temel bir ses olduğunu gösterir.
Ao realçar a proximidade geográfica da Gryllotalpa gryllotalpa e Gryllotalpa vineae, estes registo devem demonstrar quão fundamental é o som como um factor de classificação.
Temel maaştan fazlasını kazanmak tamamen sana bağlı.
Qualquer coisa acima do salário-base é contigo.
sadece işitsel bölümler değil, görsel bölümler, duygusal bölümler, ve alt seviyede, beyincik - - koordinasyon için gerekli tüm temel parçalar.
Não apenas partes auditivas, mas partes visuais, partes emocionais e a um nível inferior, no cerebelo, todas as partes básicas para coordenação.
Zaman ve sebep sonuç ilişkisinin temel yasası yüzünden geleceğinin değiştirilmemesi gerektiğini biliyorum.
"Sei que a regra fundamental da casualidade temporal " dita que não devemos tentar mudar o futuro,
Temel yasayı çiğnemiş.
Ele quebrou a regra fundamental.
- Temel olarak ne dediysen yaptım.
Fiz mais ou menos o que me disseste.
Çocuklar, bugün biraz egzersiz, biraz da temel prensipler kâfi.
Vamos fazer um pouco de exercício...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]