Umursamıyorsun Çeviri Portekizce
315 parallel translation
Eskiden bana soru sorardın, sonra emir verdin, şimdi umursamıyorsun.
Antes, pedias a minha opinião, depois, informavas-me e agora ignoras-me.
Kendin dışında hiçbirşeyi umursamıyorsun.
Você não se preocupa com nada fora você.
Bu son olan biteni umursamıyorsun, değil mi? Hayır, elbette.
Bom para ele, que não tem preocupações.
- Hiç mi umursamıyorsun?
- Nem sequer se importa?
Yeni kıyafetleri falan umursamıyorsun.
Não te interessam os vestidos novos.
- Hiç umursamıyorsun, değil mi?
- Estás-te nas tintas, não é?
Yalnız olmamı, bir zavallı ve kimsenin acıma duymadığı bir öksüz olmamı umursamıyorsun.
Não me queres, na minha solidão. Sou um órfão abandonado. Ninguém apieda-se de mim.
Aslında umursamıyorsun, öyle değil mi, Arnold?
Tu, na verdade, não te importas, pois não, Arnold?
İsteklerimi ya da düşüncelerimi hiç umursamıyorsun.
Não importam meus desejos ou pensamentos.
Ama umursamıyorsun, neden?
Mas tu não te importa.
Belki kahraman olduğunu sanıyorsun. Belki de yaşamayı umursamıyorsun.
Pensa que é um herói e não se importa de morrer.
Sen o beş adamı umursamıyorsun.
Estamos de volta com isso? Sim, estamos...
Silah kaçırıyorsun ama kimin öldürüldüğünü umursamıyorsun. paranı aldığın sürece. İzlemek zorunda değilsin.
Forneces armas e não te importas com quem morre, desde que te paguem... e não teres de o ver.
Çünkü sen de tıpkı rozeti olan diğer burnu büyükler gibi hiç kimseyi ya da hiçbir şeyi umursamıyorsun.
Porque não queres saber de nada nem de ninguém como todos os manda-chuvas com distintivos.
Hiçbir şeyi umursamıyorsun, değil mi?
Nunca te importas com nada, não é?
Son maçınız olmasını bile umursamıyorsun.
Nem te incomoda ter sido o teu último jogo.
- Bir şey biliyor musun? Beni umursamıyorsun, ben de seni hiç takmıyorum.
Tu não estás preocupado comigo e eu não me importo contigo.
Sadece umursamıyorsun.
Só não te importas.
Sen parayı umursamıyorsun.
Tu não queres saber do dinheiro.
Yerini umursamıyorsun, değil mi?
Para ti qualquer lado serve, não é?
Dünyayı umursamıyorsun demek.
Não te ralas com nada no mundo?
Diğerlerini boş ver ama kardeşinin bu gösteri için canını dişine takmasını da mı umursamıyorsun?
Esquece os outros, mas e o facto do teu irmão se ter esforçado muito neste concurso?
Gerçekten umursamıyorsun.
Tome cuidado.
- Yani Yahudileri umursamıyorsun?
Só porque são judeus.
Ama diğer erkeklerin seni sikmesini umursamıyorsun.
Mas não te importas que outros tipos te fodam?
Umursamıyorsun, değil mi?
Não se importa, não é?
Nerede olduğunu umursamıyorsun.
Tu não te importas com ela!
Söylediğim hiçbir şeyi umursamıyorsun.
Você está-se cagando para o que eu digo!
Doğruysa bile umursamıyorsun!
Nem se importa se é verdade!
Neden umursamıyorsun?
Porque não te importas?
- Onları da mı umursamıyorsun?
- Nem sequer te ralas com eles?
Astımın olmasını hiç umursamıyorsun.
Assim não me admira que tenhas asma!
Tamam, bunu umursamıyorsun.
Achas que é porcaria. Tudo bem, óptimo, eu entendo.
Bunu umursamıyorsun, değil mi?
Estás-te nas tintas, não é?
Beni sevmiyorsun. Umursamıyorsun.
Não gosta de mim, nunca me presta atenção.
Kendin dışında hiçbir şeyi umursamıyorsun.
Não queres saber de nada nem de ninguém A não ser de ti.
- Anneni fazla umursamıyorsun gibi. - Beni mi kekliyorsun?
Não gostas da tua mãe, pois não?
Ama Mickey'yle şırınga paylaşırken hiç umursamıyorsun.
Nem pensas duas vezes quando partilhas coisas com o Mickey.
- Hayır, umursamıyorsun.
- Não gostas nada.
Kendini umursamıyorsun.
Não queres nada para ti.
Umursamıyorsun sanıyordum.
- Pensei que não ligava.
- İçinde ne olduğunu umursamıyorsun!
Porque raio eu devia preocupar-me se tu não o fazes?
Geleceği umursamıyorsun.
Não se preocupa com o futuro,
Bugünü de umursamıyorsun.
Não se preocupa com o presente...
Ama şimdi kendini ve itibarını da umursamıyorsun.
Mas, agora, não se importa consigo, nem com a sua reputação.
- Umursamıyorsun diyorum.
- O quê? - Não queres saber.
Okul kurallarını ve dekanın emirlerini açık şekilde umursamıyorsun.
Desrespeito descarado do código da escola. Desafiando ordens directas de um reitor.
Neden umursamıyorsun, Slater?
É isso, não é, Slater?
Hiç umursamıyorsun!
Dizer para teres cuidado é o mesmo que nada!
Bir müddet uzaklaş, ne demek istediğimi anlıyorsun. Endişelenmiyorum, umursamıyorum, her şey olacağına varır.
Não, não estou preocupado, tudo acontece por uma razão.
Beni umursamıyorsun.
Mas nunca me compras nenhuma, apenas ignoras-me.