Unuttum Çeviri Portekizce
6,213 parallel translation
Sana söylemeyi unuttum. Atandım ya.
Eu fui oficializado, meu!
Çok fazla unuttum.
Eu só... Esqueci-me de tanta coisa.
Çok fazla unuttum.
Esqueci-me de tanta coisa.
O günden beri eğlenmek, gülümsemek nasıl bir şeydir unuttum.
Desde aquele dia, que perdi a capacidade de sorrir e de me divertir.
Nasıl da unuttum?
Como me posso ter esquecido?
- Resmime broşu eklemeyi unuttum.
Esqueci-me de colocar o broche no meu desenho.
Benim için yaptıklarını bile unuttum.
Até me esqueci do que fizeste por mim.
- Kendi sorunlarımı unuttum, Willie.
- Não vou tirar as calças, Willie.
Bu aralar çok yoğunum unuttum.
Tenho estado tão ocupada que me esqueci.
Nasıl unuttum?
Não o faço já?
- Unuttum, adınız neydi?
- Como se chama, que eu já me esqueci?
Unuttum.
Esqueci-me.
Ve değinmeyi unuttum, burada annesiyle beraber.
Esqueci-me de te dizer que ela está cá com a mãe.
- Unuttum.
- Eu esqueci-me.
Ha, şunu unuttum.
Queria dizer...
Sana söylemeyi unuttum, Curtis, başka bir belge daha var.
Esqueci-me de te dizer, Curtis, Eu tenho um outro documento de outra fonte.
Sana bir şey soracaktım unuttum bak...
Tenho de te perguntar uma coisa, mas...
Yıl dönümümüzü unuttum.
Esqueci-me do nosso aniversário.
- K-K-K-Kirby'yi emdi U-u-u-unuttum.
Schucks Kirby, esqueci.
Söylemeyi unuttum. Tamam halledeceğim.
- Esqueci de dizer!
- Çantamı ateşin yanında unuttum.
Deixei-a junto à fogueira.
Sahi, unuttum.
Ah, esqueci-me.
Neye benzediğini unuttum.
Esqueci-me de como eras.
Evet, unuttum.
Sim, tinha-me esquecido.
En son ne zaman gördüğümü bile unuttum.
Já nem me lembro da última vez que vi uma.
Zaman unuttum arazi Sadece bir parça,
Só um pedaço de terra que o tempo esqueceu.
-... unuttum mu?
- o fato-de-banho?
Size e-posta atmayı unuttum.
A reunião foi adiantada. Ia enviar-lhe um e-mail.
Sabah dişini fırçaladın mı? Unuttum.
Escovaste os dentes esta manhã?
- Ne? Bridget'ı yemeğe davet etmiştim, söylemeyi unuttum.
Sim, eu liguei à Bridget e convidei-a para jantar.
Bütün bunların arasında benden nefret ettiğini unuttum.
No meio disto tudo, esqueci-me que me odeias.
Unuttum da, o kadar da değil.
Sabe, não sou tão esquecido quanto pensas.
- Günlük tutmayı unuttum da.
- Esqueci-me de fazer um diário.
Sesini unuttum.
Já não me lembro da voz dele.
Aşırı tepki verme... unuttum sadece...
! Não exageres, esqueci-me.
Çünkü paramızın çalınan arabamızda kaldığını söylemeyi unuttum.
Porque não mencionei que todo o nosso dinheiro está no nosso carro roubado.
Birşeyleri unutuyorum da eğer beni görmek istediysen, son buluşmamızdan bu yana her şeyi unuttum.
Ando a esquecer-me das coisas, então, se me vires esquecer, essa deve ser a razão.
Seni öldürmek için o kadar çok sebebim var ki ben bile unuttum.
Perdi a conta das razões pelas quais te deveria matar.
Seni film yıldızı yapmaya o kadar kendimi kaptırdım ki bazen sadece köpekliğini yaşamak istediğini unuttum.
Sabes, envolvi-me tanto em tentar fazer de ti uma estrela, que, às vezes, esqueço-me que precisas de ser um cão.
Buna neden katıldığımızı bile unuttum.
Até me esqueci porque estamos a fazer isto.
Ben de unuttum.
Eu também já superei isso.
O kelimenin anlamını unuttum.
Esqueci-me do significado dessa palavra.
[ Arzulanmanın nasıl bir şey olduğunu unuttum.
[ Eu esqueci o que significa ser desejada.
Sosisi unuttum sanma. Bay Simpson, ben Dünya Futbol Federsayonu başkan yardımcısıyım.
Sr. Simpson, sou o vice-presidente executivo da Federação Mundial de Futebol.
- Bir şey unuttum.
- Esqueci-me de uma coisa.
Tümor alındıktan sonra çoğu şeyi unuttum.
Perdi tanto ao tirar o tumor.
Öğrendiklerimin yarısını unuttum.
Esqueci-me de metade daquilo que aprendi.
- Hayır, ben unuttum.
Não, ocultei.
Unuttum...
Oh, esqueci-me...
- Sayısını unuttum.
- Perdi a conta.
- Denesen bile bana Başkan Yardımcısı demeni istemezdim. -... unuttum.
- tratá-lo assim.