Türk Çeviri Portekizce
860 parallel translation
Çünkü Türk lokumu... Fransız öpücüğü ve Arnavut kaldırımı deriz.
Porque pode ter prazer turco, folha francesa e tio holandês.
Türk hamamini bagla.
- Depois. - Ligue para o banho turco. - Sim, senhor.
Doktor, Türk hamami. Alo?
Doutor, o banho turco.
Bir Türk atasözü vardır...
Há um provérbio turco que diz :
Sana bir Türk sigarası önerebilir miyim? Kalın filtreli.
Posso oferecer-te um bom cigarro turco, ponta número nove?
- Türk hamamına.
- Para um banho turco qualquer.
Şirket adına, Türk Donanması'yla uzun süre çalıştığımı biliyorsun.
I trabalhou durante meses com a Marinha turca.
Türk Donanması bensiz de gayet iyi idare eder şirket de yerime başka birisini yollar.
A Turkish Navy poderia trabalhar com outro que eu.
Ben Türk'üm, tütün satıyorum.
Eu sou turco, eu vender tabaco.
Daha önce kim basit bir Türk tüccar görmüş ki.
Um empresário turco nunca é simples.
Türk polisinden Albay Haki'ye telsizle ulaşır mısınız lütfen?
Você quer entrar em contato com o coronel Haki a polícia turca?
Artık Türk karasularında değiliz.
Saímos águas territoriais turcas.
Kuvvetli'nin Türk ajanı olduğunu söylüyorsun yani?
Você quer dizer que Kuvetli é um agente turco?
Türk hükümetinin bir ajanı çevirdiğimiz dümeni öğrenecek olursa.
Diretor é informada de que um turco nosso engano.
Türk ajanı olduğunu bana neden söylemedin?
Por que você não me contou?
Ben Türk'üm Graham.
Eu sou turco, Graham.
Batum'daki Türk konsolosuna gitmenizi istiyorum ona bir mesaj ileteceksiniz.
Verifique o cônsul turco em Batumi E entregar uma mensagem.
Türk hamamında, buhar odasındayım.
Estou na sauna dos banhos turcos.
Türk sigaralarından bir paket, Abdulla.
Dê-me um maço daqueles cigarros turcos...
Aynı gece 4 Mart 1944'te bir Türk Bakan, diplomatlar topluluğu onuruna bir resepsiyon düzenlemişti.
Nessa mesma noite de 4 de Março de 1944 um Ministro turco oferecia uma recepção ao Corpo Diplomático,
Kimse Türk yemeklerini benim kadar takdir edemez.
Ninguém aprecia tanto a comida turca como eu.
Türk gazetelerini ve günlüğünüzü başucunuza koydum efendim.
Ponho a informação turca junto com o mangnésio e o jornal junto da sua cama.
Türk Dış İşleri'nden bir cevap geldi mi?
Recebeu alguma resposta do Ministério dos Estrangeiros Turco?
Geçen ay beş parasızken bu ay, onur konuğu Türk Dış İşleri'nden.
O mês passado estava sem tostão este mês o Ministro dos Estrangeiros Turco é o seu convidado de honra.
'Türk Dış İşleri ile görüşmemize binaen kuvvetle inanıyoruz ki...
... "Segundo indicações do Ministério dos Estrangeiros Turco... "... há fundadas razões para acreditar...
'Türk Dış İşleri ile görüşmemize binaen Kuvvetle inanıyoruz ki, von Papen'in elinde buradaki bir güvenlik açığına işaret eden çok gizli belgeler bulunmaktadır.
"Segundo indicações do Ministério dos Estrangeiros Turco... "... há fundadas razões para acreditar que Von Papen está na posse... "... de importantes informações secretas " o que indicaria uma falha na segurança...
-... bir Türk oda hizmetçisi tarafından.
-... por uma criada de quarto turca.
Türk dostlarımız bundan hoşlanmayabilir.
Os turcos podem não gostar.
Türk polisi sorun olabilir.
Há o problema da polícia turca.
Öyleyse otur da muzlu Türk brendisi iç biraz.
Então, sente-se e tome um pouco de licor de banana Turco.
Seni Türk polisine yakalatacağız.
Faremos com que a policia Turca o prenda.
Eğer o Türk hamamına girmeden benim evimde serinlemek istersen...
Se quisesse passar por minha casa para arrefecer antes de entrar no banho turco lá de cima...
Bir Türk vardı. Kocaman bir TÜrk, keskin bıçağıyla...
Havia um turco, um grande turco que corria com uma faca.
Öyle kötüydüm ki. Türk hamamına gittim. Üç defa masaj yaptırdım.
Estava tão nervoso que fui a um banho turco e fiz três massagens.
Türk hamamına!
Os banhos turcos!
Dikkat et de yüzünü yumruklamayayım sonra barbarlara ve Türk'lere oyun sahneleyemezsin!
Tem cuidado para que não te dê um soco na cara de modo que não possas actuar para turcos e canibais!
♪ Türk padişahı işte böyle... ♪ ♪... esirlerini zincire vurdurur... ♪ ♪... sonra onları... ♪
É assim que o Sultão da Turquia acorrentava seus prisioneiros... antes de arremessá-los ao Bosphorus!
Hapishanenin güney duvarına bitişik bir Türk hamamı var. Hamam El Bacha.
Tem uma casa de banho turco junto ao muro sul.
Türk tarafı mı?
No lado da Turquia?
Yarın akşam Türk tarafındaki bir saldırı için dikkati başka yöne çekeceğimizi.
Que íamos criar uma diversão para um ataque amanhã à noite, do lado turco.
Türk tarafına.
Do lado turco.
O zaman kesin Türk'tür!
Deve ser turco.
Amerikan, İngiliz, veya Türk?
Americano, inglês, ou turco?
"Bedevi kavimleri Türk mevzilerine saldırdı."
"Tribos de beduínos atacam, de surpresa, fortaleza turca."
Türk, dönüp dururken biz Arabistan'ı aşarız.
Atravessamos a Arábia enquanto o turco ainda está a virar-se.
Bunu Türk de görebilir.
Bom, se nós temos esta percepção, também os turcos poderão tê-la.
Türk'ü kovmalarını sağladıktan sonra bizim girmemiz.
Que expulsemos os turcos para sermos nós a ir para lá.
Türk demiryollarını tahrip ediyoruz.
Sabe que estamos a destruir os caminhos-de-ferro turcos.
Dera'daki Türk general ona ne yaptı?
Que lhe terá feito o general turco, em Deraa.
'Türk hükümeti savaşa tam destekle açık müdahil olarak katılmayı teklife hazırdır'
" O governo Turco disposto a oferecer...
Türk tarafına.
No lado da Turquia.